İlham Kahramanları
Tam bir bilgisayar oyunları bağımlısı olan oğlum lise son sınıfa geçtiğinde, kendisiyle girdiğim bir iddia sonucu başladı yazarlık serüvenim. Eğer beraber çalışır ve sınava girersek o da oyunu bırakıp hazırlanacağına söz verince çalışacağıma ama sınava girmek yerine hep hayalini kurduğum kitap yazma işine gireceğimi söyledim.

Bazen yorulur bunalırsın, hayat üstüne üstüne gelir gibi hissedersin ya öyle zamanlardan birinde şöyle kısa bir süreliğine hafızayı sildirip envai çeşit güzelliklerle dolu bir adaya gitmek güzel olmaz mıydı?

Sil baştan ders çalışmak yerine sınava kadar bu kafa yolculuğu bence harika olacaktı, aynı zamanda zor ve ikimiz için de imkansız görünen bir süreç başlamış oldu.



Bir roman yazmak mı?

Oyunları bırakıp ders çalışmak mı?
Hadi bakalım.

Öyle ki "Hadi anne yat artık!" dediği günlerin sayısı hiç de az değil ve Haziran geldiğinde o sınava girerken benim de kitabım yayınevine gitti. İkimiz de kendimizden beklenmeyen bir performansla bu işten yüzümüzün akıyla çıktık. O güzel bir bölüme ben de yazarlar dünyasına girerken insanlık için küçük ama ikimiz için çok büyük bir adım atmış olduk. Hâlâ hangisine daha çok şaşırdığımı bilmiyorum.


Kitabım basıldıktan sonra henüz bir buçuk ay geçmişti ki kitap fuarı olacağını duydum ama yayın evimi aradığımda katılmayacaklarını söylediler. İş başa düştü ve organizasyonu düzenleyen belediyeye gidip şansımı denemeye karar verdim. Şansıma sorduğum kişi fuarı ayarlayan kişiydi ve sadece bir imzalı kitap karşılığında yerim hazırdı. Tabi bu arada bir kaç kişiyle fuar işini konuştuğum için o arada tanıdık birini bulduklarını, onun da gidip başka biriyle konuşacağını söyleyerek bana fuarda yer ayarlamaya çalışıyorlardı. Yani iki kişi sonrası benim konuştuğum kişiye ulaşacaklardı 😉



Fuara iki gün kala yaşadığım bu güzelliklerden bahsederken "İki hayalim birden arka arkaya gerçekleşti. Sırada ne var? Tabi ki kitabımın film olması" dedim ve asıl serüven bundan sonra başladı. Gerçekten kitabı yazarken gözümün önünde o sahneleri canlandırıyor, karakterleri bildiğim oyuncularla eşleştiriyor hatta Barış Manço'nun Dönence şarkısını bile eğer filmi çekilirse müziği bu olacak diye aklımın bir köşesinde yazıyor ve çalıyordum.

Her neyse, siz deyin ön görü ben diyeyim abdala malum ya da ikisini birleştirip tevafuk da karar kılalım çünkü bu hayalimden bahsettikten sonra yaşadığım süreç ilahi bir ışık gibi.



Fuarda adamın biri yanıma gelip kitabımı incelemeye, sayfalarını karıştırmaya ve bana kitap hakkında sorular sormaya başladı. İçimden, kitabımı bedavaya getirdi, dediğimi bile hatırlıyorum yine de sabırla tüm sorularına cevap verdim çünkü bu benim ilk yazarlık deneyimimdi. Zaten imzayla birlikte tanıdıklara telefon numaramı tanımadıklara e postamı yazıp kitapla ilgili olmak kaydıyla her türlü ulaşabileceklerini söylemiştim. Hâlâ da mesajlarına cevap veririm.Yanımda bana yardım etmek için gelmiş kızımın -ki kendisi tüm sınıf arkadaşlarına hava atmak maksatlı haber verdiği için kitaplarımın bir kısmı şehir dışından gelen öğrencilere bedavaya gitti türünden bir yardım- dikkatini çekmiş adam yanımızdan ayrıldıktan sonra bile "Neydi şimdi bu?" diye söylenip duruyordu.

Sahiden ne yapmaya çalıştığını anlayamayacağımız kadar tavırları tuhaftı. Geldi, gitti, kitabı aldı, geri bıraktı, tekrar aldı, bıraktı ve en son yine yanıma gelip bir kitap almamı isteyerek dışarıda konuşup konuşamayacağımızı sordu. Zaten adamı kafaya takmış kızım da anında horozlanıp "Anne geleyim mi?" dese de onu kitapların başında bırakıp çıktım ama bu sefer de mesajlarla taciz edip durmaya başladı ve bir ara adam yanımdan ayrıldığında cevap yazıp "İnanamayacaksın. Kitabımı film olarak sunmak için benden izin istiyor," dedim ve en az bir saat daha kitap hakkında konuşmaya devam ettik.

Kitabımda bir savaş vardı dünyada da bir savaş vardı ve o ara yeni başlamıştı. İsrail -Filistin- yer altı Hamas, konuşmadığımız ne kaldı bilmiyorum ama konu distopik olsa da şu andaki gidişatla ilgili pek çok ortak noktayı da bulup çıkarmakta yetenekliydi. Bir ara tekrar çay almak için gittiğinde telefonuma baktım ve "Anne saçmalama. Kitabın çıkalı daha bir ay olmuşken senin kitabını bilme şansı bile yok" mesajlarını görünce kafama dank etti. Evet, çevremdekilerin bile bir kısmının eline henüz geçmemişti kitabım kaldı ki İstanbul'dan geldiğini söyleyen biri için. Salaklığımın derecesine yanıyordum ama tüm suç, sırada ne var filmi mi, diye sormuş olmamın üzerinden sadece iki gün geçmiş olmasıydı.


