Bu anlatacağım hikaye yıllar önce yaşanmış olaylardan bir tanesi. Bu hikayenin içinde insanları kendisini düşündürmeye, kendi kendine soru sormaya itecek. Okudukça çoğunuz olmaz böyle şey diyerek belki de inanmayacaksınız. İnanıp inanmamanızda serbestsiniz. Hikayenin başlığını atmadan önce aklıma şöyle bir sözcük geldi. Hikayeyi yaşayan kişi dünyada yaşanmış ne kadar yönetim sistemi var ise hepsine karşı duran, hiç birinin işe yaramadığını, gelip geçici ve yönetimlerde bulunanların sistemin kendi keyflerine göre yasalar çıkarttığına inanan kişi olduğunu, kendi öz benliğinde ki sistemin de her müslüman olan kişinin bilmesine rağmen tüm müslüman ülkelere de bu sistemin yaşanmadığını öğreneceksiniz.
           Bakalım kendinize soracağınız sorulara cevap verebilecekmisiniz. Verebilecek durumda olanlar var ise lütfen beni arasın. Bakalım doğru mu değil mi karşılıklı paylaşalım. Ben kendi adım gibi eminim ki bu hikayenin gidişatında kendi öz benliğinizi bulacak ve şu yaşamış olduğumuz hayatta insan olarak hepimizin birilerinin kölesi olduğumuzu bilmemize rağmen elimizden hiç bir şeyin gelemediğini söyleyeceksiniz. Sebebini de öğrenseniz hepiniz birilerinden korkarak yerinden kımıldamayacaksınız. Eğer bir şeyler yapmaya ve kendi öz benliğinizle hareket etmek istiyorsanız o zaman beni arayın yoksa aramayı. Bu satırlar yalnızca hikaye olarak burada kalsın.
          Adamın biri yıllar önce daha ilkokulda iken babasının almış olduğu 6 ciltlik Kuran-ı Kerim'in Türkçe açıklamalı ilmihali rast gele okumaya başlamış. Evde babasından başkası bu kitabı eline alan yok. Bu adamın da yaşı ufak olduğundan bir kaç defa kitabı eline aldığı için babasından dayak bile yemiş. İnat etmiş geceleri veya fırsat bulduğunda kitabı gizlice eline alır mum ışığında hayvan damında hayvanların yanında okumaya başlamış. Sülale çok kalablık. İlkokulda okuyan bile çok az. Çocuk ortaokula gidemeyeceğini anladığı için ilkokul biter bitmez köyden kaçar. Şehirde akrabalarının yanına sığınır. Belki bir umut ışığı vardır ama ne çare. Kimsenin umurunda bile olmaz. Yemin etmiş bir daha köye dönmem. Bir iş bulur çalışırım demeye başlamış.
          Okulların açıldığı ikinci günü işe başlamış. Lokantacı da işin doğrusu olan bu çocuk kim, kimin nesi soracak elbet. İkinci günü çocuğu karşısına almış ve sorar. Aldığı cevaba bakın.
       --Kim olduğumu söylersem beni işten kovarsın, en iyisi öğrenme, siz benim yaptığım işe bakın.

          Lokantacı birden afallar. Bu yaşta ki çocuk nasıl böyle konuşabilir. Biraz da tedirgin olmuş. Öğrenmezse de olmaz. Hem polisler de sorar. Şimdi ne desin bakalım. İçinden bu çocukta bir şeyler var ama şimdi çözeriz bakalım diyerek.
       --Tamam sana söz veriyorum işten kovmayacağım, üstelik bir sıkıntın varsa yardım da ederim

          Çocuk bir lokantacıya bakar bir de düştüğü duruma. Ne yapsın çaresiz. Açar ellerini havaya ve dua etmeye başlar.
       --Yarabbim beni doğru yoldan ayırma, ne gelecekse başıma senden geleceğini biliyroum, ne olursa olsun beni bağışla, bak garip bir kulun beni zorluyor, onu kırmak olmaz, o da senin yarattığın bir kul, hem bana iş verdi ekmeğini yedim, ya bana yediğim ekmeği helal etmese
         
          Bizim lokantacı tamamen şaşırız.
       --Yahu kardeşim uzatma söz verdim ya
       --Sen beni bilsen kovarsın ama ne yapayım

         Çünkü lokantacı bir ağa torununu çalıştırdığını bilse korkusunda da olsa çocuğu mutlaka kovar. Çocuğun anlattığı hikayeyi dinler. Hiç sesini çıkarmaz.
       --Tamam tamam sen işine bak

          Çocuk bir gün sonrası işe gitmez. Kafasında ki olumsuz havadan dolayı şöyle güzel bir uyku çekmeyi düşünüyordu. Sabahı çocuğun işte olmadığını anlayan lokantacı doğru çocuğun kaldığı yere gelir. Daha bahçe avlusunda konuşurlarken lokantacının sesini duyar duymaz. İçinden "eyvah işimiz  zorlaştı. "    
       --Hadi çabuk ol daha okula gideceğiz

          Lokantacı çocukla birlikte okulun yolunu tutarlar. Okulda çocuğun velisi olduğunu söyler ve tüm masraflarını kendisi tarafından karşılaşacaığını beyan eder. Çocuk öğlenden sonra okula gidecek. Lokantaya gelmeden kitapçıya uğrarlar. Ders kitaplarından bir tanesi bile kalmamış. Üzerinde okul kıyafeti yok. Büyük boy bir defter alır. Okulda öğretmenlerin anlattıkları konuları bu deftere karalamaya başlarım bari diye düşünür. Bir yandan da lokantacının yaptığı işe bir türlü anlam veremez. 


1-Bölüm devamı var.

05.10.2011 
( 532- Çocuk Aklı başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 5.10.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.