Gözlerimi sev şair, gözlerimi
Tütün acılarından yumulmuş
Biraz tuhaf gelebilir ama
Mevlayı görmüş
Meva ile vurulur
Acun içre, kam umulur
Acıları baston ettim şair
Daha çok
Artık o beni taşımakta
Gün bu şair gün bu
Hokkabazlık yok
Acılarla yar beni kaşımakta
Şair, mısralarınla sevebilir misin beni?
Sözcüklerin saçımı okşar mı?
Efsuni nefesin, bedenimi yalıyorken
Alışkanlık yapmış gecelerimde üzerime
Onun için şiirler örtüyordum şair
Onun için
Titrek üşümelerimden...
Dokun bir şair, ah bir dokun
Var mısın, yok musun be, bir sokul!
Kulakta gir, beyinde çınla, bedende ateş
Sarmasın hayalle beş yapraklı
Yoncadan Lades...
Şimdim bende yitikle sücut
Yakılmışım da; yakan gelir namevcut
Korkunç ve mübarek bulur musun
Sen elleri kalem tutarken şair?
Acır mısın hiç?
İnlerken kalem
İçteki bu alem
Oluyorken diken
Seni yazamıyorum diye hayıflarda
Unutmaya matah bitiyorken
Şu dağların ardını çağırır kalem
İnim inim iniler içteki alem
Sırf beşerle yanmaz mevcutla kailem
Ben seni aramaz
Arar da değilem
Ben seni şair, ben seni
Sarmalarda titrer iken
Sıtma nöbeti gibi
Sen alev idin
Batsa da yarası, gönül onu silmez
Odun yanar da yakış; odunu bilmez.
11.11.2007
Bayram KAYA
Meva: (me'va/ mev'a) Sığınılacak mekan, yer; her nesnenin öncesi. Yaratılan kul, köle, insan