1 Pencere
...




’İyi misin?’ diye sordu. ’İyi miydim’ sahiden?



Düşündüğüm onca şey arasında iyi olup olmadığım yoktu. Her şeyin içine karışan ruhumu sorgulamayı bırakmıştım artık. Rutin olanlara o kadar kaptırmıştım ki aklımı, kalbimi ihmal edeli duvarlar örülmüştü düşüncelerime.

Çözmeye çalıştıkça düğümlerimin arap saçına döndüğünü fark ettim. Koparamadıklarım kadar, çözemediğim ne çok şey vardı. Tutarsızlığım, tasalı çarelerimi sınıyordu en çok. Rüya görmüyordum nicedir, pencereden bakmıyordum, sabretmiyordum. Taşamıyordum dolduğum kadar. Tası tarağı toplayıp da gitmemeyi ne çok seviyordum.

Basit olsun istiyordum. Basit yollardan anlatabilmek. Acıyı ’acı’dan başka kelimeyle izah edemiyordum. Özlemin tanımı; ’az görmek’, aşk’ı ise; ’çok sevmekten’ yahut ’mütemadiyen kanamaktan’ daha iyi tanımlayamıyordum.

Ölüm siyahlarla anılıyordu, oysa bembeyaz bir şeydi ölüm. Yaşamak renksizdi asıl. Hiçbir gökkuşağına uyduramıyordum, kılıfındaki alacalığı. 

Kısacık anlatmak istiyordum yorgunluğumu. Biriken bulaşıkları, çalmayan telefonun bekleme anlarındaki soğuk sessizliğini, yığılan ütüleri, gelen giden misafirleri, tabaktaki çekirdeği, sarılacak tütünleri, açmadığım televizyonun renksizliğini, soğuyan kahvemi; kısacık bırakmak istiyordum satır aralarına.

’Ben bir daha..’ diye başlaya başlaya her cümleye, sonu gelmeyen ümitsizlikler doğuruyordum. Sonra duyduğum her çocuk sesinin başlangıçlar için bir ışık parıltısı olduğunu anladım. Çocuk sesi olan bir ev, umudu beslemek ve içini kalabalıklaştırmak için kafi derecede mutluluk perçinliyordu insana.



’İyi misin?’ diye sordum. ’İyi miydi’ sahiden?


Kaybedebileceği her şeyi evvelce topyekün kaybettiğinden, yaşayacaklarına karşı korkusuzdu. Bu onu pervasız yapıyordu. Huzurlu iklimlere maruz kalmayı arzuluyor ama iyi olmak gibi kaygılar gütmüyordu. Mutluluk gibi elle tutulmayan, gözle görünmeyen duyguları önemsemiyordu. Mutsuzluk da keza ciddiye aldığı ve yücelttiği bir eksiklik sayılmazdı ona göre. Hayatı olduğu gibi, ona sunulduğu şekliyle sindirmeyi seviyordu içine.

Eksik ve fazla olan yanlarını iyi bilmesinin verdiği kabullenilmiş kendini koruma ve bir kaplumbağa gibi kabuğuna çekilme iç güdüsü onu korunmaya daha müsait kılıyordu. Ve bu mekanizma onu daha da içine kapatıyor, güçlü yanlarını aşındırıyordu. Çark durmadan kendi içine dönüyor, onu girdabına çekiyordu. Tüm çirkinliklerden korumak istiyordum onu. Çıkarsız ve beklentisiz yağmurlarlara tutulmasını diliyordum.

Pul biberi çok seviyordu. Bana ilk anımsattığı şey ’acı’ hissiyken, ona tutkulu bir bağımlılık veriyordu bu acı şey. Aşk’ı sevmiyordu ama aşk da en az pul biber kadar acıydı. Neden sevmediğini anlamıyordum. 

’Sen aşk celladısın’ dedim birgün. ’Aşk’ı beslemeyi bile bilmiyorsun!’ 

Gardiyan olsaydı daha iyiydi, anahtarları kalbinin üzerindeki cebinde taşıdığından, en azından kilitli kaldığında açmasını bilirdi. Ama o öldürmeyi seçiyordu. Herkes için yaşanılası bir duyguyu, katletmekte ustaydı en çok. Onu ne zaman görsem; kendisi için anlatan, başkaları için yazan, ölmemek için yaşayan yanlarını seviyor, okşuyor, abartıyordu.

Pişmanlıklarını büyüttükçe, yeni pişmanlıklar üretiyordu. Geçmişi onun gölgesi gibi adımlarını takip ediyor ve geleceğini de tehdit ediyordu. Hor gördüğü bilgiçliğini asa asa, maddeden manaya geçişteki hiçliği tada tada boşluğa ermeyi öğrenenlerden ve öğrendikleri yüzünden kahır çeken en acılı insanlardandı. Bu onu katı yapıyordu. 


Bir gün kırık bir pencereden beraber baktık hayata. Ben sonsuzluğu seyrettim, o gri duvarlara dikti gözünü. 
Şimdi ne zaman bir pencereye yanaşsam sonsuzluğuma kasteden duvardan insanlar doluyor içime...







fulya/kasım2011



...



( Pencere başlıklı yazı Fulya Codal tarafından 3.02.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.