Franz Kafka’nın „değişim“i okumamıştım henüz, konusunu bilsemde. Bu tatilimde
elime geçti aldım okudum. Hikaye kahramanı, Gregor Samsa bir sabah kalkınca
kendini hamamböceği olarak bulur, sonra yüzükoyun dönmek istese de
başaramaz.
Aslında değişim biz uykudayken bile devam eder, tırnaklarımız,
saçlarımız uzar, dokularımız eskir yaşlanırız bile, koca yaşantımıza denk
gelebilecek rüyalar bile görmekteyizdir unuttuğumuz.
Tatilden gelip, o
kitabı okuduktan sonra mı bilmiyorum her sabah sıkıntı ile uyanıyorum. Her
tarafta hamamböceklerinin çoğaldığını düşünüyorum. Sadece sürüneni değil
ikiayaklılarının da çoğaldığını. Birçok insan işine gidiyor, sokalarda
dolaşıyor, insan gibi konuşup ellerini kollarını sallasa da, ruhları
hamamböceğine dönmüş bunların diyorum. Karanlıktan hoşlanan, ışıktan kaçan,
bulaştığı yere kötü kokusunu sindiren, başı göğsünün altında bir hamamböceğinden
farkı olmayan ikiayaklılar. Birbirlerine çok uyumlular. Bu
düzende.
Sıkıntı ile demiştim, aslında suçluluk duygusu ile uyanıyorum.
Şu yaşanılanların hepsi yıllardır biliniyordu ülkemde, hayır diyordum bu kez
yanılmazlar! Yüzde elliye yakın oy verdiler, yetmemiş gibi bir de Cumhurbaşkanı
seçtiler, yetmiyor gibi anayasa hazırlıyorlar… tüm bunlardan suçluluk duyuyorum,
üstelik oy verme hakkım yok, bir beklentim de yok Türkiye’den. Ama suçluluk
duygusuyla uyanıyorum hergün, o her iki kişiden biri ben de olabilirdim diye mi
bilmiyorum… Bir sabah hamamböceği olarak uyanmaktan mı onu da
bilmiyorum.
Bir sabah „dönek“ biri olarak uyanabilirsiniz, bu sizin asla
değişim geçirdiğinizi söylemez. Hamamböcekliğinizi gösterir. Işin kötüsü
sırtüstü yatmaya alışınca, bırakın değismeyi, dönemeyeceksiniz
bile.
Değişim, Başkalaşım, Döneklik
Elimizdeki
verilerle, yani bilimsel olarak evren değişiyor. Dünyamız neydi, bir ateş topu
mu, nasil dönüştü bu hale geldi. Denizler, karalar nasıl oluştu? Insan nasıl
insan oldu? Mağaralarda yaşarken insan nasıl oldu da yerleşik düzene geçti?
Kölelik düzeni ne zamana kadar sürdü? Derebeylikten sanayi toplumuna ulaşmak
ordan da kapitalizmin kucağına düşmek için kaç yıllar geçti?
Her ne
olursa olsun insanlık ileriye doğru değişiyor denebilir, ama bu bir düz çizgi
halinde olmuyor, gelgitleri var, iniş çıkışları var. Dünya, doğa, toplumlar
değişir de insanlar değişmez mi? ömrümüz boyunca ne acılar yaşarız bizi
zorlayan. Geçmişteki işkencecibaşı öyle olmayı istemiş midir, ya da bir
hayatkadını o süreci seçmiş midir, anasından öyle mi doğarlar bunlar?
Insan kişiliği, toplumun dönüşen kurallarıyla da oluşabilir. Artık
Almanya’da hapşırsak Türkiye’den işitiyorlar, bu bir değişimdir. Tekelci
kapitalist zihniyet her alanı iktidarın lehine çevirmeyi iyi beceriyor. Gel
bana, dön bana … ya dönmezsem? Sen bilirsin! Işadamıysan işini bitiririm,
solcuysan mahkemeler sana hala açık, kürt kökenliysen işkenceye kadar yolu var,
memur, işçi, öğretmensen iki yakan devletin elindedir, ümüğünü sıkıverir
korkusu, almancıysan listemde bile yoksun…
Sonuçta insanoğlu herşeye bir
ömür direnemiyor, sözde değişiyor. Bu değişimin üç türü var; doğal değişim,
başkalaşım ve döneklik.
Tutuculuktan ilericiliğe, sermaye toplumundan
alınteri felsefesine, sağdan sola doğru değişim doğaldır.
Soldan sağa,
ilericilikten tutuculuğa değişimin adı başkalaşımdır. Buna yozlaşmak,
yobazlaşmakta denebilir.
Ya döneklik? Çıkarcıdır döner, dönek; korkaktır
döner, dönek; koltuk hırsı vardır döner,dönek; zayıftır döner,dönek; yılgınlaşır
döner… canı sıkılır döner, dönek.
Eski bir yazı
(
Hamam Böcekleri başlıklı yazı
cahitbozkurt tarafından
28.05.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.