--
Çığlığımı bezek haline getiren b/akış
Gölgesinden ürktüğüm derin bir silüet dolaşığı
İnkâr hudutları hüdhüd kuşu seyranı
Daha Belkıs görünmemişti
Hazreti Süleyman’ın gözüne
Sebe bahtiyar bir kent
Belkıs gibi güzelliğe mâzhâr
Bir deli poyraz yükünü tutmuş eserden
Bahara müptela aşk ve şerbet-i ikrâm
Koyaklar tarumar derin bir hengame
Tiril tiril gök mabede dua ezberlerinde
Zifir saçlarında derin aşk kokusu
Senime çareyse yangın ve ikbâl
H ü k m ü n d e y i m.
Göğsümde bir ispinoz ötüşü
Ve ahvalden yana derin bir kanat çırpınışı
Hüzün ekilir sol köşesine vedaların
Daha Belkıs uyanmamıştı
Hz Süleyman habersizdi- tutkudan ve ondan
L i s a n ı m kırık
Her sabah aynı intizam
İki parçalı yüreğimin figanı ve acıdan resitali
Beklemek azalmazmış acıları
Geç öğrendim…
Her geçen gün saçlarımın uzamasına mahal
Medârsız iftihar tablosu gibi ağlama halleri
Üç gece uykusuz bir rüya
Her dem zihnimde derin bir meşguliyet
Üç vakit evvel diye başlayan
Ömürden seçkin fal
Derin ahval
Beşeri zeval..
Yediveren gül iklimi
Sekizgen bir çıtanın arka fonu ve koku intiharı
Hayatın fırça darbelerinde yeni bir tablo gösterisi
Bergomatlı tütsülerin deminde
Gün tortusu
Daha evveldi
Daha sonraydı
Belki şu andı
Bir deli poyraz söküldü
Ruhu ezberden
Efkârımın nü fragmanı
Soğuk duş öncesi hayadan uzak derin bir dürtü
Gideni oynayan sancılı bir inat
Kalanda hüsran ve kırıklıklar
Sormadan- sordurmadan
Yangın ve kül
Melek kırığı derun-i bir kahkaha
Maziden sessiz betimlemeler
Hizasız kaygılar ve düşler
Selametle uğrak
Tebessümü yitiren dudaklarım
Çoğu zaman intizarı ez geçmeyen veda
Vuslata dair hicaz bir beste.
--n u r e t t i n Ö N D E R