Hikaye / Aşk Hikayeleri

Eklenme Tarihi : 10.08.2013
Okunma Sayısı : 1466
Yorum Sayısı : 0


Tekrar uyandığında, yaşayabileceği travma düşünülerek 
gerekli tedbirler alınmıştı.

Gecenin geç saatlerinde gözünü açtı. 
Bu defa yanında Necat Üsteğmen'den başka, 
bağlı bulunduğu birlikteki komutanı Albay Nurettin beyi 
de gördü. 

Uyandığını gören Üsteğmen hemşireye haber vermek 
üzere hızla odadan çıktı.

Albay Nurettin bey ise Zafer'in yanına yaklaştı ve 
alçak bir sesle:

-Geçmiş olsun yüzbaşım, başın sağ olsun.

Zafer konuşmaya çalıştı:

Fakat sadece Albayım diyebildi ve gözyaşlarına boğuldu.

Albay yanına iyice yaklaştı. Elini Zafer Yüzbaşının başına 
koydu ve sen askersin yüzbaşım, metin olmalısın dedi.

Az sonra Üsteğmen Necat yanında iki hemşire ve  psikolog 
doktorla birlikte tekrar içeri girdi. 

Zafer artık yüzünü içeridekilerden saklamaya çalışarak 
sessizce ağlıyordu.

Albay tekrar yanına yaklaşarak Zafer'in elini yüzünden 
çekti ve:

-Sana metin ol derken, ağlama demek istemedim. 
Kolay değil yavrunu kaybettin sen. 
Ama eşini de düşünmelisin. 

Sen babasın, o da bir anne, biz erkekler, hele bir de 
askersek daha metanetli olmalıyız. Değil mi ama? 
Şimdi bizler dışarı çıkıyoruz. Doktor bey seninle özel 
görüşecek. Gerekirse uzun süreli bir tedavide göreceksin.

Zafer Albaya doğru baktı ve yine sadece Albayım 
diyebilecek kadar güç buldu kendinde.

Diğerleri dışarı çıkarken, Psikolog doktor hemşireden 
bir iğne daha yapmasını istedi. Fakat genç adam 
o kadar güçsüz düşmüştü ki, bir iğne daha yapmayın 
diyecekti,  bunu söyleyecek gücü bile bulamadı kendinde.
 
Onun bu durumunu fark eden doktor iğne yaptırmaktan 
vazgeçtiğini söyledi ve şu anda konuşacak durumda değil 
zaten. Benim de bir faydamın dokunacağını sanmıyorum. 
En iyisi biz bu işi yarına bırakalım diyerek odadan ayrıldı.

Az sonra tekrar odaya gelen Albay Nurettin ve Üsteğmen 
Necat,  Zafer'in tekrar uyumuş olduğunu gördüler. 
Bir müddet sonra Albay da hastaneden ayrıldı. 
Artık Zafer'in başında sadece Üsteğmen Necat kalmıştı.

O günden sonra Zafer normal tedavisi yanında, sürekli 
psikolog doktorunda kontrolü altındaydı. 

Hastanede yattığının sekizinci günü sabah saatlerinde 
eşi Nesrin kolunda bir hemşire ile birlikte yanına geldiğinde, 
boğazına bir şeyler düğümlendi. Ama ağlayamadı. 

Çünkü Nesrin o kadar kötü durumdaydı ki,  bir hafta içinde 
inanılmayacak derecede kilo vermiş, adeta avurtları çökmüş,
gözlerinin altı morarmıştı. Ancak hemşirenin yardımı ile 
ayakta durabiliyordu.

Zafer zor da olsa yerinden doğruldu ve zorlukla konuştu:

-Canım, bir tanem hiç iyi görünmüyorsun. Neden geldin? 
Keşke beni senin yanına getirselerdi.

Nesrin boş gözlerle ona doğru bakıyordu. 
Bu durum Zafer'i daha da korkuttu. 
Hemşireye döndü ve:

-Neyi var hemşire hanım? Neden konuşmuyor?

Hemşire Nesrin'i sandalyeye oturturken cevap verdi:

-Çok halsiz, kolay değil, ikiniz içinde hiç kolay değil. 
Ama o daha kötü durumda. Israrla gelmek istedi yanınıza, 
yoksa birbirinizin yanına gidecek durumunuz yoktu.

O ana kadar sessizce durup, boş boş bakan Nesrin 
birden bağırarak ağlamaya başladı ve haykırdı:

-Ben sebep oldum Zafer, ben sebep oldum. 
Oğlumuzu ben öldürdüm. Hiç affetmeyeceğim kendimi. 
Keşke ben ölseydim onun yerine.

Hemşire Nesrin'in ellerini tuttu, sakinleştirmeye 
çalıştı fakat genç kadın daha fazla dayanamayarak 
orada bayıldı.

İlk müdahale yapıldıktan sonra, tekrar odasına 
götürdüler. 

-Kaç gündür ağlayamayan Zafer'de artık gözyaşlarına 
boğulmuştu.

Biraz sonra yapılan yeni bir iğne ile derin bir uykuya daldı.
 
Zafer hastanede yirmi iki gün yattı. O taburcu oldu ama 
Nesrin’in durumu hiç iyi değildi. Genç kadının fiziksel tedavisi 
tamamlandıktan sonra, İstanbul'a Ruh ve Sinir Hastalıkları 
Hastanesine sevk edildi.

Devam edecek

Yazan ve Seslendiren Mehmet Fikret ÜNALAN

( Yüzbaşı Kemal (On Yedinci Bölüm) başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 10.08.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu