06-05-13 PERŞEMBE
'Gezi olayları' diyorlar; bir park neden bu kadar önemli. Tüm yurdu sarıyor bu ateş. Hatta bütün dünya başkentlerinde organize hareketler baş gösteriyor.
Birden bire patlak veren bu olayların sebebi ne? Kimi diyor 'polis aşırı güç kullandı', kimi diyor 'masum bir protestoyu provoke edenler var.' Evet hepsi doğru. Ben dahasını görüyorum. Bütün bunlar doğru ama eksik. Bence olay çok yönlü ve karmaşık. Olayın manevi boyutuyla birlikte maddi boyutunu da düşünmek lazım.
Halkın yüzde ellisinin desteğine ulaşan bir parti öbür yüzde elliyi ihmal etti; bu bir. Alternatifi olmayan iktidar yanlışlarını göremez hale geldi; bu iki. Muhalefeti olmayan bir yönetim önünü göremez hale geldi; bu üç. Zayıf muhalefet partisi iktidarı desteklemeyenlerin sözcüsü olamadı ve bu muhalif kesim alternatif olarak basit bir olayı çıkış yolu olarak seçti. Bu dört.
Ayrıca bir de dış dengeler söz konusu. Geçmiş iktidarların boşalttığı devlet hazinesi artık doldu. Dış ve iç sömürücü odaklar soyacak bir hazineye kavuştu. Yahudi sermayesi ve içteki Sebataist sermaye artık doluluk oranı haddi aşan hazineyi soymak için beklenen zamanın geldiğine karar verdi.
Hep böyle olmadı mı? Sağ iktidarların doldurduğu devlet kasası bazı mihraklar tarafından planlı bir şekilde soyulmadı mı? Mustafa Kemal döneminde güçlü devlet ekonomisi İnönü hükümetlerince cumhuriyet halk fırkası yöneticilerine soydurulmadı mı? Sonra Demokrat parti dizginleri ele aldı; ekonomiyi ayağa kaldırdı, yurt çapında yatırımlar kalkınma hamleleri başlatıldı, yollar, fabrikalar yapıldı, ekonomi tam rayına oturdu; karışıklıklar başladı ,sokak hareketleri toplumu galeyana getiren yayınlar, Demokrat partinin diktalaştığı yaygaraları; aynı sahne tekrarlanmıyor mu dersiniz bu günlerde_ sonra yalan haberler üniversite gençliğinin kıyma yapıldığı asfalta karıştırılıp yol yapıldığı büyük yalanları –benzeri Abdülhamit’in hali öncesi 31 Mart vakasında görülmüştü- hatta o dönemde şeriatçı padişahın şeriata karşı eylemler içinde olduğu, medrese talebelerinin öldürülüp Sarayburnu’ndan denize atıldığı şayiaları. Hep aynı kirli ve yalan propaganda hep aynı entrika hep aynı komplo sürekli tekrarlanmıyor mu?
Uluslar arası Yahudi sermayesi yıllardır bunu yapıyor ve ülke idarelerini istediği gibi yönlendiriyor, iktidarları deviriyor ekonomileri ele geçiriyor. İşte olayın uluslar arası boyutlarından biri. Bir diğeri de uluslar arası siyasette zulüm düzeninin devamı için düzene karşı çıkan cesur seslerin susturulması harekâtı.
Abdülhamit, Menderes, Özal, Elçibey ve Tayyip. Abdülhamit o zamanın süper güçleri İngiltere, Rusya, Fransa ve Avusturya-Macaristan imparatorluğunun oyunlarını bozuyordu,. Menderes Cezayir'e gizli silah sevkiyatıyla Fransa'nın dünya hakimiyetine çomak sokuyordu. Özal Türki cumhuriyetlerin olan aşırı ilgisiyle Rusya'nın egemenlik alanına sarkıyor, güçlü Türkiye ile güç dengelerini sarsıyor, büyük güçlerin kokularını körüklüyor, Yeni Osmanlı kabuslarına sebep oluyordu.
Elçibey'in bağımsız devletler topluluğuna katılmayı reddetmesi muhtemel bir Türk İslam Birliği tehlikesini hatıra getiriyordu. Tayyip de tam bu noktada önce batı kontrolünden çıkmış, Ergenekon'u dize getirmiş, onu batı için yeniden tercih edilebilir güvenli ortak haline getirmiş, ekonomiyi düzlüğe çıkarmakla kalmamış, devlet hazinesini doldurmuş, dünya üzerinde düzen kurucu bir aktör haline getirmekle süper güçlerin rakibi olma durumuna sokmuş ve güvenlik konseyini tartışan İsrail'i ve dünya zalimlerini mazlumlar adına sorgulamaya başlamasıyla muhtemel bir düşman haline girmiş, bu kez Osmanlının Ozal'dan sonra ikici dirilişinin ilk işaretlerini vermiş ve işte bu yüzden muhtemel rakiplerince doğmadan boğdurulma kararı alınmıştır. Tüm bu nedenlerle Ak parti iktidarı hile ve desiseyle inkiraza uğratılmaya çalışılmıştır.
Ayrıca İran'ın pers zihniyeti ABD ve Avrupa'nın Sünni-Şii savaşı planlarına Suriye rejiminin intikam çabaları eklenince düşmanların ne denli çoğaldığı Ak partinin sıfır sorun politikalarına rağmen dünya politik dizayncılarının işi ne noktaya getirdiği görülüyor.