Doğru söylediğini ve bu dediklerini adamın yüzüne söyleyip hemen yanına geleceğimi söyledim gözlerim dolarak. Sorun hayal kırıklığı değildi onu hızlı atlatırım ama konuştuğumuz, hatta kendimi kaptırdığım konuları düşündükçe kendime kızgınlığımı telafi edemiyordum ve sorduğumda da kitabı hiç bilmediğini ama benden o ışığı aldığını söyledi. Bu konuda yanılmayacak kadar deneyimliymiş. O ışık her neyse ilk önce benim gözlerimi kör etmiş olmalıydı ki ifadesini alır almaz hemen geleceğimi söylediğim kızım bu kez neden bir türlü gelmediğimi merak edip sonunda yanımıza geldiğinde biz komutan rolüne en çok Haluk Bilginer'in mi yoksa şu an adını hatırlamadığım birinin mi daha çok yakışıp yakışmayacağını tartışıyorduk ve duyduklarıyla şok geçirip aklınca gidişatı devraldı ama ne alış! Adam kızımı ikna etmek için ünlülerle fotoğraf gösterse fotoshop diyor, çalışmalarını söylese pervasızca googledan açıp kontrol ediyor ve saire ve saire.

Tabi bu şekil yetişmelerinde payım olduğu ve kızıma karşı bir yabancıyı savunmayacağım için kenara çekilip ikisinin birbirini ikna etmeye çalışmalarını seyretmeye başladım, bu arada benim de şimdi tanıdığım ama o zamanlar için hiç tanımadığım yabancıyı da izleme fırsatım oldu. Kızıma "Ne yapmaya çalıştığını biliyorum ve şimdiki çocukları düşününce bu koruma duygunu takdir ediyorum, sakın değişme," dedi.


Şaşardan beşere bir türlü geçemediğim bu zaman dilimlerinde kızımı bilmem ama ben yine ikna olmuştum🙃

Tabi anneannesinden her şeyin en kötü ihtimalini düşünme genetiğini almış kızım bir türlü ikna olmayıp eve gittiğimizde de olayı en negatif şekliyle anlatıp durdu. Eşimin ilk sorusu da bir şey imzalayıp imzalamadığım oldu ve imzaladığımı söylediğimde ufak bir kalp spazmı geçirseler de kitabımı imzaladım dediğimde rahatladılar, ne de olsa fuardaki işim oydu 🤭 ama beni gerçek dünyaya döndürmek ve böyle bir şeyin en azından çok erken olduğu için imkansız olduğunu söylemek adına ara sıra verenin yandığı nutuklar dinlemek zorunda kaldım. Hayret, çocuklara akıl verme konusunda bilge kesilen ben nasıl böyle bir hata yapmış mışım şimdi çocuklar bana o aklı vermişmiş boynuz kulağı geçmişmiş ve daha bir sürü  mış.


Bir varmış bir yokmuş. Ee peki  her masalın güzel bir sonu var mıdır? Yürekten inanarak başladıysa neden olmasın! Zararsız bir dilek dilemiş bir düş kurmuşsam da kime ne zararı vardı ki zaten! Ne dürtüp duruyorsunuz hemen! Yaşadığım bu süreç aynı zamanda ikinci kitabım olan "Uyuyan güzeli uyandırma" nın da ilham kaynağıdır.



Tüm bu anlattıklarım geçen kasım ayında oldu ve ben ne inancımı ne de o kişiyle bu güne dek bağlantımı hiç koparmadım ve üç hafta önce gelen telefonla sundukları projeler arasında bir kanalın benim kitabımla ilgilendiğinin ve toplantı yapacaklarının müjdesini aldım. Artık ister filmi çekilsin ister çekilmesin tanıdığım oldukça dürüst insanlardan biriyle kasım ayında sözsel gelecek hafta içinde de yazılı anlaşmak üzere dizi ve sinema filmi eser telif hakkımı devrediyorum.

 Aslında hikayem burada bitti, bundan sonrası beni o kadar da ilgilendirmiyor. Tüm olayım üst üste hayalini kurduğum şeylerin gerçekleşme hızıydı. Gerisine nasip gözüyle bakıyorum ve her zaman olduğu gibi hayırlısını diliyorum. Güzelliği yaratan benim için de en güzelini düşünmüştür ya olmak ya da olmamak adına elbette. Biri başlangıçta biri de hep yanımda ve iki kitabımın da dolaylı yollardan ilhamı olan iki kahramanımla birlikte.



Oğlumla başladı serüvenim ve...bu arada az kalsın unutuyordum; size, şu sıralar sözleşmede kafamı kurcalayan bir kaç madde var, acaba ileride sorun olabilir mi dediğimde "Anne imzala gitsin. Ne hemen en kötüsünü düşünüyorsun?" diyen kızımdan bahsetmiş miydim!


                        < son olmayabilir>
( İlham Kahramanları başlıklı yazı saklı bahçe tarafından 20.08.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu