Mağdur ve de muğlak düşlerim: şeceresinde dünün aralıksız beyitler ördüğüm günün de yüzü suyu hürmetine bir ikaz levhası yüreğimde ilk sırada ve sevdiğim kim varsa koyduğum sıraya şart değil de bilmeleri varsın arz etmeyim sevgimi talep bulsa da bulmasa da bu, benim yüreğim iklimlerde gidip geldiğim neşriyim asaletin nesriyim ömrün.

 

 

 

Bazen nidalar serili cennet bahçeme.

Hutbeler eser aralıksız

Bazen zamansız bazen mekânsız

Nabzını tutuyorum düşlerin ve gerçeklerin.

Şehla gözlerinde gecenin:

Ah, o rahleye boydan boya serildiğim.

 

İklimler var katıksız

İnsanlar var bazı bazı hazımsız

Ne seyyahtır yürek ne de pervasız

Dikiş tutturmasam da ben evrende

Dikenlerimle haşır neşir

Aşkın adağı ve asası için için yanarken şiir

Belki de en geçimsiz yalnızlıktır benimki kendimle

Sökülen yüreğimden damlayan nameler

İmge imge bozguna uğradığım

İhraç fazlası hangi duyguysa

Aralıksız nöbete kaldığım yaşamın titrinde.

 

Manen zenginim ve manidardır evren

Malulen emekli kimi sözcük bozguna uğrayan

Beti benzi atar gecenin

Uyruğumdur şiir ve şehir

Uyamadığım kadar dünyanın düzenine

Kefil olduğum nice insan ve sevgi

İhya edilesi nice yürek bekler sevilmeyi

Serildiğim şu iklim ne ki?

 

Daha da beterini yaşadım mazide

Daha da mutluydum üstelik öncesinde

Haşmetli bir sağanak boşalırken bulutlardan

Bodoslama sevdiğim evren

Muhabbeti başka mevsime kalan

Nice ukde ve huzur bulduğum hutbe

Namerdim yalanım varsa namerdim sevdiğim kadar

Kendime kızmadıkça.

 

Ve bekletildiğim arka sırada

Oysaki ben hep önde saf tuttum

Kırgın mizacımı yapıştırdım sözcüklerle

Bazen nem tuttu yüreğim

Bazen nemalandı acıdan durduk yere

Şerbetlidir belki de kalemim

Şerh düşülesi bir iklimden

Sekerken diğerine

Basmakalıp sevmediğim ve beyan ettiğim

Günbegün sarmalında rahmetin

İndinde ömrün savurduğum kadar nidalarımı

Aslında içimde okunası bir kitap saklı hatta nicesi.

Yaprakları solgun ve yorgun ruhumun

Nazenin bir şiirde demlendiğim kadar derdimi

Tek bilen de yüce Mevla’m…

 

Aşkım ben aşikâr

Hüznümle serildiğim şu boş sayfa

Hepi topu kaçtığım kendimden

İksirli bir şerbet gibi başımı soktuğum

İhya edilesi bir ritimde soldan sağa savrulduğum

 

Meddücezri hayatın

Bir batında doğan güneş ve ay

Sefasını süremediğim mutluluğun ve dillenen muradım

Haşmetli bir gök kubbe gözümü diktiğim

Her zerremle hissettiğim yüce Mevla’yı

Ben nasıl dillendirmem bu sevdayı

Mademki baş koydum maneviyata

Mademki yorgun düştüm sevmekten

Mademki matemimle örtüştü kelam

Aşkı da yüreği de ihya eden

Bitimsiz bir inanç ve umut ve rahmeti

Boca eden göğün neferi bir kuşum ben

Kuş kadar yüreğim

Kurşun kadar da ağırken yüküm

Aşkla itina ile tünediğim.

 

Azınlıkta olan ben ve nice insan

Arz edilesi bu ömrü tepeye taşıyan

Oradan da ulaşan Rabbine ve hidayete

Mevsimlerin nazarında uçuşan bir yaprağım

Dalımdan ayrı kaldığım kadar da köküme sadığım

Sağdıcım ve içinde umut saklı sarnıcım

Kulluğuma binan ben sevdikçe hamt ettikçe sarhoşum

Uyanmamak bu rüyadan

Uymadığım kadar yalan düzene

Dişimden tırnağımdan arttırdığım nice duygu nice kelime

Başa sarmaksa ömrü

Sonlanmak bilmedi de nazı niyazı yüreğin

Solmadan göğün mavi tınısı

Tanımlaması aşk ve umut olan bir yolcuyum

İnancın eşliğinde daha da büyüyen bir coşku ile

Rabbime koştuğum halk dilinde…

 


( Her Zerremle Hissettiğim Yüce Mevlam... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 13.09.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.