Bugünkü
konumuz İnsan üzerinde duracağız:”Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek,
tanınmak, istedim; bu sebeple de beni tanımaları, gizli kemalat ve
cemalimi bilmeleri için mahlûkatı yarattım.”(1) Buyrulmaktadır.
Kâinatın yaratılması güneş sisteminin ve yer kürenin canlıların
yaşayacağı hale getirilmesi üzerinde durmayacağız Bunlar hepsi insanın
yaşayacağı ortam hazırlandıktan sonra, bu kâinatta oturması ve yaşaması
için, başlıca iki sınıf varlık vücuda getirmiştir
1-Ruhaniler.
Ruhanilerde üç sınıftır.
a) Melekler
b) Cinler.
c) Şeytanlar.
2-Cismaniler:
Cismaniler ise dörde ayrılırlar:
a) İnsanlar.
b) Hayvanlar.
c) Bitkiler ve cansızlar
.Bu yaratılanlar içinde en son yaratılan İnsanoğlu dur. Biz yalnız insan üzerinde duracağız.
İNSAN:
İnsan nesli, sair varlıkların yaradılışından sonra, şerefli ve en
kıymetli, bir varlık olarak yaratılmıştır. İnsanın hem meleklere hem de
hayvanlara benzeyen tarafları olduğu gibi, onlardan ayrı pek çok
özellikleri de vardır.”Ben insanları ve cinleri, ancak beni tanıyıp
ibadet etsinler diye yarattım”(2) buyurmaktadır.
İlk insan aynı zamanda ilk peygamber olarak Hazreti Âdem (as)
dir. Yeryüzünde hayatın başlangıcı, insanın yaratılışından çok önce
başlar. Cinler Allahın kendilerinden istediği vazifeleri, yerine tam
getirmediler ve de fesat ve isyan çıkardılar. Bir birlerini öldürüp
zülüm yaptılar. Allah’a kulluk vazifesinden yüz çevirdiler. Yaptıkları
kötülükler, iyiliklerini geçince, yeryüzünün sahipliği makamından
azledildiler.
Cenabı Hak onların yerine, yeryüzünü imar edip, idare edecek yeni
bir mahlûk yaratmayı murad etti. İşte yaratılacak bu yeni mahlûk, insan
nesli idi.
İnsanoğlunun ilk babası: Hz. Âdemdir. İlk İnsan olarak onu yaratmış,
daha sonra da eşi, Hz Havva’yı da yaratarak insan neslinin bu iki
kişiden çoğaltmıştır.
Cenabı Hak daha ilk insanı yaratmadan önce, meleklere şöyle emir
vermiştir.”Topraktan bir insan nev’i yaratıp(3) onu yeryüzünde halife
kılacağım(4) Onun yaratılışını tamamlayıp, tarafımdan ruh verdikten
sonra, hepiniz ona secde ediniz”(5)
Melekler bu durum karşında şöyle sordular:”Ya Rab! Yeryüzünde fesat
yapacak, kan dökecek kimselerimi halife yapacaksın? Bizim ibadet ve
takdisimiz kâfi gelmez mi? Biz seni hamdınla tespih ve takdis
ediyoruz.”(4) dediler. Meleklerin bu sorularına, Cenabı hak”sizin
bilmediğinizi ben biliyorum. Hadiselerin hikmetleri sizin malumatınıza
münhasır değildir. Benim insanları yaratmamda bir hikmet vardır ki, o
hikmet onların işleyecekleri fesat ve şerlere üstün gelecektir.”(4)
diyerek cevaplandırdı.
Kuranda insanın yaradılışından bahseden ayetlerin hepside insanlığın
ilk babası olan Hz. Âdem in toprak unsurundan, müstakil bir nev olarak
yarattığını ifade etmektedir. Bu yaratılış Cuma günü olmuştur. Bu ilk
insana bütün eşyanın ismini öğretti.(6) bu işe,”Talimi Esma” tabir
edilir.
Meleklerin eşyanın isimlerini bilememesi, Hz. Âdemin ise bilmesi ve
halifelik görevine layık olduğu melekler tarafından da tasdik
edilmiştir.
Cenab-ı Hak Âdem’in hem yalnızlıktan kurtulması,hem de insan
neslinin yeryüzünde çoğalabilmesi için, ona hayat arkadaşı ve eş olarak
Hz.Havva yı yarattı.Hz.Havva validemiz Hz. Âdem’in sol kaburga
kemiğinden yaratılmıştır.”O şahıstan eşini(Havva yı) vücuda
getirdi.”(7) mealindeki ayeti müfessirler bu şekilde tefsir
etmişler.Bu tefsiri teyit eden şu hadis tir ” Kadınlar hakkında hayırlı
olup,nezaketle muamele etmenize dair vasiyetime itaat ediniz..Çünkü
onlar eğe kemiğinden yaratılmışlardır.Eğe kemiğinin en eğri tarafı,üst
kısmı(ortası) dır.Eğer sen onu doğrultmaya uğraşırsan kırarsın.Kendi
haline bırakırsan daima eğri kalır.O halde kadınlar hakkında hayırla
muamele hususundaki nasihatime itaat ediniz.”(8)
Başka bir hadis de “Kadın eğe kemiği gibidir. Eğer onu doğrultmaya
kalkışırsan kırarsın. Mesut bir hayat yaşamak istersen, o eğriliği ile
beraber faydalanırsın.”(9) Bu hadiste de benzetme yapılmıştır.
