Başı
çatlayacak gibiydi.
Bu
kadar içme diyordu kendi kendine. Ama insanlığı düşününce içmese olmuyordu gibi
bir saplantıya kapılmıştı.
Kendine
bir kahve yapmak için yataktan kalktı ve mutfağa gitti. Evde herkes mışıl mışıl
uyuyordu, kimseyi rahatsız etmeyeyim diye balkona çıktı. Akşam et mangal
yapmışlardı ve ateşi söndürmeden hepsi sızmıştı.
Eskiler
gibi közde pişirsem kahveyi diye düşündü. Sessizce tekrar mutfağa gitti,
cezveye kahve koydu, suyu ekledi ve mangalın başına geldi. Köz var mı diye
biraz eşeledi külleri, evet vardı. Hemen közleri biraraya getirerek cezveyi
üstüne yerleştirdi.
Acaba,
hangi Ata’sı ateşi kontrol altına almıştı? Homo Erectus? Yok yok o’nlar
olamazdı…hangisi almışsa almıştı işte ona neydi...
Ya
alamasalardı diye bir ses dürteledi beynini.
Cebinden
bir sigara çıkardı közde tutuşturmaya uğraştı. Ateş kontrol altına alınmasaydı
nasıl tutuşacaktı sigarası, cezve olacak mıydı, fincan olacak mıydı…? Hatta
insan olacak mıydı?
Homo
Habilis’ler olabilirdi ateşi kontrol altına alanlar, insan ile hayvan arasında
sayılırdı ya onlar. Homo Neanderthaliensis’lerin ta Afrika’dan, Avrupa’ya göç
ettiklerini düşünürsek! Ateş kontrol altına alınmasa bu göçler olmayabilirdi,
hatta olmazdı. Onların yokoluşu ateşi kullanmayı bilmemeleri denebilir. Çünkü ateşi
kontrol etmek başka, kullanmak başkadır.
Ateş
kontrol altına alınmasa ne olurdu acaba sorusuna takılmıştı aklı!
Çiğ
et yiyen Africanus’lar gibi kazma dişlerimiz olurdu, yediğimiz çiğ etleri
hazmetmek için saatlerce baygın baygın yatardık, diye duymuştu bir bilgeden. Ye,
iç, osur, sıç...
Sakın
Homo Habilis atalarımızın hazmetmek için yatarken çıkardıkları garip hırıltılar
ilk şiir’ler olmasın? Kesin öyle olmalıydı! Şimdilerde yazılan şiirleri gözü
önüne getirdi, pis pis sırıttı.
Bu
kahve de bir türlü kaynamak bilmiyordu, közleri üfledi tekrar. Ne kadar da
sabırsızdı! Oysa Ataları evrim için milyonlarca yıl beklemişlerdi…
Yiyeceklerini
pişirmeyi öğrenen Homo Habilislerin hazım sorunları olmamıştı; saatlerce
aygın-baygın yatmak yerine, birlikte gülüp oynamaya dans etmeye başlamışlardır
diye düşündü. Ateş kullanılmaya başlanmıştı. Buna biz kültür demiyor muyuz
sanki diye onayladı kendini. Evet öyle olmalıydı.
Önce birlikte
avlanılacak, birlikte pişirilecek, sonra birlikte yenecek ve birlikte tadı
çıkarılacak.
Çiğ
yiyecekleri ısırmayan dişler küçülecek, çene yapısı değişirken beyin kısmı
büyüyecekti. Evrim teorisi de böyle demiyor muydu.
Takma
dişleri yerinde mi diye kontrol ettikten sonra; içinden, ateşi kontrol eden
Homo Habilislere, "kazma gibi dişlerim olsaydı da benim olsaydı" diye
küfretmek geçti.
Su
yüz derecede kaynardı, bu kahve niçin kaynamıyordu? Bir sigara daha yaktı…
Ateş
kontrol edilmeliydi evet! Evrim için bu gerekli bir süreçti. Öyle olmasa ne
kültür ne sanat olabilirdi, ne de insan!