AİLE ÇATIRDIYOR
İletişim çağında iletişimsizliğin aileyi
adım adım yıkıma götürdüğünü seyrediyoruz. Seyrediyoruz diyorum çünkü pek bir
şey yapamıyoruz. İnsanların birbirini dinlememesi, dinlese de peşin hükümler
yüzünden anlamaması bir vakıa.
Dahası maddi kalkınmanın bağımsızlaştırdığı bireylerin birbirine minnetsiz
davranışları bu yıkımı tetiklemektedir. Çocukluktan beri bir arada eğitim gören
karşı cins birbirini bir türlü tanıyamamakta, ani kararlar ve aceleci
birliktelikler, düşünmeden taşınmadan yapılan evlilikler kısa zamanda düş
kırıklığına yol açıyor, bu düş kırıklıkları da aile yapısını daha kurulmadan
dağıtıyor.
Kişilik olarak egoizmin aşılandığı bireyler birbirlerine tahammül sıkıntısı
yaşamakta ve bu tahammülsüzlük boşanmaların kapısını açıyor. Alt yapısı tam
hazırlanmadan yapılan evlilikler kısa süren bir beraberliğe dönüşüyor, ikili
daha birbirini tanıyamadan ayrılış noktasında buluyor kendisini.
Her iki cins kendisinin mutlu edilmesini bekliyor, beklentiler aşırıya
vardırılarak mutsuzluk kıyısına varılıyor. Bu mutsuzluk giderek derinleşiyor,
çiftlerin akrabaları devreye giriyor, kimse ne olup bittiğini anlamadan ayrılış
çareleri aranıyor.
Önceden hesaba katılmayan eğitim ve çevre faktörleri daha sonra yuvayı bozucu
faktörler olarak devreye girmekte gecikmiyor. Aynı inanç değerlerini taşımayan
bireyler daha sonra bu değerler yüzünden birlikteliklerini zayıflatıyor.
Zayıflayan bu beraberlik en ufak bir fırsatta büyük bir yara alarak yok oluşa
doğru yol alıyor.
Farklı gelenek ve göreneklere sahip bireyler de sırf bu farklılık yüzünden
birleşmelerine ara vermekte, yuvalarını terk ederek ayır yaşamaya karar
vermekte, arada kalan çocuklar büyük bir tıravmayla büyüyerek sağlıksız
bireyler olarak hayatlarını sürdürmek zorunda kalmaktadırlar.
Aile ve çevre faktörlerinin, eğitimsizliğin, yanlış anlamaların,
iletişimsizliğin bütün birliktelikleri yok etmeye yöneldiği ortamdayız. Hiç bir
aile eğitimi almayan bireyler geçmişin yanlışları. Öğrenilmiş yanlış
davranışlar kurulan yeni aile birliğini tehdit ediyor.
Dünyanın kendi etrafında döndüğü sanısıyla yetiştirilen bireyler hep ilgiyi
karşı taraftan beklemekte, bu da birlikteliğin devamına zarar vermektedir.
Hazcı bir kişilikte yetişen nesiller hayal ettikleri hazlara kısa zamanda
ulamayınca isyan ediyor, sevgiler düşmanlığa dönüşüyor, ayrılıklar için en ufak
fırsatlar kaçırılmayarak aile kurumunun yıkılma çalışması başlıyor.
Bütün bu nedenler göz önüne alınırsa boşanmaların neden bu kadar arttığını
anlayabiliriz. Feminizmin tavan yaptığı günümüzde aile kurumunun ayakta
kalabilmesinin mucize olduğu artık anlaşılmalı, kadın sığınma evlerinin
varlığının da aile kurumunu tehdit ettiği apaçıktır.
Bunca olumsuzlukların varlığı düşünülürse ailelerin yıkılmasının sürpriz
olmayacağı anlaşılabilir. Sosyal devlet ve belediyecilik anlayışının aile
kurumuna sahip çıkması, onu sürdürebilmenin kurum ve kuruluşlarının devreye
sokularak ailenin desteklenmesi zaruret halini almıştır.
Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 29.12.2014 20:16:00
Şiiri Değerlendir