Anadoluda ...çocuk... Olmak.( 6 ). Bölüm.
.........................................
.................................................................................
.................................................................................................................
Ağaç yaş iken eğilir derlerya.
O günlerimiz öylede zor şartlar altındaydı malesef, şimdi bir güzel sıcak kaloriferin önünde oturup yazıyorum. O zamanlar soba yakardık evlerimizde,bazende sobanın boruları yanmaktan erirdi tuzlu bez falan dolarlardı duman çıkmasın diye.
Astıronotların Uzayda aya ilk ayak bastığı yıllarki her evde soba ve tezek, Kömürüde gücü yeten alırdı o devirlerde.
Anlatmadan geçemiyeceğim gözümün gördüklerinide, eskiye giderek şimdi bu güne nasipmiş yazmam.
Hiç olmazsa aydınlığa kavuşturuyorum geçmişimi, buda beni sevindiriyor.
Ögretmen:
Ahır çaldım değil, süpürdüm demeniz lazım!.
Bizim doğrularımızda oydu öyle konuşuyorduk.
Elimizde çalı deriz ( Süpürge iğde ağacından yaparlar çalı gibi dikenli bir ağaç türü dayanıklı oluyor kolay kolay kırılmazlar. )
Hayvanların pisiliğini süpürürsün!.
Köylüyüz utanacak ne var mandıracılık yapıyorlar çiftçiler.
Babamda çiftçi olduğuna göre nerden baksan yirmi büyük baş hayvan .
Onların bakımı şu bu derken hep bu ufak çocuklar üstlenirdi, güçlerimiz neye yeterse bir ucundan tutardık.
Böylede bir ilk ve orta okula kadar devam etti bu bahsettiklerimiz.
Olsun bol bol yoğurdunu, sütünü, peynirinide yiyorsun bukadar zahmetlerede değer.
Kümes hayvanlarımızda vardı avlunun içinde ötüşerek gezinirlerdi.
Kulağımıza müzik gibi gelirdi sesleri, modern hayvanat parkında gibisin.
Onlarında Yumurtasından faydalanırdık.
Holluk derdik yumurta zamanı oraya yatarlardı tavuklarımız.
Bizler hiç saat kurmazdık, sabaha karşı horozlar öterlerdi.
Saat kurmayı maalesef sadece şehirde öğrendik.
Herşeyi yerinde taze yiyorsun böylede bir avantajdır köylü olmak.
Emeğinin karşılığıda sana tekrardan geri dönüşüm olarak döner,
bolluk içinde yaşar gidersin.
Çalışırsan! Bir gün kıpırdama herşey alt üst olabilir, işinede gözün gibi sarılacaksın ki seni yaşatsın.
Köyde Kış mevsiminde de tahta kayaklarımız olurdu , karda onunla kayardık.
Oyun olarakta çelik çomak oynardık, İstanbul oyunu ise yerde taşla oynarsın çizgiler üzerinde sekerek taş çizgiye geldiğinde yandın demektir.
Cıncıklama derdik taşları üst üste dizerdik o taşı uzaktan beş metre mesafede devirmemiz lazımdı.
Lastik yuvarlak avuç topları olurdu çok eğlencelide bir oyun.
Köy kadınlarımızda oynardı bu oyunları , mahalleler arasında.
Çok şatavatlı çocukluğum geçti diye bilirim köyümde.
Ayrıca Saklambaç oyunlarımızda vardı, ( Körebe de) denir.
Erkek çocuklarının oynadığı oyunları kızlar oynamazdı.
Örneğin kırlak ( Fırıldak da diyebiliriz ) deriz.
Çubuğa bağlanmış ipe dolanan ağaçtan bir oyuncak.
İpi bıraktığın zaman o ağaç dans eder adeta düz zeminde oynarlardı.
O zamanda çocuklar ne kadar akıllıysalar hep düz zemin üzerinde oyunlarını sergilerlerdi.
Yani bayağıda akıllıca davranıyorlarmış.
Buda onları geliştiriyordu zeka düzeylerini.
Bütün oyunların çocuğun gelişiminde büyük bir katkısı vardır.
Zihinsel vede bedensel olarak,Özel alanları yoktu ama her yer onların Özeliydi.
Oyun alanlarımız genişti.
Tirafiğide olmayınca sere serpe koştururduk.
Çocuk veyahut da gençlik parkıydı köyün boş alanları. Futbol Sahamız bilene vardı.
Orta okulun gençleride oyuncularıydı.
Böylede gelişmiş bir Kasaba.
Yer ve mekan seçmede de Özgürdüler köy gençliği ve çocukları.
Sevgi bağları kardeşcesine pekişir daha çocuk yaşta ve gençlik ve ilerki hayatlarına kadar bu dostluklar, kardeşlik duygularını hiç yitirmemesine kadar.
Yaşamları boyuncada sevgi bağlarını örerler köylülüler içinde çocuklar vede gençlik.
Bende böyle duygularla süslendim.
Haytım boyuncada onları üzerimde taşıdım ben .
Bu oyunlarıda çoğunluk kızlarımız oynarlardı .
Beştaş. Biricik, taşlarla oynadığımız oyunlar, hatırladığım kadarıyla.
Güzel anılarımda kalanları aktarmış oldum bu münasebetlede.
Saygıyla...
Wederath`dan . 06 / 12 / 2014 . saat. / 05 : 16 ..
(
Anadoluda ...çocuk... Olmak.( 6 ). Bölüm. başlıklı yazı
Mosell 07 tarafından
28.02.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.