GÂVURCU RAMAZAN / 8
(Ve Gâvurcu Ramazan, hıdırellezden bir gün sonra almış eline cep telefonunu, aramış hocasını. Kendine has konuşmasıyla söylemiş bakalım ne söylemiş…)
Sesim eyi varıyo mu de hele!
Dostlar, arkadaşlar gelip de bazan
Beni senden soruyo mu de hele!
Çağıldar mı yaylaların pınarı
Cami önündeki goca çınarı
Sarmaşıklar sarıyo mu de hele!
Sürü otlatır mı gırda bayırda
Tekeleri, çırpındıra bağırda
Çam dibinde buruyo mu de hele!
Merhamet timsali Bahtiyar emmi
Gardaşından galan iki yetimi
Gözü gibi goruyo mu de hele!
Değirmene govaynan su daşırmış
Dört garının dördünü de gaçırmış
Beşinciyi arıyo mu de hele!
Piyango hastası divane Yakup
Sayısaldan beş milyonu dutturup
Gökdelenler guruyo mu de hele!
Fener ile yatıp Fenerle galkan
“Raket Ayak” dedikleri Atakan
Gene seni yoruyo mu de hele!
Balkondan çırparmış tozlu kilimi
Tilki Şükrü, Saf Ali’nin Selim’i
Makaraya sarıyo mu de hele!
Türlü türlü rezaleti hoş gören
İhaleyle ihya olmuş Keş Kerem
Gene vurgun vuruyo mu de hele!
Yürürmüş de izi galmazmış garda
Zabahdan akşama çarşı bazarda
Heyikdirip duruyo mu de hele!
O gede de tekin gelmez pek bana
Garısı sağında,gızı solunda
Elleri ardında Gonya yolunda
Çifte gerdan gırıyo mu de hele!
Ekmek çarpsın şarjım bitmek üzere
Hocam,gâvur nereee,Emirdağ nere
El uzattım eriyo mu de hele!…