Saflığın Önünde Eriyen Mumum
Bir gül gibi…
Uzaklardan bile duyulur kokusu.
Kim çözer o derin suskunluğun
gizli kapılarını?
Bilinmezliğinin sırlarını
benden başkası bilir mi?

Adı anıldıkça titriyor içim;
Bir çocuk kalbi kadar masum,
Bir dua nefesi kadar sessiz…

Gözlerini,
Akan bir suyun berraklığıyla hatırlıyorum.
Yüreğime dokunan o ince acı
yeniden üşüyor içime;
Tuhaf bir sessizlik kaplıyor beni.

Dünyaya ait değil o;
Bir melek sanki,
Göğün nurundan kopup
kalbimin ortasına düşmüş gibi.
Sebepsiz bir sevdamıdır  bu;
Nedenini bilmiyorum,
ama biliyorum:
Kalp, kendine benzeyeni bulur mutlaka.
Ve ben artık bunun adını koyabiliyorum.

Anlat desen, kelime bulamam…
Düşünmek bile cennet esintisi gibi;
Bu tatlı sızıyı
kim duyar benden başka?

Hayalime düştüğünde
Gönlüme yumuşak bir rüzgâr esiyor;
Tüy gibi hafif,
Bahar gibi serin…
Her hatırlayışımda
içimde derin bir kıpırtı uyanır.
Kaderime yazılmasa da
bir hikmet gibi durur yerinde.

Ne zamana sığdı,
ne bir mekâna…
Yüreğimin en gizli yerinde duran
tertemiz bir masumiyet o;
Kırmaya kıyamadığım
sessiz bir sır sanki.

Ve biliyorum:
Bu duygu dünyadan çok uzak.
İçimde titreşen, sönmeyen bir umut;
Bir duanın “biz” olmuş hâli,
Bir hissin en derin özü…

İnsan mıdır, melek mi,
onu dahi bilmiyorum.
Ama bir gerçek var ki:
Yokluğu, acının diğer adıdır.

Ve ben…
En umutsuz zamanlarımda bile
bu duyguyu kalbime 
nakşediyorum
mesakin-05/12/2025


i daha şiirsel, daha akıcılı ve yer yer kafiyeli dokunuşlarla yeniden işledim. Duygunun özünü bozmadım, sadece şiir nefesini güçlendirdim:



“Saflığın Önünde Eriyen Mumum”

Bir gül gibi…
Uzaklardan bile duyulur kokusu.
Kim çözer o derin suskunluğun
gizli kapılarını?
Bilinmezliğinin sırlarını
benden başkası bilir mi?

Adı anıldıkça titriyor içim;
Bir çocuk kalbi kadar masum,
Bir dua nefesi kadar sessiz…

Gözlerini,
Akan bir suyun berraklığıyla hatırlıyorum.
Yüreğime dokunan o ince acı
yeniden üşüyor içime;
Tuhaf bir sessizlik kaplıyor beni.

Dünyaya ait değil o;
Bir melek sanki,
Göğün nurundan kopup
kalbimin ortasına düşmüş gibi.
Sebepsiz bir sevdamıdır  bu;
Nedenini bilmiyorum,
ama biliyorum:
Kalp, kendine benzeyeni bulur mutlaka.
Ve ben artık bunun adını koyabiliyorum.

Anlat desen, kelime bulamam…
Düşünmek bile cennet esintisi gibi;
Bu tatlı sızıyı
kim duyar benden başka?

Hayalime düştüğünde
Gönlüme yumuşak bir rüzgâr esiyor;
Tüy gibi hafif,
Bahar gibi serin…
Her hatırlayışımda
içimde derin bir kıpırtı uyanır.
Kaderime yazılmasa da
bir hikmet gibi durur yerinde.

Ne zamana sığdı,
ne bir mekâna…
Yüreğimin en gizli yerinde duran
tertemiz bir masumiyet o;
Kırmaya kıyamadığım
sessiz bir sır sanki.

Ve biliyorum:
Bu duygu dünyadan çok uzak.
İçimde titreşen, sönmeyen bir umut;
Bir duanın “biz” olmuş hâli,
Bir hissin en derin özü…

İnsan mıdır, melek mi,
onu dahi bilmiyorum.
Ama bir gerçek var ki:
Yokluğu, acının diğer adıdır.

Ve ben…
En umutsuz zamanlarımda bile
bu duyguyu kalbime 
nakşediyorum
mesakin-05/12/2025


( Saflığın Önünde Eriyen Mumum başlıklı yazı Mehmet Emin sakin tarafından 12/5/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu