Hislerimden
kor çıkar hep, rintlerin üstâdıyım;
Güllerim
çiyler tutarken bülbülün feryâdıyım;
Dağlarım
sümbülle titrer, Şîrin’in Ferhâdıyım;
Kalpte kalmaz
târumarlık, bağbanın maksâdıyım;
Dehre katran
değse korkmam, bahçemin serhâdıyım!
Ellerimden nur
sızar hep, kor düşürtür mevsime;
Çağlayan yıldızlarım
meşk zerk ederler cismime;
Neylerim vuslat
yığarken, köşk sererler taksime;
Kahrı yazmam,
derde koşmam, cânı süzdüm takvime;
Söyleşir hep
kalpte güller, neslimin imdâdıyım!
Şehre
hüsranlarla girmem, kırparım mâtemleri;
İlhamın
şevkiyle candan sarsarım meltemleri;
Sâkiler mecliste
solmaz, sevk eder nur Cemleri;
Başlatır
Mûhibbi derman, güldürür Hürremleri;
Bulmuşum ben
nur gazeller, Bâki’nin evlâdıyım!
Zergerim hep
nakşeder nur, kalpte tütmez sonbahar;
Meclisim hüsrânı
sermez, cânı toplar bin nigâr;
Pertevim zerk
ettirir meşk, gönle değmez kör nazar;
Elde yanmaz
kaygılar hiç, nefsi sarsar Tanpınar;
Ufku etmem
yerle yeksân, rıhtımın imbâtıyım!
Çağlayan Pervâne’yim
ben, canda umman gizlidir;
Dağlamam
nehrimde şeytan, tende derman gizlidir;
Gözlerimden
neşve damlar, gözde ceylan gizlidir;
Elde sultanlar
yanar hep, dilde destan gizlidir;
Gül dererken çâre
buldum, şehrimin fırsâdıyım!
( fâ i lâ tün/
fâ i lâ tün/ fâ i lâ tün/ fâ i lün/ )