Ruhumun koridorlarında terli cümleler biriktirdim
Uzun nefes alışlarımın tıkandığı ana kadar
Mürekkebe peşkeş çeken her şiirin kırıntısı üryan
Doğruyor parmaklarımı yazılmasa bunca şiir
O y s a
Yüzümün her hâlini sorguluyor mevsimler
Her iklim hâzân
Her hazan iklimdi duruşlarımda
Tel tel yanık
Tel tel üşüme
Düşüp der defasında defûn bir amana
Kırık lisanlar üzre söylemlere gark oluyordum
Oysa,
Kimliğimin alt notlarında k/ayıptım
Her sokak başım tutulmuştu
Puslu aranılanların liste başıydım
Şakaklarımda biriken yokluk telaşı ve hüsran
Ağır bir melodram şerbetiyle susuzluğa isyan
Y a k l a ş
Yalnızlığıma
Göğsümde açılan sipere kum çuvalı hasret
Süngüye vurulan sol tarafımda ki vuslat
Ağır aksanlı bir deniz
Yosun kokan nefesinde lodos ve çığıltı
Say ki,
Alabora olan ömrümün çakıldığı dip yerim sensin
Dalıp göz çukuruma öyle bendeki sen seyrini bul
Nasıl bir hâl ki anla bende ki hâl
Dokunmadan aşk
Dokunulmadan tutku
Her şeye râzı
Her şeyi kabul
Biat etmiş her yemin
Şekilsiz söylemlerin dar kalıplara sığması-
Misal
Gözlerindeki süzeğin
Hâyâlimi intihar süslemelerine sürüklemesi – mesela
Göğsümün orta yerine bağdaş kuran kutsi bâkire
Hâlsiz mecalinin korkak sancısı –
E m s a l
Teferruatların bir kenara yıkıldığı an
Ki sende bilirsin ey hâyâli hüsran
Kimliğimde kayıptı suretim
Kendini mimleyecek kadar cesurdum
Kendimi recm edecek kadar asi
Nasırını tuzlu suyla şerbet ekecek kadar akılsız
Küre-i arzı çözecek kadar akılcı
K i
Ş i m d i
Yüzgörümlüğüne su serpiyor her güvercin
Taklaya güman ve aman vermeden
Öylece sus- pus
Soluğumu güneşe adak et şimdi
Kaldır b/akışlarını
Ç/ağlasın güne ve sonra günsüzlüğe
Hayatı delice akan bir ırmak belle
Bazen boğsun
Bazen sürüklersin derin rüya iklimlerine
Soluk dediğin ne ki
Bir alıp verme
Bir var olma
Bir yok olma
,,n u r e t t i n Ö N D E R