16 ARALIK 2013 TARİHLİ BELDE GAZETESİ DUMANLIBELDE KÖŞEMDE YAYINLANAN
YAZIMDIR .......................................................MURAT DUMAN
ALKÖL VE ŞİİR
Edebiyat teriminin edepten, şiirin de şuur
kelimesinden geldiğini şairim diyenlerin hepsi bilmiyor olmasa gerek. Alkolün
de yüce kitabımız Kur’an’da nasıl ifade edildiği yeri bilmeyenimiz yoktur her
hâlde.
Şahsen ben, yirmi yılı aşkın bir süredir
şair camiasının içerisindeyim. Bu zaman zarfı içinde gördüğüm manzara çok hazin
ve çelişkilerle doludur.
Geçen bu zaman zarfında defalarca tanık
olduğum manzara hemen hemen hiç değişmedi. Bir çoklarını gördüm bu manzaraya
münhasır olan. Alkol denilen bu illet yüzünden kendi bünyelerine zarar geldiğini
bile bile, marifetmiş gibi hâlâ içenleri gördüm. “Peki içmekteki bu amaç
nedir?” diye samimi bulduğum şair arkadaşlara sorduğumda, gururlanarak; “Ah
Murat Bey! Sen de iki duble alsan, neler yazarsın neler!” gibi sözlerle
karşılaştım. Ne hazindir ki, “İki duble al!” diyenlerin şiirlerine şöyle bir
bakıyorum,hiç derinliği olmadığı gibi işledikleri tema hep dürüstlük, doğruluk tasavuf
ve aşk üzerine. “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” sözünden hareketle bu
kalemdaşlara bakıyorum da; “Bu ne sahtekârlık, bu ne yalancılık.” demekten
kendimi alamıyorum, çünki şairlik bir Allah vergisidir sonradan olunmaz kadıki
kelimlere düzen vermekte ilhamla olur ilham denen güzelliğide ancak Allah verir
hem o güzel duygu olan ilhamı kullanav-caksın hende o vücüdü haram olan içkiyle
dolduracaksın anlaşılması çok güç bir durum .
Benim bu konuda üzüldüğüm sadece edebiyata
riyakârlığı bulaştıranlar. Ama bunun yanında bu zararlı alışkanlığa müptela
dostlara da bu alkol illetinin zararını anlatmak durumundayız. Yok öyle alköl
alarak iyi şiir yazmak diye bir kavram. Malisef o malüm insanlar kendilerini
kandırmaktan öteye gidemezler.
Edebiyatçılar olarak yapmamız gereken şey,
edepli olmak, zararlı alışkanlıklarımızın hepsinden kurtularak yetişen yeni
nesillere örnek olmaktır. Çünkü ülke olarak üzerimizde büyük oyunlar
oynanmakta, benliğimizden uzaklaştırılmak istenmektedir. Sorun, sadece alkol
alıp şiir yazanların sorunu değil sorun genel bir sorundur. Sorun, sanatın bir
dalıyla değil, bütün dallarıyla ilgili bir sorundur. Alkölü bir sürcüyü
düşünmek bile istemiyorum Bunu da son günlerde katıldığım bir etkinlikte
edindiğim izlenimi sizlere aktararak paylaşmak istiyorum.
Geçen günlerde bir şair arkadaşımız,
kaliteli diyebileceğimiz bir dinleti düzenlemeye başladı. Dinletiye, sinema konusunda
konferans veren bir konuşmacıyı dinleyicilerin huzuruna çıkardı. Konuşmacı,
gerçekten de çok önemli konulara değindi. Yabancı filmlerin alköle
özendirmeleri ve Müslüman Türk milleti üzerinde ahlaken oynadıkları oyunları,çok
büyük bütçelinin seferber edilerek yerli
filmlerimizin neden ayağa kalkamadığı, yabancı mihrakların sinema dünyası
sayesinde ülkemizde geleneklerimize uymayan filmler yaptırdığı, halkımıza
izlettirdiği hakkında çok aydınlatıcı konulara değindi.
İki bayan arkadaşımız dinletinin sonunda
güzel birer türkü seslendirdi. Buraya kadar çok güzel, ancak şiir okuması için
sunucu bir arkadaşımızı sahneye aldı, arkadaşımız da tam konuşmacının
anlatıklarına uygun olmayan bir şiir okudu. Okuduğu şiir toplantının ne ruhuna
ne ortamına ne de konuşmacının vermek istediği mesaja uygun değildi.
Toplantının sonunda vedalaşma faslında; “Okuduğunuz bu şiir, konferansın ruhuna
ve ortamına hiç uymadı.” uyarısında bulundum. Malûm arkadaşın; “Size göre mi
şiir seçecektim?” cevabı üzerine şok oldum. Kendisine “Sen zaten ne karakterde
bir insan olduğunu ortaya koydun.”ne söyleyebilirim ki dedim bu malüm insan
düşüne bilse ve o toplantıda konuşulan konuyu gerçel-kten dinlemiş olsa
eminimki o şiiri okumazdı işte bazı müte şairlar dinliyor gibi otururlar oysa anlatılanın
bir kelimesini dahi anlamazlar işte örneği ortada ve sözü uzatmadan ayrıldık.
Alkolle yatıp alkolle kalkan bir insanın
edepten, edebiyattan söz etmesi ne kadar abes. Bazı insanların gerek bayan
olsun, gerek erkek olsun şiir toplantısına gelirken sadece içindeki melaneti
uygulamak için geldiği,görülmektedir. Dinsizlikte ne kadar ısrarlı olduklarına
şahit olmaktayız. Bu durum maalesef ki, şiirimize de yansımış durumda. “İşte o
şairler ki; konuştuklarında yalan söylerler.” ayeti bu densizlere dikkat
etmemiz hususunda bizleri uyarmak için inmiştir.
Sebepler her ne olursa olsun ibret
vericidir. Ben diyorum ki, sadece sanatsal alanlarda değil, tüm alanlarda
gözümüzün önüne bakmalı, uygarlığı milli şuur ve kendi dinimizin bizlere
emrettiği usullerimizle yakalamalıyız. O yüzden sanatın bir dalı olan sinema da
konusunda da aydınlanmalıyız evlarımıze kadar zararlı filimleri iyi tespit
etmeliyiz ve yazımı aşağıdaki şiirimle bitirmek istiyorum.
KENDİSİ OLAMAYANLAR
Değişmeyen nâdanlar
gördüm fani âlemde,
Dinsizliğe yaslanmış adamlıktan dem vurur.
Mihrabı viran etmiş berbat yaşar elemde,
Yata yata paslanmış adamlıktan dem vurur.
Gönlü harap yaşarken hep hayattan ezinir,
Sarhoşluğu kâr sayar mutluluğu azınır,
Paraya önem vermez hep perişan gezinir,
Gurur ile haslanmış adamlıktan dem vurur.
Hakk’a sadık olanı her zaman hâkir görür,
Dengeyi koruyamaz yürürken çarpık yürür,
Sohbete başlayınca özün de başlar gurur,
Camiada fişlenmiş adamlıktan dem vurur.
Kendine yandaş arar ona akıl vererek,
Başarıdan söz eder kendini hep överek,
Densizliğe yön verir zenginlere söverek,
Arada bir uslanmış adamlıktan dem vurur.
Dumanoğlu çözemez böylesi hastaları,
Söz ahlaka gelince susturur ustaları,
Hurafeye el açar devirir desteleri,
Musallaya yaslanmış
adamlıktan dem vurur,
Murat DUMAN 10.11.2013
ANKARA