ALLAH’IN İNAYETİNİN YETİŞMESİ VE GAYBDAN ANSIZIN İMDAT GELMESİ:

Baştarde ve yanında olan on yedi parça çektirme rüzgarın müsait olmaması yüzünden “tecrirriyah bima la teşhehissüfün” anlamı üzere küçük Kepez burnunu kapatmaya kaadir olamayıp Kumburnu denilen yerde demir attılar. Onları da muhafaza için kenarda balyemez toplar çektirilip metrisler yapılmıştı.

Şevvalın altıncı günü olan Çarşambada ikindiye yakın küffar donanması o gemiler üzerine hücum edip o şeytanlar üzerine ise top taneleri durmadan atılmakla ümitlerini kaybederek yerlerine çekildiler. Başka bir gün, ayın yedinci Perşembe günü idi, geçen sene Kapudan Kenan Paşa ile çıkan donanmanın bozulmasına ve adaların elden çıkmasına sebep olan Kör Kapudan dedikleri şeytanı lain bir iki günden beri kaza ve kaderin hükmü ile, İslam askerinin düştüğü zaiflik ve telaştan dolayı, baştardesini çuha ve kumaşlar ile donatıp garip ve gönül alıcı bir tarzda içki sofrası kurup arkadaşları olan yedi kapudan ile oturup, keklik yürüyüşlü Frenk sakilerinin elinden laal renkli şarap içerek eğleniyorlardı. Mağrurane ve kafirce bir gurur ile içki başına durup akşama bir saat kalmıştı ki baştarde ve diğer gemileri ele geçirmek sevdasıyla ateş alevi gibi yerinden kalktı. Tıblhanesini döğerek, Osmanlı baştardesi üzerine hücum etmek üzere gemilerinin kanadlanması( yelken açıp hareket etmesi) için acele etti. O korkulu halleri görerek karada olan Müslümanların inlemesi ve feryadı şeddat’ın Yedikubbesine ulaşıp Allah Allah gülbenkı ile ümmeti Muhammedin inlemeleri yedi kat gök sakinlerine erişti.

Gemiler tamam ve asker fermana itaatlı değil ki çalışarak baştardeyi düşman elinden kurtarmaya imkan ola.

Serdarı azam bu hali görüp, metrislerde olan topçulara top yağdırmak için işaret edip tam huşu ile secde-i niyaza(yalvarma secdesine) varıp şeyhden öğrendiği “hizbünnasr” duasını secdede iken okuyup sesli olarak ağlayıp inleyerek istekleri kabul eden dergaha(Cenabı Hakka) acıklı bir şekilde arz ve niyaz eyledi.

Mel’unun gemisi yetişip yaralı av gibi baştardeyi eline geçirmeye az kalmış iken, nihayet serdarı erkemin duası makbul, ve dindar olan, kelime-i şehadete inananların yalvarması Cenabı Hak tarafından kabul olunup Kumburnunda olan metrislerden Kara Mehmed denilen bir topçu tarafından atılan bir namlı topun danesi Frenk mel’unları katarının önünde olan dinsiz mel’unun baştardesinin barut mahzenine rast geldi. Göz açıp kapayıncaya kadar olan zaman içinde kıçı, gayet yüksek direkleri ve üst kısmı bütün aletleriyle kör köpek ve kendi cinsinden olanlar ve bin kadar kürekçi ve yere batası küffar askeri ile gök kubbeye atılıp cehennem ateşi gibi diğer gemiler üzerine dökülüp paramparça oldular.

İslamlar tarafından tamamen zaiflik ve bitkinlik göründüğü sırada en sıkışık zamanda Allah’tan kurtuluş gelir anlamınca Allah’ın yardımı göründü. Ve müşriklerin şevket bayrakları baş aşağı olup zamanın kavga hünerbazı bir an içinde böyle bir muteber hüner gösterdi. Yüksek dağları ben yarattım diyen o dağ gibi gemi, yok olduğu gibi yanında olan yedeği dahi etrafının uğursuz tesiriyle ateş ejderine lokma oldu. Daha dünyayı ısıtan güneş batmamıştı. Başsız  ve kıçsız tekneleri dahi kanlı deniz dalgaları arasında mahvoldu.    

Allah’a hamdolsun ki bu Allah’ın mevhibesine karşı hizmeti ifa etmek hamd ve şükürü hizmet edenlerden geçmiş olup, muharebesiz bu şekilde bir Allah’ın inayeti ile ümmeti Muhammed’in gönlünü şen ve sevinçli olması, doğrudan doğruya Hazreti Muhammed’in açık bir mucizesinden başka bir şey olmadığında asla şüphe yoktur.

Aklı başında olanların yanında bu fetih, mel’unların bütün donanmalarının zabtedilmesinden daha faydalı olmuştur. Şiarı zafer olan serdara iftihar vesilesi, olacak bir hizmet olduğu açık ve aşikardır. Çünkü Kör Kaptan(Mocenigo) dedikleri mel’un hilye fenninin ebu Ali’si insan kılığında yaratılmış bir iblis olup, hem kendi milleti arasında akıl ve tedbir ile meşhur ve aynı zamanda gayet cesur ve bahadır bir kafir idi.

Bütün düşman donanmaları İslamların eline geçmiş olsaydı da, yalnız adı geçen şaki(Mocenigo) tek olarak cenk meydanından sağ olarak kurtulsaydı, az zamanda yine mükemmel donanma tedaik edip, İslamları huzursuz ve rahatsız ederdi. Hazreti Rabbilalemine binlerce hamdü sena ki o mağrur mel’un ve bütün hayatı fenalık olan şakinin vucut gemisi helak çukuruna gark ve kaybolup, fitne ve fesadından şehirler ve insanlar emin oldu.

“Çünin bad Hemişe düşmen-i din”


CESARETLİLERİN VE HÜNERLİLERİN LÜTUF VE İHSANA MAZHAR OLMASI, KORKAKLARIN VE GAYRETSİZLERİN HAKİR GÖRÜNÜŞÜ:

Önce düşman eline düşen mavnayı kayıklarla varıp kurtarıp getiren Küçük Mehmed, serdarın(Köprülü) huzuruna varıp etek öptüğü vakit serdarı azam Köprülü Mehmet Paşa iskemle üzerinde oturdu:

-Gel şahbazım! Padişahın ekmeği sana helal olsun..Senin gibi gayretli dilaveri Allahü Teala berhudar etsin!

deyip alnını ve gözlerini öptü. Arkasında olan samur kürkü çıkarıp ona giydirdi. kendi eliyle başına iki gazi çelengi soktu. Kendine iki yüzden fazla altın ve beraberinde giden adamlarına dağıtmak üzere bir kese kuruş bahşiş verip:

-Bu istidadına riayet ederek seni akranından üstün mertebeye nail ederiz, elem çekme! diye hatırını hoş etti. Küçük Mehmed bu iltifat ile büyüklük ve şan sahibi olup asker arasında parmakla gösterilir oldu.

Köprülü Mehmet Paşa akabinde küffar baştardesine top isabet ettiren topçu Kara Mehmed’i huzuruna getirip:

-Berhudar ol..Kerametlü padişahımızın nimeti sana helal olsun!

deyip yetmiş akça sipahilik ulufesi ile çırağ edip, yüz altın harçlık ve bir kat temiz elbise vererek sevindirdi. Gazadan ve cihaddan yüz döndürmeyip doğrulukla hizmete himmet edenleri derecelerine göre temiz hil’atlar ve bol bahşişler vererek arkadaşları arasında hased edilir eyledi.

Ferhat Paşa denilen denilen utanmaz daha muharebeye başlamadan evvel bindiği kalyonu Rumeli tarafına baştankara edip kaçma arını irtikab etmişti. O gece bir feluka(kürek ve yelkenle giden sandal) gelip adı geçen kalyonu ateşe verdi. Dört gece sonra Boğaz ağzında Rumeli sığlarında baştan kara olan iki mavnayı da kafirlerin felukası ateşe verip ki fikirlerince İslam ehlinden intikam aldılar. Ferhat paşayı yakalamak için gönüllüler tayin olunmuştu, tutup getirdiler,yaptığı kötü işe ceza olarak çökertilip boynunu vurdular.

Yeniçeri kethüdası Yusuf ağa yeniçeri dilaverlerini cenge hırslandırmayıp evvela kendi gemisi kaçmaya öncülük etmekle yedeğini kafirlere verdiği suçu ile yakalanıp kendisi ile beraber kaçan çorbacıların(zabitlerin) kabadayılarından yedi çorbacı ile otağın(çadırın) ard kapısında boğulup cesedleri denize atıldı.

Evvelce kapudan paşa vaziyet icabı yedek gemisi ile sefere gitmekle baştardeye Sivas Beylerbeyi Çerkes Osman paşa vekil olarak binmişti. Onun geçmiş kusurları cezalandırılmasını icabetmekle boynu vurulup denize atıldı.

Kafirlerin yaktıkları mavna kapudanlarından Tophaneli Sipahzade Mehmed kapudan cenk meydanında direnmeyip kurtuluş çarelerini aradığı için katlolundu.Ve yine mavna kapudanlarından Pusulacı-zade Mehmed adlı kapudan da cenk meydanında sebat etmediğinden kadırga kapudanlarından Arap Kasım ve bunların benzerleri birkaç kişi selamet dekenarest(kurtuluş kenardadır, kaçıştadır) diyerek kaçıp gemilerini zulüm ateşine attıkları için görenlere ibret olsun astılar. Gayretsizlikte beraber olanların hepsi yakalanıp öldürülmek suretiyle bütün askere ibret dersi verildi.

Yeniçeri ağası Sehrab Mehmed paşa sadrazam Köprülü’nün dostu olup evvelce sadrazama karşı nice iyilikleri, hizmetleri olmuştu. Geçmiş hukuka riayet ederek sadrazam onu katletmeyip ağalıktan azletmekle iktifa etti. Ve öldürülen Osman paşadan açılan Sivas mansıbını vererek yine bahtiyar etti.

Dergahı ali kapucu başılarından bazı vazife ile orduda bulunan Ali hocaya yeniçeri ağalığı verildi. Bundan sonra Allah’ın inayetiyle rezil müşriklerin İslam safları karşısına gelmeye iktidarı olmadığından geride kalan gemileri Bozcaadaya sığınmak fikrinde olup kendileri gibi hıristiyan olanların imdadlarına gelen on üç duka ve Malta gemileri uğursuz memleketlerine çekilip gittiler.

Baştardede ve diğer gemilerde olan kürekçiler ve asker kaçıp gevrek ve peksimed ve diğer aletler ve mühimmat darmadağınık olmakla yeni baştan gereken şeylerin tedariki çok mühim olmakla Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa bu iş için Osmanlı ülkesinin her tarafına hükmü şerifle gönderdi.

Zilkadenin dördüncü günü orduyu hümayun ile Anadoluhisarı sahrasından kalkıp Bozcaada karşısına yakın(Eski İstanbul) adıyla şöhret bulan yerde (Çaybaşı) denilen yere kondu.

Kapudan paşanın bazı işlerde kusuru ve birkaç maddede tedbirsizliği görüldüğünden veziri azam tarafından azarlanacağından korkmakta idi. Bu yüzden korkusuzca verilen emre uymakta acele etmekten çekinip bir müddet Midilli’de kaldı. “Beri tarafa gelesin!” diye davet emri vardıkça bazı münasebetsiz bahaneler uydurup, katlolunmak korkusundan gelemeyip zaif özürler dermeyan etmeğe teşebbüs etmişti.

Rivayet edilir ki;

Veziri azam Köprülü Mehmet Paşa’nın, cenkten yüz çeviren bu kadar adamı katl ve astığı Kapudan paşanın yanında bulunan beylerin ve kapudanların kulağına ulaşınca can başlarına sıçrayıp;

-“Eğer bize de suikasdı var ise hemen ocak gemilerine binip Cezair ve Tunus’a kaçmaktan başka çaremiz yoktur.”

Diye uyku ve rahatı kendilerine haram etmişler idi. Köprülü Mehmet Paşa korkularını bilip maslahat icabı korkularını gidermek için kerimane güzel muamele edip zilkadenin on birinci günü Mehram denilen yere vardı. Oradan kapudana hil’at ve bin altın harçlık bahşiş gönderip:

-“Sizler harp meydanında bulunmamakla özrünüz makbul ve suçlanmaktan dışarıdasınız. Hazır olaydınız yaradılışınızda olan cesaret muktezasınca yiğitçe hizmet edip çalışacağınız bizce malumdur. İnşallah bundan sonra padişah uğrunda olduğumuzdan fazla yararlı çalışmalar vücuda getirmeniz umulur.”

Diye teselli ve okşama mektubu yazdı. Bu akıllıca muamele ile kapudanı emniyet gölgeliğinin gölgesinde rahat ettirip, bütün beylere Cezair ve Tunus ve Trablus gemilerinin dayılarına da hil’atlar ve keseler döküp, doyurup, bu çeşit okşama ve iltifatla hepsini hizmetkar haline getirdikten sonra:

-“Hep birlikte gelesiz.Bozcaadanın geri alınmasına gayret edelim.” Diye davet emri gönderdi.

BOZCAADA’NIN GERİ ALINIŞI

Boğaz cengi sırasında bizim kalyonlardan on üç parça kalyon, küffar kalyonları üzerine birer yaylım ateşi boşaltıp, cenk ederek harb meydanından ayrılıp rüzgarın tesiriyle Sakız’a vardıkları yazılmıştı. Kapudan paşa da o kalyonları ve yanında tersane gemilerinden olan vardiyan ocak gemilerini alıp Midilli’den donanmayı hümayuna geri gelmişlerdi. Kalyon ve çektirme toplam olarak seksenaltı parça gemi oldu.

Evvelce yazıldığı vechile hüsrana uğrayan mel’unlar, büyük bir yeis ile sığınmak için Bozcaada’ya doğru uğursuz yelkenlerini açıp, boğaz ağzında ancak altı parça kalyon koymuşlardı.

Serdarı azam Köprülü Mehmet Paşa Bozcaada’nın kurtarılmasına başlayıp sipahilerden üç bin kadar neferi, hizmet gördükten sonra beşer akça terfi verilmek şartıyla serdergeçti yazılıp, yeniçeri ve cebeci ve topçulardan, yerleri çalınan(vazifeden vazifeye alınmak şartıyla) toplam olarak deftere yazılan beş bin kadar seçme yiğitler ile Çakmak adlı sahile toplanmışlardı.Kürd paşa adlı bahadır, üzerlerine başbuğ tayin olunup Kapudan paşa, sadrazamın fermanı üzerine yanaşıp otuz üç parça çektirmeye adları yazılan askerleri yükleyip zilkade ayının on beşinci cumartesi gecesi gece yarısında götürüp Bozcaada’da Değirmenderesi ardında Kemerderesi denilen yerde karaya çıkardı. Cenk meydanı harp erleri, ada hisarına erişip güneş doğmazdan evvel Gözcü tepesi denilen yerde, isteklerine uygun olarak metris peyda ettiler. Kafirler meseleden malumat sahibi olup gemileri ile ada kenarına gelip İslam askeri üzerine top güllerini dolu danesi gibi yağdırdılar.

Cenabı Hakkın muhafazası altında din meydanının yiğitleri, zarar dokunmasından emin olup, kimsenin burnu kanamadı. Yere batası küffar, arzularına erişemeyerek ümitsizlik semtine çekildiler.

Serdarı azam Köprülü Mehmet Paşa imdadını kesmeyip ertesi gece dahi imkan nispetinde asker ve kafi miktarda zahire ve mühimmat ve barut yetiştirdi. Kendileri orduyu hümayun ile Bozcaada karşısında durup, derece derece İslam gazilerine gereği gibi kuvvet ve vakar vermeye tam gayret ettiler.

Kötü tabiatlı düşman, adayı kurtarmak için girişilen tedbir ve gayretten haberdar olduklarında müdafaa için tedbir edip kötü fikirlerince buna karar vermişler ki adanın bir tarafına sulanmak bahanesiyle gemiler ile asker çıkarıp kalede olanlar dahi hazır olalar..Böylece iki taraftan hücum edip, gemiler deryadan toplayıp(top atıp) İslam askerini kuşatmak suretiyle bir tek kimse dahi kurtulmamak suretiyle arzularına erişeler…

Müslüman gaziler de düşmanın hile ve tedbirinden haberdar olup, onların gelecek yerlerin pusularına beşer altışar yüz kadar tüfenkendazlar tayin edip, diğerleri meydanda kötü hareketli düşmanın çıkışını beklemeye karar vermişlerdi.

Zilkade ayının on sekizinci günü adanın cenup tarafında Tekfur bahçesi demekle meşhur bir yerde olan akarsudan sulanmak bahanesiyle çıktıkları haberi İslam askerine ulaşınca, iki binden fazla Rüstem gibi yiğit, müşrikler güruhunu karşılamakla acele ettiler. Kalede olan mel’unlar dahi top sesi işaretiyle haberdar olup hep birden Müslüman askerinin ardlarını almak düşüncesiyle kaleden çıkıp metrisler üzerine yürüdüler. Pusuda olan yiğitler dahi çıkıp sazlığa düşman yakıcı ateş gibi kesen kılıç ve başa bela olan ok ile yetiştiklerine aman vermeyip cansız eylediler. Kaba kuşluktan ikindi vaktine dek iki yerden cenk ateşi parlayıp öldürülenlerin kanından dağ ve sahranın eteği şakaayıkinnu’man vadisine döndü.

Düşman güruhu nihayet yelkenlerin hücumlarına mukavemet edemeyip geldikleri tarafa gittiler. Bir namlı kapudanla beş yüz kadar mel’un kılıca lokma oldu ve iki yüz kadarı muteber kapudanlarıyla zincire vuruldu. Din meydanının yiğitleri, Cenabı Hakkın inayetiyle muhafazada ve emniyet ve selametle muhafazada ve örtülü olmakla İslamlar tarafında ancak otuz adet merd şehit ve on nefer yaralanıp İslam askeri zafere ulaşmakla sevinçli ve kara suratlı alçak kafirler, yenilerek rezil oldular.

Bu sevinçli haberden serdarı ekrem haberdar olup, İslam askerine kuvvet vermek için hemen o gece bin beş yüz kadar merd yiğit de tayin edip iki adet kale döven op ile on sekiz parça kadırgayı yükletti. Ve Kapudan paşa marifetiyle adaya naklettirdi. Kapudan paşa gece yarısı adaya yanaşıp topları ve askeri adaya çıkarıncaya kadar geri dönmesi sabaha kalmakla, küffar kalyonları görüp kadırgaların uğurunu almak sevdasıyla hücum ettiler. Kapudan paşa kadırga ile süratle direnip top darbesiyle küffar kalyonlarının kolunu kanadını kırıp ve gurur bayraklarını alçaltıp selametle dönüp karargâhlarına ulaştılar.

Serdarı azam Köprülü Mehmet Paşa, kapudan paşaya bir kürk ve beraber giden gemi beylerine hil’atlar giydirdi. Boğazda uğursuzlukla demir etmış olan altı parça küffar kalyonları üzerine varıp bertaraf etmek için Anadolu eyaletine mutasarrıf olan Hasan Paşa serdar tayin olunup gönderildi. Yirmi kadırga ile varıp iki boğaz arasından güneşin batmasına yakın zamana dek harb ve kital ateşi yanıp o cenkde dahi kadırgalardan yirmi kadar gazi şehit ve Frenk rezillerinden iki yüzden fazla murdar, öldü kaybolup küffar tarafında zaiflik hali belirdi.

Bu tarafta Bozcaada’da olan rehberi zafer olan asker, nail olunan üstünlük ve tasarruf ve serdar tarafından daha sonra gelen imdat ve kuvvet sevinci ile hiç korkusuz kale muhasarasında gayret ve yiğitçe cenk ve harbe himmetlerini artırdılar. Yere batası küffar, yeniden asker imdadı gelmesinden haberdar olunca karşı koymaya iktidarı olmadığından mecburen ümitsizlik eliyle harb kapısını kapadı ve Bozcaada’dan elini çekip bir gece kalenin duvarlarını lağım ile yerle bir ve içinde ve dışında olan evleri ve dükkanları kahr ve kin ateşi ile harabettikten sonra götürmeye imkan olmayan otuz altı, bir rivayete göre kırk yedi parça ejder bedenli, kale döğen topları çelik çivi ile birkaç gün kullanılamaz hale getirdiler. Sonra kalede olup lağımla yıkılan kulelerin yerinden koparılmış olan binaların altında kalandan başka bütün cebhaneyi ve bütün halkını erzak ve malları ile gemilere yükleyip zilkade ayının yirminci cumartesi gecesi “el leylü cennet-ül harib” anlamınca kaçtılar.

Hamdolsun o kale Rabbülaleminin inayetinin yardımı ile kolayca Müslümanların sultanının eline geçti ve din ve devletin iyiliğini isteyenler huzur ve sükûta kavuştular. Bu sevinçli haber fetih ve zafer müjdesi yüksek değerli serdar tarafından telhis ile padişah katına gelince düşmana körlük, üç gün üç gece deniz şenliği olup bu öğünülecek hizmet karşısında Köprülü’yü övme ile ile padişahın hayır duasını ihtiva eden hatt-ı hümayun(padişah yazısı) yazılıp, padişah tarafından iltifat olarak bir adet düşmanı perişan eden kılıç, bir dikilmiş temiz samur, iki kat baştan başa şahane hil’at, padişahın musahibi hazinedar Solak Mehmed ağa ile gönderildi.

Aziz Efendi tarihinde der ki;

Yere batası küffar meğer kara tarafında geniş, derin bir hendek kazmağa gayret edip, denize varmağa tahminen on zira yer kalmış ve fırdolayı etrafını çeviren İskender duvarı gibi istihkamlı enliğine bir duvar çekmeğe, hudutsuz çalışıp, yarısına kadar yapılmış imiş…Değirmen tepesi denilen ada etrafındaki yüksek yerde bir sağlam kale ve onu korumak için münasip tabyalar yaparak, Bozcaada’yı bundan sonra pis ellerinden çıkarmamak sevdasıyla fevkalade sağlamlaştırıp öyle bir uğraştırmışlar ki, eğer başladıkları işi tamamlamış olsalardı, bin parça gemi ile dahi alınması imkansız olurdu. Ve Anadolu ve Rumeli taraflarından boğazdan zehire gemisi geçmek ne ihtimal idi! Deniz yahut  baştanbaşa adalar toptan kafirlerin eline geçerdi ve din ve devlete büyük çöküntü hasıl olup,İstanbul muharasa edilmiş ve gidip gelme yolu Karadenize ve kara tarafına kalmış olmakla, düşman istilası ve kıtlık ve pahalılık ile İstanbul perişan ve ahalisinin rahat ve emniyeti kalmamış olup Rabbim göstermesin hali müşkül olurdu. Doğrusu bu hususta yüksek dereceli sadrazam Köprülü Mehmet Paşa, hakimane ve beğenilen yoldan yaptığı güzel tedbirlerle herkesi hayran etmiştir.

Frenkler adayı bildikleri gibi takviye etmekle sağlamlığı fevkalade idi. Ve geri alınması görünüşe göre imkan dahilinde değildi. Az kalmıştı ki her taşına nice baş feda edilmekle fethi müyesser olsa bulunmaz bir ganimet sayılırken doğrudan doğruya güzel tedbir ve Allah’ın takdiri ile ele geçirmek, müşteri tedbirli vezir için güzel işler safhasına başlık olmağa layık bir iştir. İşi hayırlı ve çalışması teşekküre değer ola…

Serdarı azam, evvelce bildirildiği gibi sadrazam seferde iken İstanbul’da olageldiği üzere duaya çıkılmak buyurulup İslam askerinin muvaffak olması için muayyen yerlerde hayır dua olunurdu.

Şevketlü padişah hazretleri zaman zaman kıyafet değiştirerek dolaşırken namaz vaktinde Gül Camii yakınında tesadüf etmekle Cuma namazını orada kıldılar. Adı geçen caminin hatibi, alemin sığınağı padişahın camide olduğunu ferasetiyle anlayıp, mihraba geçince:

-“Ya Davut, İnna caalnake halifetün fi’l ard, fahküm beynennase bi’lad.”

Ayeti kerimesini okudu. Manası:

“Ey Davut!Biz seni yeryüzüne halife yaptık. İnsanlar arasında adaletle hükmeyle!”

Zeki padişah, ayeti kerimenin manayı şerifini anladığından, namazı bitirdikten sonra çuhadar Kenan ağaya emredip:

-Var hatibe sor..Kimseden şikayet var mıdır? Diye gönderdiler.Hatib cevabında “kendine meşrute olan evi, mütevelli tamir etmekte ihmal ettiğinden şikayeti olduğunu” arzeyledi. İnayetlü, herkesin sığınağı padişah hazretleri vakıf nazırı olan Darussaade ağası Dilaver ağaya tenbih buyurup hatibin viran olan evini tamir ettirmekle mahzun kalbini sevindirdiler.

Hilafet makamında olan feraset sahibi padişahlara şart ve lazım olan uyanıklığı gösteren bu olgun muamelenin padişahta görülmesi halkı pek sevindirip, padişah hazretlerinin keramet alameti olan düpedüz ferasetlerini halk pek beğendi ve ömürlerinin uzun olması için hayır dua eylediler…


LİMNİ ADASININ FETHİ

Padişah tarafından hazinedar Solak Mehmed ağa serdarı azama gönderilen hatt-ı hümayunda Limni adasını geri alıncaya kadar o tarafta kalması ferman buyurulmuştu. Vakar sahibi serdar, Bozcaadayı gereği gibi tamir edip lazım olduğu kadar top ve cephane ve neferler ve muhafızlar koyup, yeniçeri ağalığından Sivas eyaleti valiliği ile çıkan vezir Söhrab Mehmed paşayı Bozcaada muhafazasına tayin eyledi. Limni adasını kurtarmak için çeşitli askerden dört bin beş yüz kadar merd yiğidi çekdirilere koyup Kapudan Topal Mehmed paşayı üzerlerine serdar tayin eyleyip gönderdi.

Limni adasının elde edilmesine memur olan, azledilmiş ve tayin edilmiş birkaç beyler ve Hüdavendigar sancağının tımar erbabı, Samsuncu-başı ile birkaç bin yeniçeri üzerlerine kumandan tayin olunan Topal Mehmed paşa ile adaya varıp yeniçeriler sipere giderek kaleyi kıvrım kıvrım kuşatmışlardı. Birkaç gün içinde karadan ve denizden ejderha görünüşlü yıldırımlar saçan toplar ile burç duvarlarının çoğunu viran ve etrafını yerle bir ettiler. Fakat adı geçen kale yüksek kayalıklar üzerinde olduğundan hücum için lağım ile yıkmak mümkün değildi. Altmış gün kadar kuşatma uzamıştı. Bundan başka Allah’ın kahr ateşiyle yanan Kör-Kapudanın yolunu şaşırmış biraderi, düşman donanmasından geride kalmış olan on yedi parça kalyon ile varıp kaleye girip ve nam ve intikam almak ham sevdası ile kuşatılmış olan mel’unlara kalb kuvveti olmak için öncü olmuştu.

On yedi parça kalyonun deniz tarafından taze asker ve zahire ile imdada gelmesi, küffarın kibirlenmeleri ve inadları ile kuşatma günlerinin uzamasına sebep olmuştu. İslam askeri ise rahatı kendilerine haram edip gece ve gündüz cenk ve cidal ve harb kitalda yiğitçe devam üzere idiler. Hrp sırasında nice zorlu yiğitler ruhsuz kalıp ve nice yiğitler yaralanıp hatta Kapudan paşa dahi yaralandı. Samsuncu-başı tüfenk danesi ile hastalanmıştı.

Daha sonra vücutlarını harp meydanının ateşine atan yiğitler, kalenin içerisine bakan yüksek yerlere toplar çıkarıp, sığınmış olan mel’unlara havale edip ve yıldırım gibi uçan gülle ile vücutlarını param parça etmekle, öyle perişan olmuşlardı ki deliklerinden baş göstermeye iktidarları kalmamıştı.

Adanın etrafı dahi İslam gazileriyle zabtedilmiş ve muhafazada olup gemilerden gelecek imdad yolunu kapamaları ile emellerine nail olamayan mel’unlar, yes’se düşüp sefer ayının sekizinci günü vire bayrağını çekip kaleden adam çıkardılar. Çıkan adamlar Kapudan paşa huzuruna getirilip istekleri üzerine sorulunca, “kale halkının toptan, mevcut olan harp aletleri, erzak ve malları ile kafir gemilerine ulaştırılmak şartıyla kaleyi teslim etmek istedikleri” anlaşılınca bir iğnenin bile çıkmamasına razı olunmayıp “hiç yük almadan giderlerse aman verilsin ve illa padişahın devletinde İslam askerinin hiçbir suretle aczi ve bıkkınlığı olmayıp, kahreden kuvvetle alınması kararlaştırılmış iken, isteklerine müsaade etmek mümkün değildir.” diye red cevabı verip gönderdiler.

