Bu akşam ki muhabbetimiz çok güzel geçeceğini umuyorum. Bir taraftan da çok mutluyum. Çünkü yıllardır yazılarını takip ettiğim benim için değerli olan yıllarını memleketimizin bir çok yerinde görev yaparak harcayan sayın Ahmet Müfit Kutlu hocamdan çok güzel tepki alarak yazıma yorum yapmıştır.
 
İçimden keşke bu duyarlılığı herkes yapabilse diye düşündüm. Önümüze sunulan yeni anayasa değişikliği refarumdu var. Aslında yazıma baktığınız zaman üstü kapalı bir yerlere atışma olarak algılanılır. Ama işin özüne indiğimizde ortaya çok güzel açıklamalar çıkacaktır.
 
Önce değerli hocama cevap vermek isterdim. Ancak açıklamak zorunda kaldığım, milletin anlayacağı dilden konuşmak istiyorum. Milletin anlayacağı dil ne demek diye sormayın. Son yıllarda siyasi adamlarımız bu işi pekala çok iyi beceriyor.
 
Gelelim işin özüne. Vatandaşımız hasta olur doktora gider. Doktor gözle, elle muayene eder sen üşütmüşsün diyerek reçeteyi yazar. Vatandaş hastahaneden çıkar elinde ki reçeteyi eczaneye verir ilaçlarını alır. Eczacıya sıkı skı tembih eder "benim anlayacağım şekilde ilaç kutularının üzerine yaz"  der. Doktorun yazısını okuyamaz. Hasta çocuk, ortayaşlı ve yaşlı olsun hep aynı şekilde. Halen bu uygulamayı devam ettirenler var.
 
Devir değişti arkadaşlar. Şimdi her hastahanemizde tahlil yapılıyor. Çok ağır hasta ise daha derin tahliller için Üniverditelerimiz var. Tahlil yaptırsak ta ilaçlarımızı alsak daha iyi olmaz mı ? Bu tahlil konusunda bizzat benim başımdan geçen olayı anlatayım isterseniz.
 
Rahmetli kayınvalidem yanımda kalırdı. Yıllardır kronik hasta idi. İlk zamanları 6 ayda bir tahlil yaptırır ilaçlarının dozunu ayarlamasını doktordan bizzat isterdim. Çünkü hastamızda yüksek tansiyon, kalp yetmezliği, vücudun kan üretmeme durumu, kollestrol, şeker gibi her türlü hastalık vardı. Birde buna kışın üşütme girdi mi vay halimize. Benim amacım böyle bir hastanınının ömrü yettiğince iyi bakılması idi. Bir kere de olsa bana öf demesin diye uğraşıyordum.
 
Rahmetli olmadan iki yıl önce kalbe giden damar tıkanıklığından Uludağ üniversitesinde ameliyet oldu. Sonrası değerli profesörün tembihi üzerine yaşamış olduğumuz şehirde annenizi buraya sevk eden doktordan başkasına kontrol ettirme, vermiş olduğum ilacın bir tanesi devamlı kontrollü ve saatinde verilecek, doktorun takibinde tahlil sonuçlarına göre ilacın dozunu ayarlayacak demişti. Başladık doktorun tavsiyesini uygulamaya.
 
Ancak burada hatırlatmak istediğim bir husus daha var. Annenizi ne kadar iyi bakarsanız bakın yaşama süresi 6 ay kadardır, çünkü kalp yüzde 15 çalışıyor, ayrıca yılların vermiş olduğu yıpranmadan ve değişik hastalıkların olmasından dolayı zor dayanır demişti. Bu durumu kayın biradere izah ettim. Hanımın diğer kardeşlerine de izah ettim. Bir nevi bundan böyle evde başında hemşire gibi dolanacağız.
 
