20.YÜZYILIN YANILGISI
20.yüzyıl dindışı öğretilerin ayyuka çıktığı, kitlelerin adım adım dinsizliğe
iticiliği bir zaman dilimi olarak anılacaktır medeniyet tarihinde. Rönesans ve
reform hareketlerini batıda her alanda mutlak bir hakimiyet kuran kilise
zulmüne son vermişti. Bu zulüm o derece ileriye varmıştı ki kadınları şeytan
sayıp yakmaya varmış, engizisyon mahkemeleriyle toplum baştanbaşa korkunç bir
zulüm dalgası altında ezim ezim ezilir hale gelmişti.
Üstelik bu zulüm din adına yapılmaktaydı. Kilisenin toplum üzerindeki bu
totaliter baskısı toplumsal başkaldırı yoluyla alt edilmiş, tersine bir gelişim
ve yönelişle din dışı eğilimler artmıştı. Pozitivizm, nihilizm gibi dini
dışlayan felsefelerin öğretisi dünya çapında bir yayılış göstermiş, komünist ve
kapitalist sistemlerin koruyucu şemsiyesi altında bütün yeryüzünü
sarmıştı.
Kilisenin büyük yanlışı İslam’ı da zora sokmuş, gelişen ateist düşünceler İslam
dünyasında da boy göstermeye başlamıştı. Ruhban sınıfının eski gücünü
yitirmesi, laikliğin din adamlarının toplumu ezen gücüne son vermesi, İslam
dünyasında da din adamlarının ikinci plana atılmasına, onların yerinin önce
edebiyat sonra diğer sanat adamlarının almasına yol açmıştı.
Bu yer değiştirme de dinin toplumdan büsbütün dışlanmasına ve büsbütün baskı
altına alınmasına yol açmıştı. Komünist ülkelerde mabetler kapatılmış, Marks’ın
din afyondur ilkesi gereği din adamları ve dindarlar takibe uğratılmıştı.
Türkiye’ ve diğer İslam ülkelerinde de aynı yol takip edilmiş, toplum din
önderlerinden koparılmış, dindışı öğretilerin cirit attığı bir eğitim
sistemiyle din dışı, ateist bir nesil yetiştirilmişti. Din her alanda tu kaka
edilmiş, dindarlar takibata uğratılmış, dini ayinler güvenlik güçlerince
basılarak katılanlar tutuklanarak cezaevlerine yollanmıştı.
Dinin emrine uygun giyim tarzı yasaklanmış, dini yaşayış bütün uygulama
alanlarından kovulmuştu. Tekkeler, zaviyeler, dergahlar ve camiler kapatılmış,
inananların inançlarını yaşaması son derece kısıtlanmıştır. İnançlar salt
gelenek görenek seviyesine indirilmiş, içki, kumar ve zina teşvik edilmiştir.
İçki üretim ve satışı devlet eliyle yapılmış, kumar milli yaftasıyla
özendirilmiştir. Kadın iffet elbisesinden soyulmuş, her ortamda bir cinsel obje
olarak takdim edilmiş, erkek cinsi onun bu yönü üzerine kışkırtılarak
yöneltilmiştir.
Kadının anne erkeğin baba vasfı ikinci plana itilmiş, içki ve kumarın da
etkisiyle aile müessesesi büyük bir baskı altına alınmıştır. Gazinolar ve
eğlence yerleri yaygınlaştırılmış, sinemalarda porno filmlerle gençlik dejenere
edilmeye çalışılmıştır.
Diğer Arap ülkelerine Baas iktidarlarıyla toplum sosyalist düşüncelerle dinden
koparılmaya çalışılmıştır. Çin Maoizmin etkisiyle dini öğretilere düşman
kesilmiştir. Türki cumhuriyetlerde Sovyet imparatorluğunun yoğun dinsizleştirme
baskısı yaşanmıştır. Afrika ise Hristiyanlaştırma politikasıyla sömürge alanı
haline sokulmuş, bu yolla batılı pozitivist ladini düşüncelerin akış alanı
haline getirilmiştir.
Hasılı 20, yüzyıl dinsizleşme yılıdır. 21. Yüzyıl ise tam aksi bir yol izlemeye
başlamış, dine yeniden dönüş işaretleri alınmıştır. Bu yüzyıl inançların altın
çağı olacaktır. İstikbal İslam’ın olacaktır.
Ahmet Kemal