Bu yazıyı geçen yıl yazmıştım.Yine güncelleştirme ihtiyacı duydum.Zira yeni katılan yazar arkadaşlarımız oldu.
 
Bugün Sultanüşşuara Necip Fazıl Kısakürek'in vefatının 28. yıldönümü... 25 Mayıs 1983'te vefat eden Üstad Necip Fazıl Kısakürek, sayısız şiire, makaleye imza attı ve bir dönem gençliğini peşinden sürükledi.
 
Edebiyatla  ilgilenen arkadaşların ilgi duyacağını tahmin ediyorum.Bir diğer neden de,Üstad 'ın ölüm yıl dönümünde unutulmaması.
Aziz Nesin ile yakın arkaşlığı söz konusu.Keşke onlar bir araya gelince neler konuşurlardı? Bilseydik.Tabii bu konuşmalar ilgi görürdü.Ama Üstad Babıali de zamanına tanık olan yazarları anlatır.
 
Yeni bir duyuş ve görüş mimarisinin toprak üzerinde sarayını kuracak tek vasıta:kitap.

     NECİP FAZIL KISAKÜREK
       

Aziz Nesinden Üstada Yazılan MektupMayıs ayı gelince Üstad hatırlanır.Ölümünün 28 yıldönümü.Her geçen yıl daha farklı hatırlıyoruz.Belki O nun idealistlği,belki şiiri,bize daha anlamlı geliyor.
O ve Ben i okurken O nun ilk edebiyat dünyasına nasıl adım attığını okuyoruz.Yakup Kadri'ye ilk şiirni teslim edişi.Ve O günün ünlü yazarları arasında yayınlanan şiiri.VE Yakup Kadri'nin nerden buldun bu sesi çoçuk deyişi.

Ve O ve Ben in çizgisinde keskin kırılma.Bir Nakşi Şeyhi olan Abdulhakim Arvasi ile karşılaşması,Necip FAZIL'IN miladını teşkil eder.
O artık şiirine kıyan adam dır.Ama O bu durumu şöyle anlatır;benim işim çelik çomak oynamak değil ,Şimdi asıl işim büyük sanatkarlıkta:diye özetlemişdir.

O son yıllarını Ahmet Kabaklı,Ayhan Songar gibi edebiyat adamlarıyla yaşamıştır.
Onlara yakın oluşu,Aziz Nesin'in Üstad'a yazılan mektubun Türk edebiyatı dergisinde yayınlanması dolayısyle bizlere ulaşmıştır.

Aralarında çok eskiye dayanan bir dostluk vardır.Her ikisininde hayatında büyük fikir değişikleri olmuştur.
İki kutuplu dünyanın bir kutbudur,Üstad.12  eylül öncesi her görüşün yazarları faklıydı.Ve kapılar birbirine kapalıydı.Herkes kendi görüşüne yakın yazarları okurdu.
12 eylül den sonra Öz eleştiri yapan Cem Karaca,bu dönemi şöyle yorumluyordu;Biz Üstad'ın adı geçince Onu geç derdik.Ama sonra anladık ki, büyük şairmiş.

Aziz Nesin'in Üstad'a yazdığı mektubu paylaşalım.Keşke bu mektup daha geniş edebiyat çevrelerince paylaşılsa.En azından Sivas Madımak olayları yaşanmazdı.Ama bazı güzel gerçekler saklanıyor.



NESİN VAKFI
P.K.5 - ÇATALCA
İstanbul - 5 Aralık 1980



Üstad,

Çoktan beri ziyaretinize gelmek istiyorum. Ancak ben, sizden çok uzakta oturuyorum. Çatalca'da kimsesiz çocuklar için kurduğum vakıfta yaşamaktayım. Yine de bir gün ziyaretinize geleceğim.

Kültür Bakanlığı büyük ödülünü kazandığınız için sizi candan kutlarım. Bu ödülü almakla Kültür Bakanlığını onurlandırdınız.

Size gelecektim, ama üç gün sonra Almanya'ya gidiyorum; bir ay sonra döneceğim.

Altı yıldan beri Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı adı ile bir yıllık çıkarmaktayım. Size son sayısını gönderiyorum, tetkik etmeniz için. İnşaallah yüzüncü yaşınızda da sizi tebrik etme bana kısmet olur. Ben sizden dokuz yaş küçüğüm.

Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı için, yetmişbeşinci yaşınıza dair bir yazı vermenizi rica ediyorum. Bu yazıyı eski Türkçe yazabilirsiniz. Size daha kolay gelirse. Yazmağa zamanınız yoksa bu mektubu size getiren hanıma söyleyerek yazdırabilirsiniz. Ama ben sizin yazınızı tercih ederim.

Yazı istediğiniz uzunlukta olabilir. Her ne isterseniz yazınız. Mesela yetmişbeşinci yaşınız dolayısıyla bir muhasebe, geçmişle muhasebe... Yahud hatıralarınızdan bir bölümü anlatabilirsiniz. Şiirinizde yahud tiyatro yazarlığınızdaki merhaleleri de açıklayabilirsiniz, ya da büsbütün başka şeyler...

Yazınızla birlikte bir de fotoğrafınızı rica ediyorum.

Bu yıllığın neşri gecikmişti. Bu münasebetle mümkün olduğu kadar çabuk gönderirseniz beni sevindireceksiniz.

Ziyaretinize geleceğim.

Yolunuz düşerse bir gün sizi vakfa da misafir etmekten şeref duyarım.

Neslihan Hanımefendiye lütfen saygılarımı bildiriniz.

Her zaman dostluklar...

Aziz Nesin


Üstad'ın hayatı çilelerle geçmişdir.Onların ortak özelliği sitemin dışında kalmaları,ve çileli yollarda yılmadan mücadele etmeleri.Unutulmaz olmanın sırrı sanırım.


O her devrin mahkümudur.Bu durumu şöyle anlatır"Her devrin mahpusu ve menhusu,mevkufu ve matufu,makhuru ve mağduru,madrudu,ve merdudu,mağbuzu,,ve maznunu ve mahzunu"dur.

İnsanlar büyüdükçe,yüceldikçe yalnızlıklarıda artıyor.Necip Fazıl eriştiği seviyeden dünyayı seyrederken söylediği şu sözlere bakalım:

Boş Dünya

Gittiler...Bana dünyam
Birdenbire boş geldi
Seçilmez oldu eşyam
Odalarım loş geldi
Gözlerim Müebbede'de;
Günü gelir elbette
Gelir,Melek nöbette
Safa geldi,hoş geldi!


( Aziz Nesin Ve Necip Fazıl ,dostluğu başlıklı yazı M.Filizman tarafından 26.05.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.