Bir Ada Masalı
Her masalın üç bileşeni vardır. Anlatanı, dinleyeni ve inananı. Anlatan masalını kendi doğrularına göre seçer ve gerçekleri bir süreliğine uyutur. 
Bir varmış bir yokmuş diye başlar söze. Aslında bu inanmak istemeyene bir seçenektir. Daha o anda dinleyen olmaktan vazgeçebilirsin der, bir varmış bir yokmuş yalanın ve çelişkinin ta kendisidir ne de olsa. Eğer varlığı ve yokluğu sorgulamadan dinlemeye devam edersen anlatanın kurbanı olup sen kendini kahraman gibi hissetsen de sana biçtiği rolü ve hazırladığı sonu da tereddütsüz onaylarsın. Onun gerçekleri senin varlığın üzerinde dilediğince seçenek kazanırken sen bir yokmuş olmayı sorgulamadan bunu seçeneksiz kabul edersin.
Ben de kurbanım. Bir ada masalına inandım. Evvel zaman içinde de hayatın getirdiklerinin yetkisini kullanarak dinleyenden anlatana terfi ettim. Ne var ki benim dinleyicilerim daha şanslıydı. Ben bir hayale inandım, onlar ise adanın kendisine. Mutlu sondan başladı hikayeleri, yani adadan. 
- Hayal et adasına hoş geldiniz, ne hayal ederdiniz?
-Ben huzur alayım lütfen.
-Hay hay, yanında istediğiniz herhangi bir şey var mı?
-Tüm hayallerim birbirinden güzel. Hangisini seçeceğimden emin değilim. Sizin öneriniz nedir?
-Hepsine aynı anda ulaşmak için kaygılarınızdan kurtulmayı öneririm.
-Yapamam. Bunun için önce hayallerimi elde etmem gerekiyor.
-Aksine, önce kaygılarınızı elden çıkarmanız gerekiyor. 

Adayla aramda süregelen diyalog bir çatışma döngüsüne girdi. Geçmişin geçememişliği. 
Mutlu son size çok seçenek sunabilir. Bir masalın yüzlerce ilgi çekici sıfat ve zarflarla süslenmiş son cümleleri olabilir. Ama madem bir masalın içindesiniz sizden koşulsuz şartsız tüm yüklemleri yüklenmenizi bekler. Fedakarlık yapmış gibi görünürken sizli cümleleri giriş ve gelişme paragraflarında, satır başları ve aralarında bol keseden harcar. Sonra bir bakarsınız ki yokmuşsunuz. 
Ben bir göz bebeğinden yansıyan aşka aşık olunca adadan aşkı istedim ve yeniden aşık oldum. Bir dalganın kumlara ulaşmak için azimle kabarması gibiydi aşk. Ben bir kum tanesiydim dalgalar ise benimle kucaklaşmayı bekleyen vaatler. Vakitsiz söküldüm yerimden, hoyratça karıştırıldım kendi sularına. 
İşte böyle Günışığı. Her masal anlatanın bir kendi hikayesi vardır bir de dinleyenin duymak istediği. Kendimi dinleyeni boş verdim duymak istemediklerini seçtim. Belki çok fazla soyut kavramlar kullanıyorum belki duymaya hazır değilsin. Sade bir dille anlatamıyorum duymak istemediklerini. 
Bir masal anlatmak istiyorsam öncelikle karşımdakinin sonsuza dek mutlu yaşadığını bilmesi gerekiyor. O yüzden benim masalım sondan başlayacak. Kendini masalla özdeşleştirebilmen için bu güvene ihtiyacın var. 
Eğer ölümlü bir dünyada sonsuza dek yaşamak sözünün ne ifade ettiğini sorarsan çok şey anlatabilirim sana. İnanç bize ölümden sonra olduğu gibi öncesinde de sonsuzluğun anahtarını verir. Gerçekten yaşadığını hissettiğin bir zaman dilimiyle. Bazen bir güne denk gelir bu zaman, bazen bir saate, eğer zor şartlar altındaysak bir dakikaya hatta âna. Mesela ben daha bu ada masalına başlamadan çok önce yaşadım bu zaman dilimini. Bir göz bebeğinde. O anda inandım adaya ve başladım masalımı yaşamaya. Dediğim gibi öncesinde bu güveni almam gerekiyordu. 
Sizin de aynı şekilde başladı ada masalınız. Önce sonsuza dek mutlu olduğunuza inandınız, sonra masalı yaşamaya başladınız. Yanınızda korkularınızdan, esaretinizden ve acılarınızdan zerre yoktu. Yoksa o son cümlenin inanılırlığını nasıl kazanırdınız? Sizi hipnoz ettiğimden bahsettiniz. Evet ettim, çünkü siz bunu istediniz. O ışık ben de dahil hepinizin gözünü kör ettiyse bu sizin tercihinizdi ve hepimizin. 
Size farklı bir dünyadan değil, olanı değiştirmekten bahsettim. Geldiğiniz yerleri ve şartları hafızalarınızdan silsem de yok etmedim. Hatta dünyanızın kirlenmiş, parçalanmış kabuğundan söz ettim. Siz zaten o kabuğu eski hayatınızdan soyup öyle adım atmaya dünden razıydınız. İşte masalımız böyle başladı. 
Şimdi beni iyi dinle. Yine masalın sonundan başlayacağım için güvende olduğunu bil. Masal bu ya senin de sonsuza dek uyuman gerekiyor. Merak etme, gerçekte gecenin iki dakikasını bile almayacak bu zaman dilimi. O yüzden yanlış zamanda uyanmaktan vazgeç. 

         Aslıhan Savaş
(Uyuyan Güzeli Uyandırma) 


( Bir Ada Masalı başlıklı yazı saklı bahçe tarafından 17.05.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu