Tamda o gün Teşkilat ile operasyona gidecektim. Hanım hooop, dedi, Kızılcık Şerbeti var, senin için yaptım, onu içmeden gidemezsin. Onu da içtik afiyetle... İçtik içmesine de kan kusmamıza da gerek yoktu yani... Bir ara Behzat Ç'yi de alsak mı almasak mı diye de düşünmeden edemedik... Telefon açsak gelir miydi acaba operasyona Behzat Ç abicim.
7 Numaradaki arkadaşların henüz operasyona gelecek kıvamları olmamıştı, daha öğrenciydiler. Haliyle onları dahil edemezdik. Nihayetinde Görevimiz Tehlikeydi... Baş Belası adamlar ile mücadele etmek o kadarda kolay değildi... Gerçi Baş Belası adamları alt ettiğimiz zaman Alemin Kralı olmak içten bile değildi...
Benim Güzel Ailem acaba bu işlere ne diyecekti? Onları da hesaba katmazsam olmazdı... Maviye Sürgün bir hayat yaşamak da olabilirdi, bu işlerin sonunda. Yüz Yıllık Mucize gerçekleşir de yine o eski ihtişamlı günlere dönebilir miydik? Bunu irdelemek, incelemek, hatta parçapinçiklemek lazımdı...
Geçmiş zamanlarda adı Farah olan birisini tanımıştık, ama o Farah'ın bu Farah ile uzaktan yakından, hatta çok uzaktan ya da çok yakından ilgisi var mıydı, bununla ilgilenmemiz lazımdı... Netice de bütün bunları ailemize nasıl anlatacaktık. Aile demek her şey demekti. Hadi bu Ateş Kuşları hep birlikte ailemize saldıracak olsa, ne yapar ne eder, neylerdik... Ego'su büyük insanlardan her zaman çekinir olmak lazım, çok büyük Ego'nun Ego sahibine zararı da olduğunu unutmamalı...
Artık Kendi Düşenin Ağlamadığı ve kimselerinde düşenlere gülmediği bir dünyayı düşlemenin zamanı çoktan geldi de geçiyor bile... Zaman zaman çocuklarınıza, torunlarınıza Balkan Ninnileri de söylemek güzel olacaktır... Her ne kadar Elveda Rumeli, dediysek de yine de Rumeli her zaman gönlümüzdedir... Benim Sihirli Annem yoktu ama, gel de bunu çocuklara anlat, sihir mihir yok oğlum bu dünyada, diye...Öffff ki öffff! Ne zor bazı şeyler yahu! Gel de çık işin içinden...