Siyasi partilerimiz, tabandan değil de tavandan kurulunca, demokrasimiz de bir türlü kurumsallaşmıyor. 12 eylül darbesi sonucu akredite partilerin siyasi hayatları uzun ömürlü olmadı. Her darbe, muhtıra. e-muhtıra göstermiş ki siyaset zorlamalarla dizayn edilemiyor.

Son iki seçimle iktidar da olan ak parti, anayasa değişikliği için yapılan referandum sonucunu belirlemek için millete gitti. Aslında soru şöyle sorulsa: "darbelere karşı mısınız?" diye, alıncak oy oranı %95 olurdu. Ama bu refarandum oylamasında soru içinde gizli bir oyun vardı. Yeni anayasaya ve darbelere olunca , seçmende bir ikilem oldu. Bu anayasanın getireceği muhtemel sorunla, karşısında da iktidar zaten bu anayasayı yapma yetkisini yeni seçim dönemi sonrasına erteledi.

Toplum mühendislerinin başlattığı bir tasfiye hareketi basında başlamıştı. "tasfiye olacak gazeteciler" bu liste çok tartışıldı. Basında yeni yapılanmalar başladı. İlk adam Oktay Ekşi oldu. Haddi aşan bir eleştiri sonucu Başyazarlıktan ve Hürriyet gazetesinden istifa etmek zorunda kaldı. Radikal'de İsmet Berkan'ın yerine Eyüp Can getirildi. Namık Kemal Zeybek ve Hasan Celal güzel'in yazılarına son verildi. Star gazetesi yeniden yapılandı.

Bir zamanlar kartel medyamız vardı. Şimdi yandaş medya yerini aldı. Doğruları nasıl öğreneceğiz? Türkiye'nin net borcu konusundaki rakamlar bile tartışılıyor. Milli gelir artışından vatandaşın yararlanmadığı, milli gelirin %10 alan kısmın sade vatandaşın %60 tekamül ettiği söyleniyor.
 
Bu paylaşım adil değil.

Bu dönemde; Banu Avar, Hülki Cevizoğlu , Alev Alatlı gibi farklı düşünen yazarlar pasifize edildi.
Bir kısmı Ergenekon davasından tutuklu. Kitaplar daha yazılmadan yok ediliyor. Basın özgürlüğü dışardan bakılınca iyi görünmüyor. Türkiye basın özgürlüğü sıralamasında gerilere düşüyor.
 
Ana muhalefet lideri Deniz Baykal da istenmiyordu. Kurultayda delegelerin oyu ile değil de bir kaset ile CHP genel başkanlığında uzaklaşmak zorunda kaldı.

Aslında kurumsallaşmış siyasi partilerde Genel başkan kendinden sonra gelecek lider adaylarını belirlemek zorundaydı. Mahkeme kadıya mülk olmadığına göre liderlikte iki veya üç seçim dönemi yeni adaylara bırakılmalıydı.
Ama Türkiye'de siyaseti dizayn edenler zayıf bir muhalefet liderini, tecrübesiz bir kişiyi seçtirmeyi yeğlemiştir.
 
Fikirlerin tartışımadığı bir seçim döneminde kasetler ve şantajlar tartışılıyor.
Bu tartışmalarda Türkiye'nin sorunları yok. İşsizlik yok. Milli gelir adaleti yok. Yeni vakıflar yasası yok. Sat kurtul, ver kurtul mantığı var.

En önemlisi yeni anayasa ve bu anayasanın neleri ihtiva edeceği yok.

Türk demokrasisinin yeni anayasa ve sonrası başlayacak sorunlar doğrultusunda yapılanacağı kanatindeyim.

Tasfiye olacak gazetecileri; okuyucular belirlemeli.

Tasfiye olacak partileri seçmenler belirlemeli.
( Seçime Doğru Türkiye başlıklı yazı M.Filizman tarafından 23.05.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.