SAYRA
Emine’nin annesi Fatmagül Hanım ocaklı olan kalabalık bir
ailedendi anne onları çok güzel şekilde yetiştirmişti daha çocuk yaşta mesaj
rüyaları görüyordu gördüğü rüyalar gerçekte yaşanıyordu kız arkadaşlarından
rüyama yat diyenler çoğalmıştı. Bir gün rüyasında bir beyaz sakallı dede gel
kızım sana bir şeyler öğreteceğim önce Kuran’ı öğreteyim diye sonrada sen
insanlara şifa vereceksin diyerek rüyalarda rüyasında daha 12 yaşındayken
kendiliğinden Kuran’ı öğrenmişti sonraki günlerde şifa vermeyi öğrenen Fatmagül
Hanım dünya bakışı hep güzelliklerden yana olmuştu. Komşu oğlu Zahit’le evlenen
Fatmagül Hanım’ın ilk çocuğu 2 aylık olduğunda vefat etmişti.
Emine ailenin ilk çocuğuydu birinci kardeşi Yeşim ölmüştü.
Aradan yıllar geçti ailenin çocuğu bir daha olmadı. Yıllarca çocuk özlemi çeken
Zahit ve Fatmagül Hanım yanıp kavruluyorlardı. Bu arada çevreleri de onları
epeyce üzüyordu. Soru yağmuruna tutuyorlardı. Oda onları daha da üzüyordu.
Gitmedikleri doktor kalmamış gibiydi. Umutlarını kesmiş gibiydiler. Derken
müjdeli haber geldi. Fatmagül Hanım hamileydi, bunu duyan tüm sülale sevindi.
Sevinçli bir hamilelik yaşayan Fatmagül özenle bebek hazırlığı yaptı ve o gün
gelmişti. Güzel mi güzel çok tatlı bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Her iki
tarafın ailesinde de büyük sevinç yaratmıştı. Bu sevinç fazla sürmedi bebek
hastaydı. Umudu kesmişlerdi. Doktorda öyle demişti kendi aralarında konuştular.
Çocuğu da alıp memlekete gidelim bu garip yerde ne yaparız diyerek memleketin
yolunu tuttular. Fatmagül’ün annesinin evine gittiler. Çocuğun ölümünü
bekliyorlardı. Konu komşu bir ocaklı şifacı var oraya götürün diyorlardı.
Bunlarda çaresizlik içinde çare arıyorlardı. Fatmagül’ün annesi, eşi
kayınvalidesi hep birlikte Şifacı beyefendinin yanında soluğu almışlardı ama yine
de umutsuzlardı. Sırf çevrenin zoruyla gitmişlerdi. Sıra onlara geldiğinde
heyecanla girdiler. Şifacı baktı ona dokundu gerekeni yaptıktan sonra birkaç
dakika geçmişti ki Fatmagül bebeği kucağında bir değişiklik yaşadı. Kulağında SAYRA (Cennette akan suyun sesi, cıvıldaşan ötüşen) duyuluyordu. Bebek
ağlamaya başlamıştı. Sevinçten birbirlerine bakarak sevinç yaşayan aile
şükürler olsun diyorlardı. Evlerine
döndüler bebek annesini emmeye başlamıştı. Sesi de duyuluyordu. Günden güne
bebek iyileşti ama ailenin iş düzeni bozuldu. Evleri işleri hepsi bitmişti.
Memleketine dönen Zahit memleketinden bir ev tutup iş yerinden ayrılarak
memleketine dönmüştü. Bebeği iyileştirdiler ama iş düzenleri bozulmuştu.
Çok zorlukla geçimlerini sağlar olmuşlardı. Emine bebek çok
hasta oluyordu. O güzelim yaşamdan aile zor durumlara düşmüşlerdi, derken daha
Emine bebek 2 yaşını doldurmamıştı ki ikinci kardeşine hamileydi Fatmagül
hanım. Bir kızı daha olmuştu. Geçim iyice zorlaşmıştı. Baba Zahit Bey hep uzun
yollarda çalışıyordu. Evle fazla ilgilenemiyordu. Tüm yük Fatmagül’ün
üstündeydi çok yoruluyor, yokluk bir yandan zamanla kendi de hastalanıyordu. 2.
kızı daha 2 yaşını doldurmamıştı ki 3. çocuğunun olacağını öğrenince çok
üzüldü. Ben bunlara bakamıyorum nasıl 3. çocuğu dünyaya getireyim diye
düşünüyorken doktora gidip çocuğu aldıralım diye düşünüyorlardı. Ama parayı
nerden bulacaklardı. Zahit patronuna durumu açıkladı. Para istiyordu. Oda dur
yarın bakarız derken Zahidin patronu Hadi Bey o gece bir rüya gördü.
