Sinemde yaralar, yardan bergüzar,
Omzumda çileler, hepten
işgüzar,
Çırpınan yüreğim çeker
ahüzar,
Akıyor gözyaşım benzer
sellere,
Harcadım ömrümü düştüm
dillere.
Tabip şu yarama, el
sürme gayrı,
Yüreğim kanıyor,
yoktur bir hayrı,
Lokman çare olmaz,
olmuşum sayrı,
Akıyor gözyaşım benzer
sellere,
Harcadım ömrümü düştüm
dillere.
Sönmüyor sinemde,
közüm dumanım,
Muhannete kanmam,
yoktur gümanım,
Şeytana uymadım, vardır
imanım,
Akıyor gözyaşım benzer
sellere,
Harcadım ömrümü düştüm
dillere.
Hâl sormayan yâre,
yürek darılır,
Gelmeyen birine, nasıl
varılır?
Gönül yarasına, tuz mu
sarılır?
Akıyor gözyaşım benzer
sellere,
Harcadım ömrümü düştüm
dillere.
Özbekoğlu yanmış,
neylesin buzu,
Oyun çoktan bitmiş,
neylesin kozu,
Varsın eller gülsün,
neylesin sazı,
Akıyor gözyaşım benzer
sellere,
Harcadım ömrümü düştüm
dillere.
25.11.2024 Konya
Durmuş Ali ÖZBEK
Kültür Bakanlığı Halk
Şairi
*
Bergüzar: Anılmak için
verilen armağan. Hediye.
İşgüzar: Yeri ve hiç
gereği yokken, kendini göstermek, birine yaranmak için işe karışan (kimse).
Ahüzar: inlemek, ah
etmek, ah çekmek, ahlayıp vahlamak, ah çekmek, sızlanmak veya dert yanmak,
ağlamaktır.
Sayrı: Esenliği
yerinde olmayan, sağlık durumu bozuk olan (canlı).
Muhannet: namert,
alçak ve korkak manasında kullanılmaktadır.
Güman: muhtemelen, Varlığından ya da gerçekliğinden tam olarak emin olunamayan şeyler için güman kelimesi şüphe anlamında kullanılır.