Hadsiz Çağ
Cehalet çağına hoş geldiniz
baylar, bayanlar. Lütfen bilgisayarlarımızı kapatalım, cep telefonlarımızı da.
(Kitaplarımızı zaten cep telefonlarıyla değişmedik mi?)
Bilgiye bu
kadar çok kolay ulaşılabilen ve bu kadar çok kara cahilin olduğu bir çağ
sanırım yeryüzünde yaşanmamıştır. Hepimiz her şeyi biliyoruz, bu olabilir mi
sizce? Ya hepimiz süper zeki yaratıklarız ya da hepimiz yalancılıkta
zirvedeyiz. İnsan hissettiği değildir, bu büyük bir yanılgı. Cahil cesareti ve
cehalet huzuru hissettiğimiz.
İki satır yazı
yazan herkes kendini yazar zannediyor, iki mısra şiir yazmaya çalışan herkes
kendini şair zannediyor. Bu büyüklenme aslında insanın cehaletinden kaynak
almıyor mu? Dünyanın en kötü şiirlerini yazan kişi, kendini şair sanıyor bir de
utanmadan, sıkılmadan kendinde eleştiri yapacak hakkı buluyor. (Birisi şu
tetiğe basabilir mi lütfen?)
Bizim milletin
karakteristik özelliğidir gerçi ama bu kadarı da fazla değil mi sizce? Bizde
bir film yapılır herkes film eleştirmeni olur, bir tiyatro oyunu oynanır herkes
tiyatrocu olur, bir deprem olur herkes jeofizikçi olur, bir ekonomik dalga
yayılır herkes ekonomist olur, bir futbol maçı yayınlanır herkes teknik
direktör olur, bir kitap yayınlanır herkes edebiyat eleştirmeni olur. Bu ne hadsizliktir böyle? Hadsizlik bir
davranış biçimi halini aldı maalesef.
Önceleri
herhangi birisine kitap okuyor musun diye sorulduğunda eğer okumuyorsa utana,
sıkıla bir bahane uydurmaya çalışırdı. Ama şimdi insanlar kitap okumadıklarıyla
övünür hale geldiler. Bilgisayar, internet, cep telefonu, televizyon dururken
kitap mı okunur? Diye kendilerini savunuyorlar. Hatta bazı hadsizler bu devirde
kitap okuyanları suçlar hale geldiler, lakap takıyorlar. ( İşte cehalet bu
yüzden savaşılması gereken bir şeydir.) kitap okumayıp kitap yazmaya çalışan
cahiller sürüsü, şiir okumayıp şiir yazmaya çalışan hadsizler sürüsü. Bunun adı
özgürlük mü? (Popüler kültürün koyunlarına merhaba)
Bu yazıyı
rahatsız olduğum için yazıyorum. Bu durumdan rahatsız olmayanları ise bu
durumun içerisindeki kişiler olarak sınıflandırıyorum. Çünkü hiç kimse
kendinden rahatsız olmaz, hiç kimse yoğurdum ekşi demez. Kargaya yavrusu şahin
görünürmüş derler ya hani. Rant peşindeki bir grup var, bu durumun farkında
olmalarına rağmen işlerine geldiği için ses etmiyorlar.
Neden Bizim
jenerasyonumuzun Yaşar Kemal’leri, Fakir Baykurt’ları, Aziz Nesin’leri, Peyami
Safa’ları, Orhan Kemal’leri, Attila İlhan’ları, Ümit Yaşar’ları, Haldun Taner’leri
yok? Neden üretim kabızı edebiyatçılarımız var? Neden yazılanların tamamına
yakın bir kısmı aşkla, sevgiyle alakalı? Toplumcu gerçekçi yazar ve şairlere ne
oldu? Nerede realizm?
Çalışmayan
üretemez elbette. Hiçbir işte emek harcamaksızın kazanç elde edilemez. Hele
hele edebiyat gibi ciddi bir konuda bunun imkânı yoktur. Ama şimdi edebiyat
siteleri, edebiyat dergileri, çalışmadan, yorulmadan, emek harcamadan kazanç
elde etmek isteyen sözde edebiyatçılar tarafından istila edilmiş. Arsızlık,
hadsizlik almış yürümüş.
Böyle
durumlarda en iyi ölçüm zaman tarafından yapılır, zaman tüm bu hadsizlikleri
siler süpürür. Zamanın cehalete tahammülü yoktur, asla hafızasında tutmaz.
Zamanın eninde sonunda insanları ve yapılanları yargılayacağını biliyorum. Benim
üzüldüğüm adaletin yerini bulmaması değil, benim üzüldüğüm böyle bir cehalet
çağında zihnimin ve düşüncelerimin harcanıp gitmesi maalesef.
(
Hadsiz Çağ başlıklı yazı
MESUT ÇİFTCİ tarafından
25.03.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.