Ama millet rahat durmuyor. Annem hep sizde kalıyor, neden bizlere gelmiyor. Bu kadın lafları yok mu ? Hadi bakalım çocuklarım üzülmesin onları da dolaşayım. "Anne çok hastasın bu halde gezemezsin" desende kime anlatıyorsun. Karar verildi bir kere durmayacak, bizden ayrıldı. Bir buçuk ay dolaştı tekrar geldi. Halinden hemen anladım ve sordum. Annemi başka bir doktora mı çıkarttınız. Aldığımız cevap "Ne yapalım rahat durmadı" Aşırı derecede fark olduğunu gördüm. Vücudunda morarmalar başlamış ve çok halsiz idi. Hemen hastahaneye kaldırdık. Yoğun bakıma aldık. 
 
Hocam bana aynen şunu söyledi. Sabahı çıkarırsak kurtulur. Bütün tahliller yapıldı. Neden bu hale geldiğinin sebebi bulundu. İlaçların dozunun ayarı kaçmış. Tedavi amaçlı verilen ilaçlar yan tesir yapıyor yavaş yavaş vücudu zehirliyor. Sabah oldu kayınvalidemde müthiş bir değişim. Doktor da şaşırdı "Allah Allah bunca doktorluk hayatım oldu bu şekilde gelen hastaların kurtulması imkansız diye düşünüyordum"
 
Doktor merakından tekrardan tahlil yaptırdı. Bir hafta sonra yanıma gel dedi. Gittik görüştük. Başladı sıralamaya, sanki falcı. Annen yemesine dikkat eden birisi herhalde, bu zamana kadar ilaçlarını da tam saatinde alan kişi galiba. Düzenli uyku ve durumunu kabullenmiş kişiliği vardı herhalde. Yoksa bu kadar yaşaması imkansız. Ameliyettan 2 yıl sonra rahmetli olmuştu. 6 ay ömür biçilen kişi nasıl bu kadar yaşayabilmiş anlaşılmıştır herhalde.
 
Önce teşhisi iyi yapacaksın. Bu teşhis sonucu nasıl daha iyileştirebiliriz diye o işin alt yapısını kuracaksın. Bunları yaparken insanlara insan olduğumuzu öğreteceğiz. Bu dünyada her şey önce insan için yapılmalı. O insanın düşüncesine göre değil.
 
Koskoca Anayasamızda değişikliğe gidilen maddelere bakalım.
10 Madde- Kanun önünde eşitlik
20 Madde-Özel hayatın gizliliği
41-Ailenin korunması
53-Toplu sözleşme hakkı
69-Siyasi partilerin uyacakları esaslar
74-Dilekçe hakkı
84-Milletvekilliğinin düşmesi
94-Başkanlık divanı
125-Yargı yolu
128-Genel İlkeler
129-Görev ve sorumlulukları, disiplin kovuşturulmalarıında güvence
144-Adalet hizmetlerinin denetimi
145-Askeri Yargı
146-Anayasa mahkemesinin kuruluşu
147-Üyelerin görev süresi
148-Görev ve yetkileri
149-Çalışma ve yargılama usulü
156-Askeri Yargıtay
159-Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
 
Ayrıca 15 ci geçici madde tamamen kaldırılıyor. 18 ve 69 geçici maddelerde de yenilikler vardır. Bütün maddelerin değişikliklerini okudum, inceledim ve karşılaştırma yaptım. Hepsini anlatmaya kalkışsam bir kitap olur. Yalnızca bu akşam 10 maddedden başlıyalım.
 
10-Madde--Herkes dil,ırk,renk,cinsiyet,siyasi düşünce,felsefi inanç,din,mezhep ve benzeri sebeplerden ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir.Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
 
Bu maddeye ek olarak getirilen değişiklik
 
Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.
Çocuklar,yaşlılar ve engelliler gibi özel süretle korunması gerekenler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz.
 
Burada da çok güzel hukuk dilinden bahsedilmekte. Doktorun dilini veya hukukçunun dilini anlamak için ya okumak lazım ya da o işi yapmak lazım. Şimdi bizim vatandaşımız bu maddeyi okudu. Kafadan ilk söyleyeceği söz "çok güzel olmuş" der. Ama hukuk dili ile bu maddeyi incelersek zaten eskisinde eksiklik var olduğu gözükmekte, eklenen satırlarda da eksiklik veya fazlalık olduğu görülmektedir.
 
