Yusuf ile Züleyha,
Kerem ile Aslı…
ve vakti zamanında yaşamış
nice âşık yazılır dilden dile.
Biz de yazılırız elbet
Bir efsane gibi sevenlerin gönlüne.
Biz de biliniriz elbet
Hatta en çok biz biliniriz
Bilinmezler ülkesinde…
Adımızı,sanımızı bilmezler
'Falancayla falancanın aşkı' diye geçmeyiz
varakları matem ve vuslat karışımı ,
sayfaları ateş olan bu aşk kitabında.
Yalnızca ‘aşk’ olarak anılırız biz.
Çünkü biz, efsaneleşmiş aşıklardan değiliz,
Biz,aşkın ta kendisiyiz.
Ve aşk,yerin altını mesken tuttuğu zaman bir vakit
Amatöründen ustasına
Her şair bir kere bahseder bizden.
Ne hissettiğimizi bile bilmeden
Bizi hiç tanımayanlar olur
Hakkımızda atıp tutan…
Ve divanda vazgeçilmeyen
Gül olur açarız.
Bülbül olur şakırız.
Piraye biziz, Yusuf biz.
Ateş biziz, yanan biz.
Her gönülde açan
Her gözde sönen
Od çiçeğinin tohumuyuz biz.
Nice aşıklar gelir bu diyara.
Adları bir türlü sığmaz mezara.
İşte mezar da biziz, o mezara adı sığmayan da.
Sorgulama ey gafil, mecnun de geç sözümüze.
Biz bizi biliriz sözümüz bir özümüzde.
Aşk ile yanmayan anlamaz dilimizden.
Dedim ya deliyiz biz, hor görülen garibiz.
Dedim ya ey aşık! Biz, aşkın ta kendisiyiz.