Ne çöller unuttu Leylayı..Ne de Tarih/e gömdü Rukalin çektiği acıyı..
Bir ‘'Ha ‘' ile Hay'ya açıldı Aşkın ilk sırlı kapısı.





Gökyüzüne bakarken
Bir damlasına sığındığım
yağmurun masumluğuyla
Ben d/ üşüyordum bu hayatla
Güneşin saçlarına el sürüyordum
içimdeki titreyen çocukla
yalnızdım
ısınmıyordum hala

Yadımı sustursamda
Bir seyyahın defterinde
y/anıyordum
yüz sürdüğüm yıllarla
takvimlerden koparılıp
Ben d/üşüyordum bu hayatla
Saklanmıyordu artık
Tarih sayfalarıma


Mecnun'un gözüyle Leyla
Mısraların arasına yazılınca
Aşk/la sır oldu
Leylalar mecnun da
Mecnunlar Leylada
Nasıl da kayboldu


Ne yüz görümlüğü istemiştim ondan
Ne de... bir duvak
Tek istediğim
Leylam'ın dudaklarında ki
Öptüğüm son tebessümdü
Keşke...
Keşke ona kimse el sürmeseydi
Ne eller gezmişti
Rûkalimin
koynunda gezdirdiği bedenimde


Keşke ...Keske
Kimse el sürülmeseydi
Aşkın içimdeki suretine
Kırmızı şakayığın üzerinde ki
Bir damla çiğ tanesindeydim
İncim denize düşmeden önce


Kim Leylaydı sizce kim Mecnun
Ask mı sır mı deseler de
Rûkal bile anlamadan gitti
İnci oldu denizin dibinde
Artık geç / miyordu
Leylayla Mecnun yazılsa da
Mısralara aşkın dilinde
Kimler el sürmüştü
Kimler ihanetini bırakmıştı gözleriyle

Artık acım/az olmuştu
Dil /ber olur muydu
Nazarın düşmeden leylime
Ben lal/elemdeyken
Susuyor/dum
Yıllarsa hala duruyordu
Tüm ağırlığıyla üzerimde

*************
Leyla idim çöllerde
Artık Rûkal olmuştum
Dicleden sürülünce
İçimde aşk
Elimde ki sırla
Mecnun ben olmuş
Gözyaşıyla bulandığım
Bir damla kanla düşmüştüm
Sırrın ilk hecesine


Ceviz ağacının gölgesinde
Sabahına sığındığım geceyle
Yol bitmişti
Artık İstanbul doğmuyordu
Üzerinde sabahladığım sedirde
O küçük pencereye sığan dünya bile
Gözlerimden taşar olmuştu
Ne büyüktü ,ne zordu ayrılık
Demek tek gül kokan
sadece haremin duvarlarıymış
Artık küf kokuyordu
Surların taşıdıığı İstanbul'un
Islak sokakları


Ahh Baba ahh derken
Geceye yağan yağmurla birlikte
Gözyaşlarım kurumuştu
Acıyan can/ım değil
Koynuma bastığım
Babamın emanet i
Askın yedi sırrını yazdığı
Fuzulinin satırlarıydı


Zaman dilimlense de
Bu Bin yılın içinde
Sultanların yasak sevdalarıyla

Aslında ben dilimlenmiştim
Aşkın adı şehvetle kirletilince


Ben ve Rûkal kalmıştık
Ama O'da bırakıp gidince
Sır içip sarhoş olup
Kaldım aşkın içinde


25/09/2009
duygusalca


Bu şiir ,saygıdeğer iskender Palanın ‘'Babilde ölüm İstanbul'da Aşk'' isimli romanında bahsi geçen Rûkal isimli cariyenin ve ona aşık olup Leylasının yerine koyan,'' Leyla ve Mecnun'un'' anlatıldığı Fuzulinin yazdığı mısraların acısını Mecnun gözüyle anlatılmak için yazılmıştır.
Şiirin ilk bölümü kitabın gözüyle ,diğer bölümü rukalin diliyle anlatılmıştır
( Aşk Ve Sır - 2 - başlıklı yazı duygusalca tarafından 2.10.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu