Bu günlerde bir gazetenin kültür sayfasında rastladığım değerli bir bilim
adamının tespiti bu ''Yazan okuyandan çok.'' Demek ki toplumda herkes
birilerine bir şeyler anlatmak derdinde... Kimi bunu şiir ile kimi deneme ile
kimi makale ile kimi hikaye ile yapıyor. Herkesin anlatacak bir şeyleri var.
İyi de o hikayeleri dinleyen, dinlemek isteyen var mı? Bir de buna bakmak lazım
değil mi?
Yıllardır edebiyat sitelerinde kalem oynatırım. Nazım ve nesir olarak epeyce
katkı yaptığımı düşünüyorum üyesi olduğum edebiyat oluşumlarına... Tabi ki
benim kadar, hatta benden daha fazla katkı yapan şair ve yazar arkadaşlarımda
var. Gün içinde bir çok şiiri ve düz yazıyı okumaya gayret ederim.
Beğendiklerimin altına ufak tefek notlar düşerim... Benim yazılarıma da
yorumlar gelir zaman zaman...
Yazmak, okumak, kendini aşmaya çalışmak. Beyinde bilgiden kuleler inşa etmek
bir yerde... İnsanın kafasındakileri birileri ile paylaşması, başkalarının da
paylaştıklarını okuması bilgi dağarcığının tabi ki zenginleşmesine yardımcı
olacaktır... Zaman zaman genç şair arkadaşlarım mesajdan sorarlar bana şiir ve
nesir hakkında. Her zaman şunu söylüyorum, her yazdığınız şiir zannetmeyin. On
şiir, yirmi şiir okuyun, bir tane iki tane yazın. Her yazdığınızı da
yayınlayacaksınız diye bir kural yok. Bekletin şiirleri de nesirleri de
kelimeler girsin çıksın demlensin şiir biraz...
Kitap bastırmak eskisi gibi büyük problem değil. Nesir olsun ya da şiir olsun
kitap yazıp da okura sunmak istediniz mi, cebinize de bin bin beş yüz lirayı
koyduktan sonra, yayın evleri illa ki kitabınızı basar. Asgarisini söyledik
rakamların, biraz daha yükselebilir fiyatlar. Yayın evinden evine de fark
edebilir. Sonrada size yüz tane kitap verirler. Eşinize dostunuza imzalar verirsiniz,
gerisi fasafiso... Birisi sorsa ''Kitabın var mı?'' diye, var tabi ki
kitap-sızın birisi değilim, diyebilirsiniz. Benim henüz kitabım yok ama ben de
kitap-sızın birisi değilim, anladınız sanırım...
Şunu unutmayalım, okumadan hem de çok çok okumadan bir şeyler yazmaya
çalışırsanız bir yerlere gelir tıkanırsınız... Bizim memlekette kime sorsan
''Hayatım roman.'' der. İyi de bakalım biz roman okumayı seviyor muyuz? Sanki
insanlar size ''Aaaaa şu adam roman yazıyor.'' dediği zaman başınız göğe mi
eriyor. Bir çok tanınmış yazar, roman edebi türüne hiç bulaşmamıştır. Şiir ve
öykü dalında kıymetli eserler vermiştir... Önemli olan hangi türde yazdığınız
değil, yazdığınız eserlerin, insanların ruhlarında ve kişiliklerinde ne kadar
iz bıraktığıdır...
Edebiyat sitelerinde yazı yazan binlerce insan var. Çok kaliteli kalemler,
yazdığını okutan bir dolu değerli kalem ile tanışırız... İnanın ki o kaliteli
yazı yazan insanların evlerine gidin bakın nesir olsun şiir olsun binlerce
kitapları vardır. Günlük gazetelerin hem de bir kaç tanesinin köşe yazılarını
okumadan geçmezler... Laf olsun torba dolsun diye edebiyat sitelerine yazı
yazan arkadaşlar ise sadece psikolojilerini düzeltirler zaman zaman, bazen de
kız veya erkek arkadaşlar edinir, kim bilir evlenir çoluk çocuğa karışırlar,
site de geçen günleri de tatlı bir anı olarak kalır illa ki...