-O nasıl söz baba…Elbette çok, çok seviyorum hem de
Ama ben seni sevmiyorum
-Peki iyi
Öyle demeyeceksin
“Olsun sen beni sevme ben yine de seni çok seviyorum”
Anladın mı cadı?
-Anlaştık aşkım...
Bugün bütün siyah kıyafetlerimi kaldırdım baba
Eski bir bavula hapsettim
İlk kez korkusuzca sonuna kadar basıp gaza
Ve radyoda Müzeyyen Senar şarkısı
"Senin en güzel yerin kahverengi gözlerin"
Şilede bir uçurumun dibine kadar yanaşıp
Bavulu verip eline
Ölümü ittim
Sana ne kadar benzediğimi bir kez daha fark ettim
Saçlarımın ele gelmez asiliği
Eğilmeyen başım
Şaşkın bir çocuk gibi hep kocaman duruşlu gözlerim
Kendini beğenmiş dedirten
Kalkık burnum
Yüzümde yüzünü gördüm baba
Gülümsedim
Alnımda dudaklarının kelebek dokunuşu
Hissettim
Anladım ki
Ben ölmediğim sürece
Sen de ölmedin
Dışarıda kasım baba
Kirpiklerinin ardından arada dışarıya bakıyorum
Ama ben en çok
Gözlerinde dinlenmeyi seviyorum
Uzun uzun yürüyorum sahilde
Sonra bazı geceler kaçtığımız çay bahçesine gidiyorum
Pardon baba
Kolkola gidiyoruz
Bakma sen havaların soğuduğuna
Henüz çiçekler kurumadı
Akşam üzeri begonyaların kokusuyla kahvelerimizi içiyoruz
Fakat çok sessisiz
Olsun kimse bizi duymasın, kimse bizi görmesin
"İstanbul bizi saklasın
Boğazında düğümlesin”...
Şşş uyu hadi
Aynaya bak ya da o söylesin
...?