Şimdi işin daha da derinliğine inelim. Madde nasıl başlıyor. "Herkes" diye. Daha sonra nasıl devam ediyor dil, ırk,renk,cinsiyet,siyasi düşünce buraya kadar tamam, felsefi inanç ne oluyor, din tamam, mezhep ne oluyor, bu üçünü genel olarak din faktörü içerisnde değerlendirilir. İnanç,din, mezhep diye parçalara ayırırsanız zaten kafadan yalnış yapmış olursunuz. Şöyle diyelim "benim inancım" ile "benim dinim" aynı kapıya varmaz mı ? Anlamı aynı yazılışı farklı, buna kelime oyunu derler.
 
İkincisi zaten yalnış olan maddenin üzerine bunu düzeltmeden eklemeler yapılmış. Tekrar başa gelelim. Madde herkes diye başlıyor o zaman çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi özel süretle korunması gerekenler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz dediğin zaman çocuklar, yaşlılar ve engelliler HERKES'in içine girmiyor mu ? Yada özel durumu olanlar yalnızca üç faktör mü ? Daha da var ise hepsinin ismini yazın (GİBİ) dediğinizde maddenin ucunu açık bırakırsın ancak maddede yazılı olmayan bir kelimeyle karşılaştığınızda mahkeme sırasında zorluk çekersiniz.
 
Bu maddeyi ne hikmetse genellemeye alamadılar. Her defasında eklemeler oldu.Yıllar sonra başka birileri başa geçecek yine değişecek. Ben 26 yıldır böyle gördüm. 
 
Anayasamızı baştan aşağıya inceleyelim isterseniz. Çok yerinde eksiklik görülecektir. Görülüyor ki birileri devamlı değiştirmeye veya eklemeye çalışıyor. Sonuçta iyi mi olur kötü mü olur diye düşünmeden aceleye getirip, birde bu işi siyasete çekip meydanlarda kavga haline getirmek daha da tehlikeli. Burada esas yanlış olan siyasilerin yalnış tavırları.
 
Milleti direk ilgilendiren kaç tane madde var. Şu an millet aş istiyor, iş istiyor, adalet istiyor. Siz önce milletin özlük haklarını yerine getirin. Şu önümüze koyduğunuz genellikle hukukçuları ilgilendiren, sizin gibi uzman insanların çözebileceği işleri mecliste çözün, milletin anlamadığı dilden konuşmayın. Bu değişikliklerden bir kaç tane okumaya kalkıştım vatandaşın içinde bana ne dediler bilirmisin "Ya memur kafa ütüleme yahu bana ekmekten haber ver" Vatandaş böyle değişikleri duymak bile istemiyor. Ama sizler işi siyasete döküp vatandaşa evet yada hayır dedirteceksiniz.
 
Değişiklikleri tamamen incelediğinizde eskiye oranla biraz daha düzenleme olmuş olarak gözükmekte ancak yeterli değil. Bu iş biraz aceleye geldi. Benim isteğim devleti ve milleti ilgilendiren konularda siyaset yapmayın. İşte bu yüzden maddeleri parçalıyorlar. Maddeler fazla parçalanırsa daha sonra toparlayamazsın. Maddeler öz ve kısa olur. İçeriği bendler halinde izah edilir.
 
Bu işi yapacak çok değerli insanlarımız var. Bir sürü örnekte verebilirim. Başta Profesör Burhan KUZU hocamız. Öncelikle hukukçulardan ricam olacak ne olursunuz biraz daha düşünün. Bilmem anlatabildim mi. Bana siyaset lazım değil. Özümüze dönelim, insan olduğumuzu düşünelim.
 
15.07.2010       
 
 
 
     
( 273 Maddeler Parçalanmaz Toplanır başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 15.07.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.