BANA ÇOCUKLARI YAZ

(GECİKMESİN MEKTUBUN veya PEMBE TABLO)

 

 

 

      Gecikmesin mektupların sevdalım…

       Koyuyor bana bu hasretlik. İçim yanıyor… Senden gelmeyince ha-
ber, dünyam kararıyor.
       …
 
       Rüyâlarımda hep karabasan…
       ...
 
       Uzun zamandır girmiyorsun düşüme. Düşlerimde yer almadığın için-
dir ki, sınırsız bir korku, dalga-dalga gelip oturuyor içime.

       “Acaba?!…” diyorum. Korkuyorum…

       …
 
       Uykumu dağıtan korkulu düşler, gün bitiminde her gece yeniden
başlar. Ve inan sevdalım, senden gelen her haber, bana dünyaları bağış-
lar.
       ...
 

       Unutma n’olursun.

       …
 
       “Ne yazem?” diye sorma…
       ...
 
       Bilirsin ki, bizde kar zamanıydı yüreklerin kor zamanı... Yüreklerin
kor zamanıysa, elimizin dar zamanı.
       ...
 
       Dört duvar arasından öteye geçmezken çocuk ağlamaları, politik
ağalar ahkâm keserlerdi.
       Bizi yoksulluğa terkedenlerin, kendilerini birer umut olarak göster-
melerinin hor zamanıydı.
       …
 
       Bir soba başına sığınmış ve Yaradan’dan ümit umutlanırken dedeler,
yaşamayı dilenirdi bebeler.
       Analar, salavatlarla döşeklerde kıvranırken, ölüme açılan kapılar-
da, dualar okuyarak doğurtmaya başlardı, daha “abece”yi sökememiş
ebeler!

       Oysa, ölü ruhların nikâhları kıyılıyordu haberlerde…

       ...
 
       Sütliman gösteriyordu ülkeyi, geleceği uçuruma  doğru sürükleyen
anadan doğma cahil siyasiler.
       Zil-zurna sarhoş nidalarıyla inlerken umut bağladığımız kentin cad-
deleri, ehliyetsiz ellerde ölü doğan bebekleri beklerdi harabelerde, aç-
lıktan böğrü göçmüş kediler…
      …
 
       Ve kâr zamanları vardı…

       Kâr zamanıydı, yol kesen haramilerin itibar zamanı.

       Kâr zamanıydı, köşe bucak ihanet ekenlerin muteber zamanı.

       ...
 
       Her taraf hırsız, yalancı, dolancı kaynıyordu.
       Haramiler tüylenirken, tüyü bitmemiş yetimlerin suyu ısınıyordu.

       Huzurumuzun suyu sıkılıyordu gülüm, suyu sıkılıyordu.

       Ganimeti, yine de birileri topluyordu durmadan…
       Ve birileri de ahkâm keserdi yanı başımızda, çilekeşliğimize aldırma-
dan...
       Edep çöplükte, ar kayıpta, kâr zamanıydı…
       …
 
       “Ne yazem?” diye sorma sevdalım…
       …
 

    Yeter ki başla… Yazacak çok şey bulursun.

    Sen, şahidisin dertlerin. Yeter ki yazmaya başla.

    Bilirim ki, şair-i derya olursun…

    …
 
    Meselâ; “Çocuklar iyi” diye yaz.
    Okullar kapalı olsa da memleketimin, yalandan da olsa, “Çocuklar
okula gidiyor.” diye yaz.
 
    Öğretmensiz sınıflara giriyor olsalar da çocuklar, “Öğretmenleri ders
veriyor.” diye yaz.
 
    Başından sorumluluğu savan mahlukatlar, şerefli makamları şerefsiz-
ce işgal ediyor olsalar bile, “Derdim yok. Dağlarda şehidim yok… Aç
susuz ve ekmeksiz değilim. Çanağımdaki çorbam, bu gece de bitmedi.
Yarına daha da var… Hem de çoook.” diye yaz.
    …
 
    “Kime ne diyem? Kime ne yazem?” deme sevdalım…
    ...
 

    Bilirsin ki, ümidimsin… Yarınım, yüreğimin özü, göz bebeğimsin.

    Senden haber alamazsam, ben seni değil, sen beni yitirirsin.

    Hep açık tut. Kapatma defterleri.

    Bana yaz ki, bölüşelim dertleri…

    …
 
    Meselâ; “Aç değil bebeler… Odunsuz kalmadık bu sene… Kurşun-
larda yitirmedik ümitleri ve dağlara salmadık acıyı tatmış doksanlık
dedeleri!”diye yaz.
 

    Yaz ki; “Ümitleri tükenmedi çocukların!”

    Yaz ki; “Umutları sandığa gömülmedi gelinlik kızların”
 

    N’olursun yaz!

    Yaz ki; “Sesi kesildi kardeşi kardeşe kırdıran kurşunların! Sonu gel-
di uğursuzlukların.” diye yaz!

    Ben anlarım.

    Ben anlarım sevdalım. Ben anlarım…

    Bilsem ki hepsi yalan! Ve bilsem ki, yalanların arta kalanlardır ma-
sallardan, yine de dayanırım!
    Bağrıma taş basar, çaresizliğe aldanırım!…
 
 
    Mehmet Cemal SAYDAM
( Bana Çocukları Yaz başlıklı yazı mehmet-cemal tarafından 19.04.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu