Kuran’da iki tip karekter vardır. Birincisi örneklik karakter, ikincisi ibretlik karakter. Örnek karakterler; peygamberler ve onların davasını sırtlanmış dava adamlarıdır. İbretlik karakter; Nemrut, Firavun, Haman, Bel’am, Ebu Lehep gibi Allah’ın dinine düşman olup sonları berbat olan kimselerdir. Bizler doğru yolda olmalıyız, dosdoğru yolda gitmiş olanları takip etmeliyiz. 

Bu mücadeleyi verirken çok akıllı ama zayıf bir düşmanımız (şeytan) olacaktır. Şeytanın yolu doğru ama yönü yanlıştır. Dosdoğru yolun üzerine oturup o yolda olanları hep ters yöne yönlendirmek için uğraşıyor. Bundan dolayı sadece yolumuzun değil, yönümüzün de doğru olması gerekir. 

 

     Her söz bir iddiadır, her iddia bir ispat ister. Rahman’ın kulları olduğumuzu iddia ediyoruz, peki gerçekten öyle mi? Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, demişler. Din bizden ne kadar razı, ne kadar rol modeliz? Ebu Talip kadar bu dine yardımcı olduk mu? Takvalı mıyız, taklacı mıyız? Ey insanlar! Farkında mıyız bilmiyorum ama öleceğiz. Şeklen değil, aslen iman edelim. Çin malı değil, harbi olalım. Ama gel gör ki dillerimiz ne güzel söyler, ameller ise hep aykırı davranır. 

Allah’ın razı olduğu bir kulluk mu? Nefsinin razı olduğu bir kulluk mu? Tercihimiz hangi yönde? Derdin razı olunan bir dert mi, Allah’ın rızasından uzaklaştıran bir dert mi? Kimileri Allah’a hiç kul olmuyor, kimileri de kafasına göre kul oluyor. Biz kitaba göre kul olanlardan olalım. 


       Zira ahiret işleri toparlama yeri değil, işlerin sonuca bağlandığı yerdir. Ahireti kurtarmak için dünyamızı Allah’ın kitabına göre şekillendirmeliyiz. Kur’an’ı ve Peygamber’i soru sorma makamı haline getirmezsek ona kıymet vermiş olmayız. Allah, cennet karşılığında müminlerin canlarını ve mallarını satın almıştır. O halde Rabbimiz neyi emrediyorsa tereddütsüz yerine getirmeliyiz. Rahman’ın kullarından olmalıyız. Rahman’ın kulları kibirlenmezler, şeytanın ahlakından uzak dururlar. 

Yeryüzünde mütevazi yürürler. Rahman’a, Peygambere, Kuran’a ve insanlara karşı mütevazidirler. Cahiller (Kafir, müşrikler, fasıklar) kendilerine bir şey söyledikleri vakit selam der geçerler. Cahil insanlarla tartışmak müslüman ahlakı değildir. Rahman’ın kulları, kendilerini terbiye edeni unutmazlar. Her alanda kendilerini Allah’a teslim ederler. Secde, büyüklüğün karşısında küçüklüğünü ifade etmendir.

Gündüzün bereketli geçmesi için gece kalkıp ibadet ederler. Gecenin abidi olmayanlar, gündüzün mücahidi olamazlar. Gecesi iyi olmayanın gündüzü berbat olur. Okumadığımız kitabın bize yön vermesini nasıl bekleriz? Rahmanın kulları Kur'an'ı her açıp okuduklarında kalpleri ürperir, eksiklerini tamamlarlar. Kuranı okuyup anladığımızda bizlere yol gösterir. Duvar da asılı durması onlar için bir şey ifade etmez, onlar Kur’an’ı kalplerine asarlar.


    Toplumda işini Allah’a bırakanlar var, bunların yaptığı tembelliktir. Bir de toplumda işin sonucunu Allah’a bırakanlar var, bunlar ise tevekkül ehlidir. Rahmanın kulları tevekkül ehli olmalıdır. Rahman’ın kullarının Kur’an’ı anlama kılavuzu vardır. Kuran’ı anlamanın iki yolu var. Ya o döneme gideceğiz ya da o dönemi buraya getireceğiz. Geçmişe gidemediğimiz için Kur’an’da geçen şahıs ve kavramları bugünle ilişkilendirmeliyiz. 


     Rahman’ın ibadetlerini istikrarlı olarak terkedenler var, bunlarda kibir vardır. Kibirli insanları Allah’ın vadeli cenneti ve vadeli azabı çok korkutmuyor. Kibirli insana hata yaptıran bir sebepte tûlu emel (uzun emel) sahibi olmasıdır. Yatırım yapılan yer kişinin değer verdiği şeyi ortaya çıkartır. Bu tarz insanların dünya imtihanına yaptıkları yatırımın miktarı, ahirete yaptıkları yatırımdan daha fazlaysa oturup bir düşünmeleri gerekir. 

Söz konusu dünya nimetleri olduğunda hicret ediyorum ama konu Allah olunca olduğum yere neden çakılıyorum? Kibirli insanlar Allah’a yaklaşmanın yolunu kendileri belirlemek ister. Fakat Allah’a yaklaşmanın yolunu yine Allah belirlemelidir. Allah ve Resul’ünün belirlemediği her şey problemlidir.

 

     Ölümden sonrasını düşünen insan akıllı insandır. Rahmanın kulları akıllı insanlardır. Ömrünü, malını ve gençliğini nerede harcayacaklarını çok iyi bilirler. Dini yalnız Allah’a has kılarak ibadet ederler. Helal kazanmaya dikkat ettikleri kadar, helal harcamaya dikkat ederler. “Ya hayır konuş yada sus” hadisini prensip edindikleri için konuşurken gayeleri ve hedefleri vardır.

 Baldan tatlı olan bu davanın sineği değil, arısı olmaya çalışırlar. Kestirmeden cennete giden yol iki tanedir. Birisi şehidul-mevt olmaktır, diğeri de şehidul-hay olmaktır. Rahman’ın kulları ibnu-l vakt (zamanın çocuğu) oldukları için cihad vakitlerinde şehidul-mevt (şehit) olana kadar çarpışırlar. Normal zamanlarında ise şehidul-hay (yaşayan şehit) olup dinin birer temsilcisi olurlar. 

 

    Allah’ı unutan ve Allah’ın da kendilerine kendilerini unuttuğu kimselerden olmazlar. Bela ve musibetler kişiyi Allah’a yaklaştıran perdelerdir. Rahman’ın kulları yarın için önden ne gönderdiğine bir bakarlar. Yapamayacağı şeyleri söylemezleri yapamayacağı şeyleri söylemek kişinin münafık ahlakı üzerine olduğunu gösterir. Bir şeyi yaparken nefislerinin hoşuna gitmesini değil, öyle bir ibadet var mı yok mu ona bakarlar. Rabbim bizleri gereği gibi düşünüp amel edenlerden eylesin.

Mücahit GÜLER 
( İslam Davetçisine Notlar 1 başlıklı yazı fikirsungeri tarafından 11.03.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.