A A Denemeleri YENİ DEMOKRATİK DÜZEN VE BERABER YAŞAMA AZMİ
YENİ DEMOKRATİK DÜZEN VE BERABER YAŞAMA AZMİ
Yeni demokratik düzen ve beraber yaşama azmi artık içselleştirilmelidir. Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, Laz’ı, Çerkez’i; dinlisi, dinsizi, Beyaz Türk’ü, Zenci Türk’ü beraber, bir arada yaşamayı benimsemek zorundayız artık. Geçmişe bir sünger çekerek, eşit vatandaşlık anlayışına bağlı olarak anlaşmak zorundayız.
Dün olan dünde kaldı, bu gün yeni bir başlangıç yapmak zorundayız. Örtülü, örtüsüz, Müslim, gayr-ı Müslim hepimiz Türkiyelilik bilincine ulaşmak, bu vatanın bir ve beraberliği için çalışmak, çaba sarf etmek zorundayız.
Geçmişte ne türlü provokasyonlar yapılmış olursa olsun, başımıza ne gelmiş olursa olsun artık bütün olup bitenleri unutma, ülkenin bütünlüğü, halkın huzuru ve devletin bekası için yepyeni bir sayfa açmak zorundayız. Bu sayfa üzerinde hiç çizik taşımamalı, hiçbir leke almamış olmalı. Tarihin karanlık sayfalarından hiç bir iz taşımamalı. Geçmiş geçmişte kalmalı, bir varmış bir yokmuş gibi olmalı, yanlışlarımızdan ders çıkarmalı, bir daha bu ve benzeri yanlışlardan korunmalıyız.
Vatandaşlık bilinci içinde, yurttaşlık anlayışı ile büyük devlet olma azmi ile erdem ülkesini yeniden tesisi etmek için özveride bulunmalıyız. Ben gelmedim davi için/ benim işim sevi için/ gönüller dost bağı için/ gönüller yapmaya geldim diyen Yunus Emrelerin birleştirici, kardeş kılıcı, sevme ve sevilmeye adanana bir yolda bir ve beraber olmalı, huzur ve güven içinde geleceğe umutla bakmalı, aydınlık ufuklara yönelmeliyiz. Sevelim sevilelim bu dünya kimseye kalma. Evet, üç günlük dünya için kavga etmeye değer mi?
O halde daha erdemli bir hayat için neden bir adım gitmeyelim birbirimize? Bize bir adımgelene neden koşup gitmeyelim? Güzel güzel yaşayıp gitmek varken neden kavga edelim? İlle bir düşman arayacaksak neden onu içimizde aramayalım ki? En büyük düşman bizim içimizde değil mi sanki? Kişinin kendine ettiğini bin düşman bir araya gelse edemez diyen erenler yanlış mı demiş yoksa? Biz bizle dövüştürmek, çelişkiye sokmak mı istemişler? Bunda ne yara sağlayabilirler ki?
Altı asır huzurla yaşadığımız bu topraklarda birden bire birbirimizle kavgalı olmanın anlamı ne? Birbirimizden alıp veremediğimiz ne ola ki? Bir yandan Evlad-ı Fatihan, bir yanda Muhacir ve Ensar, bir yanda Millet-i Sadıka, diğer yanda Rum tebaa yıllarca barış ve kardeşlik içinde yaşanış durmuşuz. Ne zamana kadar dış güçlerin içimizi karıştırdığı o acı günlere kadar.
Önce İran içimizdeki Alevi kesimi Sünni iktidara karşı ayaklandırdı, Şah İsmail Türk asılı ve Sünni olmasın rağmen sırf rakip devlet ideolojisi diye Sünnilikten Şiiliğe geçmiş, öz annesini bile mezhep değiştirmesi için zorlamış ve kabul etmeyince öldürmüş iktidar hırsıyla azgınlaşmış bir zavallı idi. Onun ağır tahrikleri ve beşinci kol faaliyetleriyle Devlet-i Aliye’deki muti tebaa alevi cemaati kışkırtılmış, Celali ve Babai isyanlarıyla ayaklandırılmıştı.
Buna karşılık içte bu isyanlar ve dışta İran tehlikesiyle uğraşmak zorunda kalan Yavuz akisleri bu günlere dek gelen meşhur fetva ile isyana katılanlara karşı savaş vermiş, bu kıyam ve bastırma hareketinde binlerce can telef olmuştu
Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 23.10.2014