içimde çekip gitmek isteyen diğer yanımın hazin kanat çırpıntısı
sevdiğim adamın aklımı karıştıran dokunuşu
güvenilecek insanların buhar olup uçtuğu
kel dünyada
bilmem kaç milyar insanın aslında hiç var olmayışı
/yoksa hayat bir rüya mı?/
sabah tazeliğinde yıkanan
gülüşümde heyecan
sek sek oynayan mutluluğuma şaşkın içimde canlanan çocuk
bilemediği, aklımı tırmalayan bir sevincin muştusu
gün daha parlak
gece daha gri bu aralar
yer - gök suzinak!
yıldızları çifter çifter sayıp
çöpe atmalı yek çıkanları
heyecanımı paylaşıp gökte asılı tombul yüzle
koca kulaklarına olacakları fısıldamalı
Ankara yağız, seğmen delikanlı
İstanbul kurnaz aşüfte
düğün yapmalı kırk gün kırk gece
hem kız, hem oğlan tarafıyım
dokuz sekiz ritimle dünyaya meydan okumalı
zifaf vakti kopacak kıyamet
kadim şehrin coşkusu
iyot iyot taşacak
bozkırın yansıdığı sarı benizli kuru caddelerde
akşamın teninde sevinç
perde arkasından mahcup gülümseyecek sabah
gelin olmuş asil şehir
güveyi boynuna takar iki gerdanlık
mavi saçlarında pırıltı
serpilir soluk kentin huzur dolu göğsüne