Fatmagül’ün bir oğlu olacak ve kendisi kirvesi oluyordu. Yarın olmuştu. Zahit
para için patrona gittiğinde Hadi Bey gel “oğlum
biraz konuşalım seninle diyerek yanına otur bakalım, ben bugün bir rüya gördüm,
senin bir oğlun olacak bende kirve (sünnet
olacak çocuğun masraflarını üstlenen, sünnet sırasında da el ve ayaklarını
tutan kişi. Kirve, sünnetten önce çocuğun giysilerini yaptırır, onunla bir
arkadaş gibi konuşur. Sünnet sırasında bir sandalyeye oturup çocuğu kucağına
alır ve kımıldamasına engel olacak biçimde sıkıca tutar. Sünnet sonrasında da
çocukla sürekli ilgilenir. Çocuğun babası geleneğe göre 5–10 gün sonra kirveye
bir kat giysi armağan eder. Kirvelik, ailelere kuşaklar boyunca sürecek bir
yakınlık kazandırır. İki aile arasında eski bir yakınlık varsa, onu pekiştirir.
Kan bağı olmasa bile, sünnet olan çocukla kirvesinin kızı kardeş sayılırlar ve
birbiriyle evlenemezler. Çocuk büyüdükten sonra iş-güç edinmesinde ve
evlenmesinde babası kadar kirvesinin de söz hakkı olur. Türkiye'de bazı
bölgelerde herhangi bir dosta ya da arkadaşa "kirve" diye hitap
etmek, ona duyulan sevgi ve saygının yüksekliğini gösterir.) Olacağım
rüyamda bunu gördüm, sana kesinlikle para yok bu çocuk doğacak” diyerek
sözü kapatmıştı. Üzülerek te olsa Zahit “Allah’ım
kim ister çocuğunu aldırmak ama çaremiz yok bu rüya bir mesaj olsa gerek
bizlere. Senden gelene razıyım.” diyerek bu düşünceden vazgeçmişti.
Fatmagül’ün 2 çocuk 3. yolda çok yoruluyordu. Sağlığı da pek yerinde değildi.
Gün geldi doğum yaklaştı ve o an gelmişti. Doğum sırasında yine kulağında
SAYRA’yı (Cennette akan suyun sesi,
cıvıldaşan ötüşen) duydu. Allah’ım ikinci duyuşum. Demek ki biz hata
yapmışız. Patronumuz Hadi Bey bizi bu yanlıştan döndürdü diye şükürler
ediyordu. Doğum olmuştu bir Erkek çocukları olmuştu Fatmagül ve Zahit’in. Hadi
Bey ve ailesi hastaneye gelmişlerdi. Şaka yapıyorlardı biz bebeğimizi
götüreceğiz diyerek sevinç yaşamışlardı. Sonraki yıllarda gün geldi Hadi Bey
kirvesi oldu yıllardır dostluklarını sürdürüyorlardı. Fatmagül çok zorluklada
olsa çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmişti. Ağzı dualı altıncı hissi
kuvvetli ve kendi de şifacı olmuştu. Her olan üstü güzellik yaşadığında
SAYRA’yı (Cennette akan suyun sesi,
cıvıldaşan ötüşen) duyuyordu.
Fatmagül çocuklarını büyüttü evlendirdi. 2 torunu var onlarla mutu bir hayat
sürüyorlar. İnsanlara faydalı olmak için şifacılığını sürdürüyor ona da
sağlıklı yaşam diliyoruz.
Gerçek bir yaşamdan alınan bu hayat hikâyesindeki isimler değiştirilmiştir.
SAYRA Öykü Kitabımdan