Eskiden çocuklara ekmek arası azıcık şeker verilirdi, şekerli ekmeği yiyenler ağlamayı keserdi, şekerin az verilmesinin sebebi çocuklar şeker hastalığına yakalanmasınlar diye değil, şekerin az bulunur ve değerli olmasındandı.
Eskiden aşklarda az ve değerliydi, mesela eskiden aşk onu özlemekti, kavuşunca aşk biterdi zaten, şekerli ekmeği yiyen çocuğun susması gibi, şimdilerde birlikte olmaya aşk denmeye başlandı, ve hep birlikte vakit geçirdiklerinde aşkı doya doya yaşadıklarını aşk’a yorar oldu insanlar.
Oysa birlikte olmak aşkı zayıflatan, onu değersizleştiren, hatta kirleten bir süreçtir, o yüzden en gerçek aşklar ayrı yaşanılan ya da az birliktelik taşıyan aşklardır, fazla birliktelik aşkı harcar, aşkınızı idareli kullanınız bu aşkın kullanma kılavuzundan alınmıştır diyebileceğim bir sözdür,
Şekerin fazlası şeker hastalığına neden olur, şeker bu hastaların dostu değil düşmanıdır, aşk az olsun,dostunuz kalsın, Aşk Leyla’sına kavuşan değil kavuşamayan Mecnun’un, Şirin’ini alamayan Ferhat’ın, ‘’Güzelliğin on para etmez şu bendeki aşk olmasa’ diyen Aşık Veysel’in, Juliet’ini arayan Romeo’nundur…
Aşkın şerbetini kaçırmayın diyorum…
Az şekerli aşk’lara…
Haydar Şahinbay