Türk ulusunun ve milliyetçiliğin doğuşu konusunda ilkeselci yaklaşımla modernci yaklaşım arasında bir orta yol bulmaya çalışmak ne derece doğrudur, tartışabiliriz. Batı dünyasında kapitalizmin endüstriyel devrimleri ve kitlesel eğitim, ulusların oluşumuna yol açmış diyebiliriz; lakin hâlâ çağdaşlık öncesi toplumlarda oluşmuş kimlik ve kültürlerin çoğunu ortadan kaldıramamıştır. Aksine, bunların bir kısmı biçim değiştirerek, diğer bir kısmı da yenileme yoluyla tekrar canlanmıştır. Örneğin, çoğu Batı ülkesinde ulus, ırk ve din birliği kavramına dayanan faşizm ve mikro milliyetçilik çerçevesine kapitalist sömürgeci sistemi ekleyerek canlanmıştır. Türk kelimesinin etimolojik anlamını bilmeden, kültürel olarak da etnik kimliğe bakarak Türk ulus kavramını çözemeyiz.


 Orta Asya ve Kafkasya menşeli göçebe konfederasyonlarının tümünün kökenini işaret eden bir terimdir diyerek doğru sonuçlara ulaşmak ne derece mümkündür? Türkiye'de kimlik ve kültürleri oluşturan unsurların ulusa entegre süreçlerinde yeni anlam ve işlevler yüklenerek yeni koşullara adapte olabileceğini beklemek, tek bir yol ile mümkün görünüyor. Modern sulhun temellerini çizerken, söz konusu uzlaşmanın tüm kültürel kimliklerde pozitif ayrımcılık şeklinde alınması gerekmektedir. Üst kimlik altında birçok alt kimlik, huzur içinde eşit vatandaşlık kavramı koruması sayesinde sorunsuz yaşayabilir. Ulus çatısı altında etnik kimliklerin farklılıklarını minimum seviyede tutarak, ortak kültürel ve dini değerleri ön planda tutarak eşitlik ve vatandaşlık kavramı ile eşit adalet kavramı sentezinde harmanlamak gerekir.


Tabii ki ortak üst dil ve ortak üst kimlik bu ulusun temeli olmaya devam edecek; ancak kültürel ve dini kimlikler mikro alanlarda adaletli ve hür bir biçimde bu alt kimliklerini yaşamak ve yeni nesillere aktarmak hürriyetine sahip olmalıdır. Ancak ayrımcı, faşist mikro milliyetçi akımlar ulusun temeline müdahale edemez ve etmemelidir. Söz konusu ayrımcı ve faşist kimlikleri icra edenler, etnik toplulukların içinde azınlık olsalar da her ulus devlet için tehlike oluşturur. Ulusu oluşturan farklı kültürler ve ırklar mevcuttur. Bu farklı etnik grupların kolektif bir ismi vardır. Bu isimler onların simgesidir. İkinci olarak, tüm etnik gruplarda ortak soy mitleri mevcuttur. Mekânsal ve geçici kökenlere, göçe, atalara, aynı kök ve soydan olmaya, şanlı geçmişe, düşüş, sürgün ve yeniden doğuşa ait mitler bütünü, etnik grubun dayanışma ve kendini tanımlama olgularını etkiler. Türk ulusu içinde etnik mozaikler topluluğu birleştirici bir ortak tarihe sahiptir. Ulusun etnik gruplarını Avrupa ülkelerinden ayıran ve grup üyelerini birbirine bağlayan özel bir ortak kültürün varlığı söz konusudur. Bu ortak kültürü oluşturan etkenler arasında en çok ortak üst dil ön plandadır.


( Ulus Ve Milliyetçilik -1-bölüm başlıklı yazı Mikail Dede tarafından 10/8/2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu