Bir düş’ e daha mahal verdi zaman

Arsız gülüşünde hüznün

Kundaklanan şiirlerse

Mecazi firarı sözcüklerin

 

Göğün kodaman kanatları var

Aryasında düş sakinlerinin

Yıkılası da tabuları var aşkın

Nezdinde kıyılan içi şahinin

Kartal b/akışlı duyguların şanından mı nedir

Uyruğu yoktur yıldızlar

Ve mehtabın

Serenadında yalnızlığın

Kefen bezine sarılı arsız bir an

Vurgunların iz düşümü

Vurucu timlerin aralıksız nöbeti

 

Şiarı aşk olsa ne ki gülün?

Konuştuğun mademki bülbül

Ötüşen sözcüklerin de mabedidir bülbülün götürdüğü

Gül bahçesinde

Zarif bir reveransla açan

Yediverenin sekizinci duyusu

Sekizince harikası olmaya mahal

Kopacak kıyametin de öncüsü

 

Yerle yeksan olan mazlumun

Uçuşan tülünden firar eden

Nice duygu nice fısıltı

Ve endamlı bir baş eğiş kadere

Savsaklandığı kadar yalnızlığın

Kareköküne doğan gece

Karesi her bir sayının değil de sadece

İzleklerde saklı o b/atıl hece

Adına ister aşk de

İstersen gam

Arzı endam eden sol anahtarının fermanı

 

Dikiz aynasında da saklı iken sözcüklerin

Feryadı

Bazen kor

Bazense kör noktası ömrün

Kolaçan etmediği kadar da insan arkasını

Ve işte sürünen değil süregelen duygular

Hakkaniyetin yağmalandığı

Dünya denen cehennemde

Fildişinde surelerden saklı iken iman gücüne

Sirayet eden her gün her umut her dua

Birleştirici gücü aşkın

 

Saf tuttuğu kadar insan ırkında

Körelen yeminler

Közünden süzülen binlerce hece

İstilasında imgelerin

Önce şair ağlar

Sonra şehir

Ve arkası da gelir

 

Kutsanmış ruhun dinmez iken vardiyası

Acıyla kanatlanan duygularınsa hulasası

Seferisi yüreğin

Şahidi iken de yalnızlığın elbet Tanrıdan ötesi yoktur

Umut bazen pişekar

İman gücü ise servet değerinde yüreği karar

Karartıların değil

Kanlı hüznün sürgün edildiği coğrafyasında evrenin

Bazen beyitlerle yıkanmış iken aşk

Endamlı bir özleme de ramak kala

Issızlığınsa indinde

Şerh düştük düşeli aşka ve kedere

 

Varsın olsun karaborsaya düşsün insanlık

Varsın merdiven altı sevgilere eşlik etsin o başlık

B/atılı gizemin

Kaç baytsa yüreğin yüzölçümü

Efkârın hazır ol da yazılan dilekçesi

Payidar ol, ey sevgili kendim,

Varsın olsun saklı tut onca ukdeyi

Demir aldığın bir manivelada saklı iken şairin tek dileği

Hem ulaşılmaz

Hem de kamaşan gözleri yıldız

Denen olgunun tek neferi

 

Mehtabın dansında

Ayağına bassa da imgelerin, şair

Derinlerdedir duyguları

Demlendiği kadar aşkın katları

Büyür ve büyür

Ansızın da infilak eder

Şuursuz cihanın naftalin kokan kâbusları

Firar eder yürekten

Çatılası kaşları ölümün

Bazen zevkten dört köşe iken zalim

Rövanşı acının ve hüznün

Elbet bir sonraki şiirde saklı

Kırbaçlandığı kadar masum yüreği

Saf tutan yalnızlığı

Hibe ettiği kadar şair bir gün sonrasına

Zaafı mademki aşk ve Tanrı

 

Elbet feraha çıkacaktır

Sonlanmadığı kadar sessiz çığlığı

Ve işte çığ gibi büyüyen o iman gücü

Askıda ekmek askıda huzur

Darağacında da sallanır şiir

Dar ettikleri dünyayı

Gel gör ki darda koymaz kulunu, yüce Tanrı…

 

Yolun açık olsun kendim

Kimyamda telaffuz edilesi bunca duyguyu

Yüklemişken kader tinimde saklı

Aşkın vaveylası

Hüznü çeken bilir

Çekilesi bir düş misali

Değil mi düş’ ün kovuğunda kalır sevgi

Sevebildiğin de öte

Sevilesi bir lehçe iken şiir

Mademki yüreği de yangın yeri…

 


( Önce Şair Ağlar Sonra Şehir... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 21.04.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.