1 Biz Kalemde Gizliyiz

“ Geh hâme gibi şevke tırâz-i gam-i aşkız
Geh nâle gibi hâme-i şekvâda nihanız “ ( Neşâti )

( Bazen kalem gibi, aşk gamının şikâyetini donatır, söyleriz; bazen de inilti gibi, şikâyeti döken kalemde gizliyiz. )

 

Öğrencilik zamanlarımdan bu yana, Neşâti’nin yukarıya aldığım beyiti, beni hep etkisi altına almıştır. Divan şiirimizde böylesine hikmetli sözler sayılamayacak derecede çoktur. Zaten şiir de düşündürtmeli ve yazana ilham kaynağı olmalıdır. Yoksa malzeme olarak kullandığımız kelimeleri bir yığın halinde mısralarımıza aksettirirsek;

Ne yazan olarak bize, ne de okuyanlara bir fayda sağlar.

En güzel şiir, henüz yazılmamış şiir diyerek hemen konuma geçmek istiyorum. Yazanın en güçlü silahı kalemidir. Kalemiyle iç seslerini dışa yansıtır, kalemiyle konuşur ve kalemiyle topluma ayna tutmaya çalışır.

Bunu yaparken de, gönlündeki en büyük desteği AŞK’tır. Atalarımız, “ Aşk olmadan, meşk olmaz. “ sözünü boşuna söylememişler. Dünyada yaratılan en geçerli şeyin de aşk olduğu apaçık bir gerçektir. Bu gerçeğin üzerini balçıkla sıvayamazsınız. Aşktır insana şevk veren, aşktır insana yaşamasını sağlayan.

Hal böyleyken kalem erbabı olan kişiler, hangi konuyu ele alırlarsa alsınlar, hareket noktaları hep “ aşk “ olur. Aşkın dışına çıkamazlar, zaten çıkmak da istemezler. Fiziki aşktan yola çıkarak merhale merhale ilahi aşka vasıl olurlar. Bu yolculukta kimileri çok fazla mola alır, kimileri ise koşar adımlarla maksada doğru hızla gider. Bu yol alışlarda bazıları yanlış yola girmiş şoförler gibi yarı yoldan geriye dönerler ve tekrar başlangıç noktasına gelirler, kimileri ise emin adımlara menzile doğru yol alırlar. 

Bu gidiş-gelişleri her şairin geliştirdiği üsluba yorumlayarak, biz esas meselemize yine dönüş yapmaya çalışalım:

Aşk öyle bir menzildir ki, talip olan için her aşamada meşakkat, çile, ızdırap,matem, gibi çakıl taşları hep yolu üzerindedir. Bu çakıl taşları, aşka talip olana devamlı sancı verir, ızdırap verir. Her ne kadar çektikleri kendi bünyesini kaldıramayacak boyutlara ulaşsa da, aşk gamını çekmekten ve düştüğü sıkıntıları kabullenmekten çok büyük haz duyar. Böyle olmasaydı Fuzuli:

Ya râb belayı aşk ile kıl aşina beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni

Diyebilir miydi?

İşte kalem de dışarıdan her ne kadar ilhamlar alırsa alsın, o devamlı aşk gamının şikâyetini terennüm eder. Kalem şayet kimi zaman aşkı bezeyip de söylemezse, okuyan aşk yolculuğunu, basit bir yolculukmuş gibi idrak eder. Halbuki bu yolculuk yazımın başlarında da dile getirdiğim gibi meşakkatlidir. Basamak basamak insanı gerçek aşka götürür.

Ama ne yaparsak yapalım. Aşkı, bir kalıp gibi mısra ya da şiirin içine hapsedemeyiz. Aşk duygusu, sınır çizilemeyecek kadar yücedir.

İşte bu yücelik karşısında sadece cüz-i iradeyle sınırlandırılmış olan insanoğlu, dışa vurmak isteyip de vuramadığı hislerini yüreğinde bir inilti haline getirir. Ve duygular, bir gün gelir nehir gibi taşıp, derya olur coşar ve özündeki fırtınaları kalemine gizler. Biz bu kalemi okurken, aşkın hikmetli yollarını bulur ve kendimize de bir rota çizmeye çalışırız:

 Gönlümde harlayan meşk kızıl gülde gizlidir,
Kalbimde parlayan nûr, yanan tülde gizlidir.

İnletmeyin segâhlar neyin korlu hâlini,
Kor maksadım bugün titreyen çölde gizlidir.

Mestâne olmuşum ben, süzüp durmuşum şafak,
Ömrümde neşveler nûr akan gölde gizlidir.

Mahzûn dudakta bir bilseniz, hep ne saklıdır;
Bağrımda nurların nûru sümbülde gizlidir.

Sâkim döker hemen şevkle kor yüklü meyleri,
Nehrimde aşkların sırrı kâkülde gizlidir.

Pervâne hep gazel yazdırır, maksadım yanar;
Mecliste dertlerin sırrı bülbülde gizlidir. ( Ömer Öner )

 

Ve şair, her ne kadar kelimelerin arkasına saklansa da, yüreğinde olup bitenleri böylece deşifre eder.

 

( Biz Kalemde Gizliyiz başlıklı yazı pervane tarafından 5.10.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.