Esen Dilber (Cahit Külebi Anısına)
Az
önce bu taraftan bir rüzgâr esti geçti:
Yolda
kalmamış zaman, telaşlıydı besbelli.
Bilemem
rotasını, öğrenmeye çok geçti.
Yetişseydim
sorardım, yurt rengiyle bezeli.
Tutardım
kanadından, derdim ki: Esen dilber!
Dolaştığın
yerlerden bana da versen haber:
Kokusunu
aldın mı acemi bir filizin?
Barışı
üfledin mi kuvvetli nefesinle?
Başını
okşadın mı hırçın Karadeniz’in?
Bir
bozlak okudun mu o buğulu sesinle?
Daha
neleri gördün, söyler misin ey rüzgâr!
Beyazlardan
sıyrılıp yaprak giymiştir dağlar.
Göçebe
türkülerle sahilde tur atmıştır
Öpmek
de istemiştir denizin gözlerinden
Ihlamurdan
renk alıp sularına katmıştır
Ya
da şakayıkların şen şakrak özlerinden…
Tutardım
kanadından, derdim ki: Esen dilber!
Dolaştığın
yerlerden bana da versen haber:
Çocukları
gördün mü yüzerken sahillerde?
Yüzlerine
tebessüm kuş gibi konmuş muydu?
Ayak
izlerim vardı kuzeydeki illerde;
Süpürdün
mü yollardan, soğuktan donmuş muydu?
Huzurlu
mu insanlar, susma söyle ey rüzgâr!
Yoktan
yonga çıkarma, bakma öyle manidar.
Kırda
emek büyüten tarlalara bakmıştır
Müjde
veren kuşların eşkıya uçuşuna…
Küçük
arka karışıp topraklara akmıştır
Bebekler
yatırmıştır sallanan koğuşuna.
Tutardım
kanadından, derdim ki: Esen dilber!
Dolaştığın
yerlerden bana da versen haber:
Kadınları
gördün mü aşına sabır katan
Çalışıp
gece gündüz, yok sayarak tatili
Kabuğu
nakışlanmış, çileye kahır katan.
Alınlarına
düşen yazgısıdır katili.
Kendi
gibi cüceler doğurmuş mu ey rüzgâr!
Destek
olurdun ama sen de kalırsın naçar.
Köpürürken
ezgiler geçmiştir düzlüklere:
Çiçeklerle
söyleşip onlardan renk almıştır.
Dikenler
bedenine batıp etse de bere
Yansa
bile gözleri yine kırda kalmıştır.
Tutardım
kanadından, derdim ki: Esen dilber!
Dolaştığın
yerlerden bana da versen haber:
Bulutlarla
yarışan kısrakları gördün mü?
Türküler
söyledin mi ırgatlarla birlikte?
Papatyalar
toplayıp başına taç ördün mü?
Dinlendin
mi bir süre gün paltolu çiftlikte?
Başakların
saçını taradın mı ey rüzgâr!
Yelinle
okşadıysan olmuşlardır bahtiyar.
Geçip
ıssız yerlerden uğramıştır kentlere
Türküler
büyütmüştür kilitlenmiş ağızlar
Bizden
selam salmıştır dolaştığı her yere.
Sükûtun
fermanını içerken işçi kızlar.
Tutardım
kanadından, derdim ki: Esen dilber!
Dolaştığın
yerlerden bana da versen haber:
Çocukları
gördün mü yolda mendil satarken
Umut
hamallarını, sırtında koca bir yük
Üç
kuruşa canını tehlikeye atarken
Evdeki
geçim derdi kendi gücünden büyük.
Köylerin
havasını üfledin mi ey rüzgâr!
Hayallerde
kalsa da belki onlar da umar…
Şiirimin
kalbinden durmadan geçti rüzgâr:
Tutamadım
konuşmak istemiştim hâlbuki.
Sessizlik
giyinmişti, ben de etmedim ısrar
Kaçırdım,
soramadım; sorsam söylerdi belki.
Tutardım
kanadından, derdim ki: Esen dilber!
Dolaştığın
yerlerden bana da versen haber:
Şu
anda yaşasaydı cennet mekân Külebi
Ve
tutsaydı rüzgârı belki sorardı böyle.
Gönlümdeki
şiirdi yazışımın sebebi.
Büyük
bir coşku verdi geçtiğim her merhale.
Bizler
rahmet diledik sen de ilet ey rüzgâr!
Yattığı
yer nur olsun eserleri payidar.
Afet
İnce Kırat
(
Esen Dilber (Cahit Külebi Anısına) başlıklı yazı
Afet Kırat tarafından
14.03.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.