Cenabı_hak onları cennete yerleştirirken ”Ey Âdem! Sen ve zevcen,
cennete yerleşin. O cennetin nimetlerinden birlikte bolca istifade
edin.” Diye hitap etti(10)
Hz. Âdem ve Hz. Havva cennette hür ve serbest oldukları istediği
gibi hareket etmelerine rağmen yalnız bir ağaca yaklaşmamaları ve onun
meyvesinden yememeleri ikazını aldılar. Şayet bu yasağa uymazlarsa,
zalimlerden olacak ve cennetten mahrum kalacaklardı(11) Allah bunları
cennete yerleştirirken en büyük düşmanlarının şeytan olduğunu,
kendilerini kandırmaya çalışacağını ve cennetin nimetlerinden mahrum
olmalarına sebebiyet vermemeleri için ona uymamalarını ihtar
etmişti.(12) ama şeytan bütün gücüyle bu yasak ağaca ve meyvesine
bunları yakınlaştırmak ve Allah’a isyan ettirmeye çalışacaktı. Bunlara
cennetin kapısında yaklaştı ve kendisi cennetin dışında olduğu halde
kandırmak için şöyle seslendi.”Ey Âdem! Kendisinden yediğiniz takdirde
devamlı surette cennette kalacağınız ebedilik ağacını ve ebedi bir mülk
ve nimeti nasıl kazanabileceğinizi size göstereyim mi? Rabbiniz bu ağacı
niçin yasak etti biliyor musunuz? Kendisinden yediğiniz takdirde melek
olacağınız veya cennette devamlı kalacağınız için… Bundan yiyin ve
böylece de cennette ebedi kalın”(12) Neticede bu yasak ağacın
meyvesinden yediler. Yer yemez edep yerleri açılıverdi, o zaman suç
işlediklerini anladılar. Hemen cennet yapraklarıyla örtünmeye
çalıştılar. İş işten geçmiş şeytanın kandırmasına uyup isyan etmişlerdi.
Cenabı Hak onlara hitabet”siz ikinize de bu ağacı yasaklamamış mıydım?
Şeytan size apaçık bir düşmandır dememiş miydim.”diye nida etti.(13)
Bunun üzerine ikisi de suçlarını itiraf ederek şöyle dediler:”Ey
Rabbimiz, biz kendimize, zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve merhamet
etmezsen hüsrana uğrarız.”dediler. Bu tövbeleri yeryüzüne indikleri
zaman kabul edilmiştir. Bu günahlarından dolayı onları cennetten
çıkartıp, yeryüzüne indirmiş oldu. Artık onlar için yepyeni bir hayat
başlıyordu. Kıyamete kadar gelecek olan Âdem zürriyeti, yeryüzünde belli
bir süre yaşayacak o müddet zarfında kendilerine verilen nimetlerden
faydalanacaklar, nihayet sonunda da ölecekler. Bu ölüm ebedi yok olma
değil, nihayet yine dirilecekler dünyada yaptıkları iyi amellerin
mükâfatını, kötü amellerinde cezasını göreceklerdi. Cenabı hakkın ezeli
hikmeti bunu gerektiriyordu onları ve dolayısıyla insanoğlunu böylelikle
dünyada da bir imtihana tabi tutmuş oluyordu. Cenab-ı Hak Şöyle hitap
etmişti:”Birbirinize düşman olarak yeryüzüne ininiz.”işte bu hitaptan
sonra cenneti, kazanmak ve kaybetmek ve onun da ilerisinde Rabbimizin
rızasını kazanmak ve kaybetmek onun cemali ile müşerref olabilmek veya
olamamak hepsi bu şeytanla yapacağımız mücadele ve onun insanda vesvese
verdiği “ lümme-i şeytaniye “dediğimiz duygu ve nefsimize uyup, uymama
ile kazanılıp ve kaybedileceğinin mücadelesi de dünyada başlamış oldu.
Kıyamet gününe kadar insanoğlu bu imtihana devam edecektir. Âdem
babamızın çıkartıldığı, sonsuz bir hayat olan ebedi hayatı kazanmak ve
kaybetmek davasının üzerinde daha büyük bir dava olmadığı için,
İnsanoğlu imtihana tabi tutulmuş, ebed için yaratılma gayesine uygun
olarak neslin devamı için dünya hayatı süslendirilip, insana her türlü
şehevi his ve duygular, akıl ve gazap duygularıyla teçhiz edilip dünyada
böyle bir hayatın içine konmuşuz.
Gelecek konumuzda, Allah nasip ederse, insanın bir damla nutfeden nasıl yaratıldığı konulara değinelim.
Hoşça kalın.
Dostça kalın.
Allah’a emanet olun.
03.02.2007
İstifade edilen eserler:
Peygamberler tarihi-M.Dikmen-B.Ateş- Yeni Asya yayınları
Kur’ân-ı Kerim’in açıklamalı Türkçe meali Yeni Asya neşriyat
1-El-acluni,Keşfül Hafa,II,132 (H.No:2016) -İsmail hakkı Bursevi,Kenzül Mahfi,II,3,-Bediüzzaman S.Nursi,İşaratü’l-İ’caz,4
2-Ez-Zariyat suresi–56
3-Sâd,71
4-El-Bakara,30
5-Sâd,72,
6-el-Bakara–31
7-en –Nisa–1
8-Buhari, VI.145,k.Nikâh, Babul-vasati bi’n-Nisa
9-(8) aynı kaynak Babu Mudarat b.-n-Nisa
10-el-Bakara–35
11-el-Araf,19-el-Bakara,35
12-el-Araf,20; Tâhâ,120
13-el-Araf,22,23; Tâhâ,121
Osman Karahasanoğlu
(
İnsan Ve İmtihan-1 başlıklı yazı
Osman Karaha tarafından
16.03.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.