Mel’un şerirler çaresiz hiçbir şey almadan gitmeye razı olup kaleden çıkıp gitmeye başladılar. Kaleye sığınmış olan küffar beş yüz kadar vardı. İslam askeri kaleye girince evvela birkaç yüz kafiri intikam kılıcına lokma edip aman verilenler ancak Frenk taifeleridir diye onları gemilerine ulaştırıp evvelce donanma bozgunundan kurtulup adı geçen hisarın muhafazasına gayret sarfeden beş yüz kadar forsaları(gemilerden kürek çeken esirler) esir edip zincire vurdular. Ve dört yüz kadar reayanın diğerlerine ibret olsun diye cengaver güçlü kuvvetlilerinden birazı katlolunup geride kalanı adada bırakıldı. Allah’ın yardımı ile adı geçen kale ve ona bağlı yerler yeniden İslamların eline geçti.

 

SADRAZAM KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA VE SERDARI EKREMİN CİHAN PADİŞAHININ RİKABINA GELİŞİ

Serdarı Ekrem Bozcaadayı fetih ve tahkim edip muhafaza için asker tayin eyledikten sonra Limni adasını kurtarmak için ayrılan, rehberi zafer olan asker ile Kapudan paşayı gönderip kendisi padişah katına yüz sürmek üzere davet buyurulmakla yüksek emre uyarak Edirne’ye dönmüşlerdi. Köprülü Mehmet Paşa daha Gelibolu yakınında Kavak denilen konakta iken, Limni adasının zabtedildiği haberi gelip sadrazam tarafına telhis edildi. Müjde haberi padişah katına gelince düşmana körlük, Edirne’de üç gün üç gece donanma şenlikleri oldu.

Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa, Limni kalesinin tamiri için lazım olan mühimmat ve ameleler ve muhafazası için gereği kadar asker gönderdi.

“Fetih ve nusret der-yemin(sağda)ve nan ve ni’met deryesar(solda).”

Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa padişah katına yüz sürmek için acele edip sefer ayının on sekizinci gününde Edirne’ye ulaştı ve padişahın eteğini öpmek şerefine nail olup, meydana gelen yararlı hizmeti karşılığı olarak şahane süslü hil’at ve samur kürk ile sevindirildi ve hududsuz iltifata mazhar kılındı.

Din düşmanlarından intikam almak niyetiyle kuzey ülkelerine sefer başlangıcı tertibine başlanıp, Osmanlı ülkesine bir bir üstüne hükümler gönderildi. Ve asker taifelerine etrafta kışlak verilip, yeniçeri ağasına Gümülcine, Şumnu, ve Hezargrad ve yeniçeri zümresine Karaferya ve Ruscuk kazaları verildi.

Kışın Şiddeti:

Allah’ın emriyle o sene Edirne’de pek fazla kar yağıp anlatılması imkansız şiddetli bir kış oldu. Dört taraftan araba yolları kapanmakla Edirne ve etrafında kıtlık ve pahalılık oldu. Bundan daha garibi, soğuktan muhafaza için ateş yakacak odun bulunmayıp, mecburen nice meyve ağaçları kesildi ve soğuğun zararı korkusundan rahat ve uyku terkolundu. Edirnelilerin çoğu evlerini yıkıp, bir tahtayı elli akçaya, bir direği yüz akçaya satıp, yakmak için evlerinin kerestesini odun yerine satarak pek çok sermaye edindiler.

Saray hademeleri padişah fermanı ile padişah bahçesinde olan yüksek ceviz ağaçlarını ve diğer büyük ağaçları kesip odun yerine yaktılar. Kışın sonlarında Tunca nehri de coşup taştı. Öyle bir şekilde taştı ki saray bahçesi ummana dönüp, demir kapının açılması mümkün değil iken su şiddetli hücum ile eşiğinden içeri akıp hamam külhanına yakın yerler denize dönmüştü.

Bazı sözüne inanılır yaşlı kimselerden sorulunca, bu ana gelinceye kadar böyle kış şiddeti ve su taşması görmedik diye haber verdiler. Bin sıkıntı ve güçlük ile kış günleri sona erip bahar mevsimi gelince etraftan türlü zahire ve kafi miktarda odun gelip büyük ganimet husule geldi.

 

 

( Köprülü Mehmet Paşa-7 başlıklı yazı !!! tarafından 25.06.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu