1 Kurtar Beni
Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra bir hukuk bürosunda çalışmaya başlamıştım. Henüz çok gençtim. Zor bir meslek seçimi yapmıştım. Fakat ne olursa olsun benim seçimimdi. O nedenle de karşılaşacağım zorluklara hazırlıklıydım. İşe başladıktan bir süre sonra Adliye ile büro arasında gidip gelmeye başlamıştım. Tecrübe edinmemin ve sistemin işleyişini öğrenmem için gerekliydi. Başlangıçta önemsiz sayılabilecek davalara bakıyordum.

Büronun sahibi Avukat Faruk Altunzade, hem başarılı bir Avukat, hem de iyi bir işverendi. Zaman geçtikçe bana güvenmeye başlamıştı. Eğitim hayatımda teorik olarak öğrendiğim bilgileri uygulamayla pekiştiriyordum.

Bazen çok masum görünen olayların içinden çok önemli ve korkutucu gerçeklerle karılaşıyordum. Sonraki zamanlarda, hemen karar vermemeye başlamıştım. Olayları iyice irdelemeden önyargılı olmamayı ilke edinmiştim kendime. Özellikle Faruk Bey' in deneyimlerine ve tavsiyelerine harfiyen uyuyordum. Kısa bir zaman içinde Faruk Bey' in iş ve arkadaş çevresi beni aralarına almışlardı. Faruk Bey ise önemli sayılabilecek davalarda beni görevlendiriyordu. Hevesim ve dikkatim en büyük etkendi sanırım. Kendime olan güvenim git gide artıyordu.

Masamdaki isimlikte yazılı olan" Avukat Aysu KARA " İsmine layık olmam gerekiyordu. Özellikle benim için çok değerli bir insan için Babam için.

Bu mesleği seçmemin en büyük nedeni de, haksızlığa uğramış bir ailenin kızı olmamdan kaynaklanıyordu. İçimdeki öfke bazen yanardağ gibi büyüyor ve beni önü alınamaz bir kinin içine atıyordu. Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen hâlâ babamın sokak ortasında, kanlar içindeki görüntüsü silinmiyordu belleğimden. O güne kadar yaşadıklarımız, kaçışlarımız, hayalet bir aileye dönüşümüz hiçbir işe yaramamıştı. Ne yaparsak yapalım peşimizde bizi kovalayan " Kan davası" adı verilen anlamsız kavgadan kurtulamamıştık. Annemin ve babamın gece yarısından sonraki fısıltılarını duyardım. Sessizliğin içinde annemin sessiz feryatları beni daha çok endişelendirirdi.

Babamın katili olarak yakalanan bir çocuktu. Çocuk ve babam arasındaki bağlantıyı bir türlü kuramıyordum. Babamın ölümünden sonra annem yaşadıklarımızı hıçkırıklar içinde anlattı. Suçluyu biliyordu fakat derdini kimseye anlatamıyordu. Babamdan geriye üç yetim ile yapayalnız kalakalmıştı. O gün benim için karar günüydü. Annem, benim ve kardeşlerim için daha da güçlü bir kadın olmuştu. Çaresiz kadınların aksine acılar onu ayağa kaldırmıştı sanki. Kendi halindeki ev kadını, gündelik temizlikle bizleri okuttu. Ben de üzerime düşen görevi yerine getirerek bugünlere gelmiştim.

Büronun aranılan avukatlarındandım artık. Faruk Bey, bana diğerlerinden farklı davranıyordu. Onunla sanki baba- kız gibi bir ilişkimiz vardı. Babama olan özlemimi farkında olmadan onunla gideriyordum. Faruk Bey, son zamanlarda hiç iyi görünmüyordu. Onun için endişeleniyordum. Özel bir sorunu olmadığını biliyordum. Mutlu bir evliliği, düzenli bir yaşantısı vardı.

Hafta içinde bir gün,odamda önemli bir dava üzerinde çalışırken beni yanına çağırdı.Odasına gittim. " Otur kızım " deyince karşısındaki koltuğa oturdum. Yüzündeki ifadeye bakılırsa önemli bir sorun vardı.

- Aysu, seninle uzun bir süredir birlikte çalışıyoruz. Biliyorsun sana çok güveniyorum.

- Teşekkür ederim Faruk Bey.
- Kızım, seni çocuklarımdan ayırmıyorum. Çalışkan ve sorumluluklarını biliyorsun. Söyleyeceklerim bir süre aramızda kalmalı. Anlatacaklarımdan tek eşimin bilgisi var. Ben bir süre burada olamayacağım. Bu ofisin sorumluluğunu sana bırakıyorum.
- Faruk Bey, seyahate mi çıkıyorsunuz?
- Keşke seyahat olsaydı sebep. İnsan bazı şeyler için maalesef geç kalıyor. Hırs mı? Yoksa gereklilik mi? Ben, kanserim Aysu ! Kısa süre içinde tedaviye başlamam gerekiyormuş. Sonrası ne olur Allah bilir.Bu süre içinde onca yıl emek verdiğim bu ofis sana emanet.
- İnanmıyorum. Olamaz Faruk Bey. Sanki şu an kendimi soğuk bir şakanın tam ortasında gibi hissediyorum. Belki yanlışlık vardır. Ne bileyim tahliller karışmıştır. ,
- Yok kızım doğru. Ve iki gün sonra hastaneye yatacağım. Önemli davalarla ilgili notları bu dosyanın içine bıraktım. Sana güveniyorum. Asma suratını bakayım. Ben güçlü biriyim. Kolay kolay yıkılmam. Hadi işinin başına.
- Biliyorum Faruk Bey. Hayırlısıyla iyi olacak ve döneceksiniz aramıza.
- Tamam kızım.

Baba gibi sevdiğim Faruk Bey' in hastalık haberi beni çok etkilemişti. Masama geçtim ve koltuğuma yaslanarak o şekilde uzun bir süre boşluğa baktım. Hayatın ne kadar anlamsız olduğunu, sadece üzüntülü zamanlarda aklımıza getiriyorduk. Yaşam tıpkı çıkışını bilmediğimiz labirent gibiydi. Ancak sona yaklaştığımızda ışığı görebiliyorduk. Arasında yaşayacağımız sürprizleri ve tehlikeleri bilmeden ilerlemek zorundaydık. Her ne kadar bazılarının kaderle ilişkilendirmek istemediği olaylar zinciri sonuçta kadere götürüyordu. O yüzden de ben bazılarının aksine kadere inanan biriydim. Faruk Bey, şu ana gelene kadar ne zorlu günler geçirmiş olmalıydı. Bunu tahmin etmek için kahin olmak gerekmiyordu. Şimdi ise önemli bir hastalıkla uğraşacağı zorlu günlerle karşı karşıyaydı. Yine de bana bakarken gözlerindeki umuda ait ışıltıları görüyordum.

Akşam olmuş ve haberi aldıktan sonra hiçbir işe odaklanamamıştım. En iyisi o günlük bırakmaktı. Sadece yürümek ve nefes almak istiyordum. Trafik yoğunlaşmıştı. Korna sesleri, motor seslerine karışmış, kulakları rahatsız eden bir gürültü kaplamıştı caddeleri. Sahilde yürümek beni rahatlatıyordu. Bunu birkaç kez yapmış ve rahatlamıştım. Hava kararmak üzereydi ve ben hala yürüyordum. Bir süre alaca karanlıkta denizi seyrettim. İyot kokusu beni rahatlatmıştı. Otobüse bindim ve evime gittim.

Yine yalnızlıkla baş başa kalmıştım. Annem bu şehri bir türlü sevememişti. Ne zaman yanıma gelse on günü geçerken kıpır kıpır etmeye başlıyordu. O zaman gitmek istediğini anlıyordum. Bir sürü mazeret üretiyordu. Onu anlıyordum. İlk kez geldiğimde İstanbul' un karmaşasına ben de alışmakta epey güçlük çekmiştim. Onu eve bağlayan şey anıları olmalıydı. Bir de babamın mezarı. Hiç akrabamızın olmadığı Bursa' ya derin köklü bir ağaç gibi bağlanmıştı. Zor günlerin ardından acılar küllenmeye başladığında iyice bütünleşmişti o şehirle. Diğer kardeşlerimin de orada olması beni rahatlatıyordu. Onların varlığı anneme güven veriyor, yalnızlık hissetmiyordu. Her ne kadar orada kalmayı tercih etse de beni merak ediyor, her akşam mutlaka arıyordu. Sesimi duymadan uyuduğunu, uyuyacağını sanmıyordum. Her gece yirmi iki civarı arardı. Telefonda onunla konuşurken sanki yanı başımdaymış gibiydi. Son yıllarda yaşlandığını bariz bir şekilde yüzünden ve hareketlerinden anlıyordum. Bu durum beni çok üzüyordu. Onu bir gün kaybedeceğim gerçeği korkutuyor, paniğe kapılmama neden oluyordu. Onu görmek istiyor, onunla daha fazla vakit geçirme isteği duyuyordum. Her konuşmamızda hissettirmeden özel hayatımla ilgili bilgiler almaya çalışırdı. Haklıydı da aslında. Endişeleniyor olmalıydı bir anne olarak. Neredeyse yaşım otuza yaklaştığı halde ben hala bekardım ve sanırım bu gidişle kız kurusu olarak ömrümü tamamlayacaktım. Ara sıra aşkla ilgili arkadaşlarımla konuştuğumuzda, aşk hakkında hiçbir şey bilmediğimin farkına varıyordum. Sanırım hayat kavgası esnasında duygularımı en arka sıralara atmış, onları kilitlemiştim. Aşka meşke ayıracak zamana ve duygu yoğunluğuna ulaşamadığımdan görmezden gelmiş olmalıydım. Veya karşıma beni gerçekten etkileyecek biri çıkmamıştı. Bir hedefim vardı ve ben o hedefe ulaşmak için durmadan çalışmak zorundaydım.

Üniversite yıllarım aklıma geldiğinde çektiğim sıkıntılar hüzne kapılmama sebep olur. Aldığım burslar ve annemin gönderdiği parayı bir araya getirdiğimde elimdeki miktarın yetmeyeceğini bile bile inatla hedefime ulaşmaya çalışmam. Yeni projeler üretmeye başlamıştım. Önce Üniversite dışında iş aramaya başlamıştım. Part time işler aradım fakat bana uygun işler yoktu. Olanlar ise bana uymuyordu. Çaresizdim. Ta ki hocam Samet Bey' in üniversitedeki işi bulana kadar. Üniversite kantininde part time bir işti. Ders saatlerim de uygundu üstelik. Benim durumumda olan birçok arkadaşım bu şekilde çalışıyordu. Paranın nasıl kazanıldığını, emeğin ne kadar değerli olduğunu anlıyordum. Çektiğim sıkıntılar, verdiğim mücadele beni hedefime biraz daha yaklaştırıyordu. O sıkıntıların sonunda hak ettiğim diplomam elimdeydi.

DEVAM EDECEK

Nermin Kaçar
( Kurtar Beni başlıklı yazı Nermin Kaçar tarafından 18.05.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.