Y Günlükleri 06.06.13
06-05-13 PERŞEMBE
Gezi olayları diyorlar bir park neden bu kadar önemli. Tüm yurdu sarıyor bu
ateş. Hatta bütün dünya başkentlerinde organize hareketler baş gösteriyor.
Birden bire patlak veren bu olayların sebebi ne? Kimi diyor polis aşırı güç
kullandı kimi diyor masum bir protestoyu provoke edenler var. Evet hepsi doğru.
Ben dahasını görüyorum. Bütün bunlar doğru ama eksik. Bence olay çok yönlü ve
karmaşık. Olayın manevi boyutuyla birlikte maddi boyutunu da düşünmek lazım.
Halkın yüzde ellisinin desteğine ulaşan bir parti öbür yüzde elliyi ihmal etti
bu bir. Alternatifi olmayan iktidar yanlışlarını göremez hale geldi bu iki.
Muhalefeti olmayan bir yönetim önünü göremez hale geldi bu üç. Zayıf muhalefet
partisi iktidarı desteklemeyenlerin sözcüsü olamadı ve bu muhalif kesim
alternatif olarak basit bir olayı çıkış yolu olarak seçti. Bu dört. Ayrıca bir
de dış dengeler söz konusu. Geçmiş iktidarların boşalttığı devlet hazinesi
artık doldu. Dış ve iç sömürücü odaklar soyacak bir hazineye kavuştu. Yahudi
sermayesi ve içteki sabataist sermaye artık doluluk oranı haddi aşan hazineyi
soymak için beklenen zamanın geldiğine karar verdi.
Hep böyle olmadı mı? Sağ iktidarların doldurduğu devlet kasası bazı mihraklar
tarafından planlı bir şekilde soyulmadı mı? Mustafa Kemal döneminde güçlü
devlet ekonomisi İnönü hükümetlerince cumhuriyet halk fırkası yöneticilerine
soydurulmadı mı? Sonra demokrat parti dizginleri ele aldı ekonomiyi ayağa
kaldırdı yurt çapında yatırımlar kalkınma hamleleri başlatıldı, yollar
fabrikalar yapıldı ekonomi tam rayına oturdu karışıklıklar başladı sokak
hareketleri toplumu galeyana getiren yayınlar demokrat partinin diktalaştığı
yaygaraları aynı sahne tekrarlanmıyor mu dersiniz bu günlerde_ sonra yalan
haberler üniversite gençliğinin kıyma yapıldığı asfalta karıştırılıp yol
yapıldığı büyük yalanları –benzeri Abdülhamit’in hali öncesi 31 Mart vakasında
görülmüştü hatta o dönemde şeriatçı padişahın şeriata karşı eylemler içinde
olduğu, medrese talebelerinin öldürülüp Sarayburnu’ndan denize atıldığı
şayiaları. Hep aynı kirli ve yalan propaganda hep aynı entrika hep aynı komplo
sürekli tekrarlanmıyor mu?
Uluslararası Yahudi sermayesi yıllardır bunu yapıyor ve ülke idarelerini
istediği gibi yönlendiriyor, iktidarları deviriyor ekonomileri ele geçiriyor.
İşte olayın uluslararası boyutlarından biri. Bir diğeri de uluslararası
siyasette zulüm düzeninin devamı için düzene karşı çıkan cesur seslerin
susturulması harekâtı. Abdülhamit, Menderes, Özal, Elçibey ve Tayyip.Abdülhamit
ozamanın süper güçleri İngiltere,Rusya,Fransa ve Avusturya-Macaristan
imparatorluğunun oyunlarını bozuyordu.menders Cezayir e sgizli silah
sevkiyatıyla Fransa'nın dünya hakimiyyetine çomak sokuyordu.Özal Türki
cumhuriyetlerin olan aşırı ilgisiyle Rusya'nın eğemenlik alanına sarkıyor güçlü
Türkiye ile güç dengelerini sarsıyor büyük güçlerin kokularını körüklüyor, Yeni
Osmanlı kabuslarına sebep oluyordu. Elçibey'in bağımsız devletler topluluğuna
katılmayı reddetmesi muhtemel bir Türk İslam Birliği tehlikesini hatıra
getiriryordu.Tayyip de tam bu noktada önce batı kontrolunden çıkmış ergenekonu
dize getirmiş onu batı için yeniden tercih edilebilir güvenli ortak haline
getirmiş ekonomiyi düzlüğe çıkarmakla kalmamış devlet hazinesini doldurmuş
dünya üzerinde düzen kurucu bir aktör haline getirmekle süper güçlerin rakibi
olma durumun asokmuş ve güvenlik konseyini tartışan israili ve dünya
zalimlerini mazlumlar adına sorgulamaya başlamasıyla muhtemel bir düşman haline
girmiş bıu kez Osmanlının Ozal'dan sonra ikici dirilişinin ilk işaretlerini
vermiş ve muhtemel rakiplerince doğmadan boğdurulma kararı alınmıştır.işte tüm
bu nedenle ak parti iktidarı hile ve desiseyle inkiraza uğratılma planları
yapılmıştır.
Ayrıca İran'ın pers zihniyeti ABD ve Avrupanın sünni şii savaşı planları Suriye
rejiminin intikam çabaları eklenince düşmanların ne denli çoğaldığı akpartinin
sıfır sorun politikalarına rağmen dünya politik dizayncılarının işi ne noktaya
getirdiği görülüyor.
Ahmet Kemal