g) Yargı Süreci
Katliamdan birkaç gün sonra soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma ve yargılamanın gelişimi şöyledir:
1) Sivas C. Başsavcılığı, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Yasasına muhalefetten dolayı bazı kişiler hakkında
soruşturma başlatır ve Sivas 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde kamu davası
açar. Sivas 2. Asliye Ceza Mahkemesi de 23. 08. 1993 gün, 1993/302
Esas, 1993/315 kararıyla, kamu güvenliği yönünden davayı Ankara
Asliye Ceza Mahkemesine gönderir. Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesinin
1993/1185 E. Kararıyla dava Ankara DGM’ye gönderilir.
2) Sivas C. Başsavcılığı, ayrıca 22. 07. 1993 gün ve 1993/2212
Hz. Sayılı iddianamesiyle Sivas Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açar.
Mahkeme de kamu güvenliği nedeniyle dava dosyasını Ankara Ağır Ceza
Mahkemesi’ne gönderir. Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi de, oluşumunun
DGM’yi ilgilendirdiği gerekçesiyle 11. 10. 1993 gün, 1993/169 E.,
1993/150 sayılı kararıyla davayı Ankara DGM’ye gönderir.
3) Sivas İli, Kayseri DGM kapsamındadır. Bu yüzden, Kayseri DGM
Savcılığı da soruşturma başlatır. Sonra 25. 08. 1993 gün, 1993/175
Esas, 1993/197 sayılı kararıyla davayı kamu düzeni bakımından Ankara
DGM’ye gönderir.
4) Ankara DGM, kendisine gönderilen dava dosyaları hakkında 27.
10. 1993 tarih ve 1993/129 Esas, 1993/109 sayılı kararıyla
görevsizlik kararı verir. Böylece Mahkemeler arasında uyuşmazlık
sonucu dava dosyası Yargıtay’a gider. Yargıtay 16. Ceza Dairesi de
08. 11. 1993 gün ve 1993/11824 Esas, 1993/11804 sayılı kararıyla
Ankara DGM’nin yetkili olduğuna karar verir.
5) Ankara DGM, gerek Asliye Cezada açılan davaların dosyasını,
gerekse Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dosyayı 1993/106 Esas
kararıyla birleştirir. Sonuçta dava, Ankara 1 nolu DGM’de açılmıştır.
Görüldüğü gibi, saldırı ve katliam sırasında Emniyet, suçluları
yakalamada oldukça pasif kalmış; Sivas’ın dışından gelen
saldırganlar kolaylıkla Sivas’ı terketmişlerdir. Sonradan gözaltına
alınanların tümüne yakını Sivas’ta oturanlardır.
Yargı sürecinde dava dosyası, Kayseri DGM, Sivas, Ankara Asliye
ve Ağır Ceza Mahkemeleriyle, Ankara DGM ve Yargıtay arasında uzun
süre dolaştırılmıştır. Böylece sıcağı sıcağına soruşturma
başlatılmadığı gibi, suçluların çoğunluğu çoktan kayıplara
karışmışlardır.
35 kişinin ölümüne, 60 kişinin yaralanmasına neden olan bu
katliamın soruşturulmasına, yargılanmasına etki eden veya engellemeye
çalışan gizli güçler mi vardır? Burası tartışma konusu olmuştur.Ama
katliamın öncesi, sonrası ve yargılama süresinde saldırganların
korunduğuna, basın ve kamuoyu tanık olmuştur.
Ankara 1 nolu DGM’ye sunulan iddianamede Sivas Katliamı şöyle anlatılmaktadır:
“İDDİANAME: 02. 07. 1993 Cuma günü her yıl olduğu gibi
Banaz Köyü’nde yapılmakta olduğu söylenilen Pir Sultan Abdal
Şenlikleri’nin bu yıl Sivas şehrine dikilen Pir Sultan Abdal
Abidesi’nin açılışı nedeniyle Sivas il merkezinde yapılmış olması,
toplantıya İslam dünyasında tepki yaratan Şeytan Ayetleri Kitabı’nı
Türkiye’de de yayınlayan Aziz Nesin’in davet edilmesinin, il içinde
olumsuz bir ortamın doğmasına neden olduğu gözlenmiştir. Sivas ilinde
yaşayan vatandaşların bu duruma hassasiyetlerini gösterecekleri ve
bir büyük olayın geleceği önceden bilinmesi de bir yana, yasal ve
emniyet tedbirlerinin bu tür olayları önlemede etkin bir çare
olamayacağı açıktır...
“İslam dünyasında tepki yaratan ‘Şeytan Ayetleri’ kitabının
Türkiye’de yayınlanmasını yürüten ve Türk toplumunda sergilediği
hareketleriyle hiç de iyi izlenim bırakmayan Aziz Nesin’in bu
merasime (4. Pir Sultan Abdal şenliği) davet edilmesi, geleneksel
olarak Pir Sultan Abdal Şenlikleri’nin her yıl Banaz Köyü’nde
yapıldığını düşünürsek, bu şenliğin Sivas İl Merkezi’ne getirilmesi;
kamu davasındaki bu olayı hazırlamıştır.
“İşte 02. 07. 1993 gününün Cuma olması ve camilerden çıkan
halkın, fanatik dincilerin yönlendirmesiyle, yetkililerce olayın
önlenmesi için yeterli tedbirin alınmaması ve geciktirilmesi,
“Ayrıca, fanatik toplulukça şenlikten bir gün önce il
merkezinde yayınlanan gazetelerde açıklamalar yapılması ve halkı
kışkırtan bildiriler dağıtılması;
“Hele hele Aziz Nesin’in İslam Dini’ne karşı tutum ve davranışları ve açıklamaları;
“Kapalı bir salonda düzenlenen toplantıda terör örgütü militanları için saygı duruşunda bulunulması;
“Eylemin hazırlayıcı nedenleri arasında sayılabilir.
Sivas ilinde meydana gelen bu vahim olay için de, ‘Bu şenlik
neden İl Merkezi’nde yapılmıştır, neden Cuma gününe rastlatılmıştır,
neden genelde halk tarafından hareketleri hiç de hoş karşılanmayan
Aziz Nesin şenliğe davet edilmiş, kendisine konuşmalar yapma imkanı
tanınmış, neden şenlikle hiç ilgisi olmayan terör örgütü militanları
için saygı duruşunda bulunulmuştur?’ soruları cevapsız kalmaktadır.
“Bir yanda ‘Marksist-Leninist’ düzene dayalı devletin ülkesi ve
milletiyle bölünmez bütünlüğüne yönelik oluşturulan yasa dışı terör
örgütleri, özellikle PKK terör örgütünün; bir yanda fanatik
dincilerin laik devlet düzenini cebren ilga edilip, yerine şeriat
devlet düzeninin getirilmesine ilişkin;
“... Çalışmaları Sivas olayında tahrik ve teşvik şeklinde
görüntülenerek gövde ve güç gösterisi oluşturulmuştur. Olaydan bir
gün önce sokağa dökülen Marksist-Leninist düzene dayalı, devletin
ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne yönelik Dev-Sol, Dev-Genç,
PKK terör örgütlerinin militanlarının katılmasıyla Sivas sokaklarında
yapılan yürüyüş ve Aziz NESİN’in konuşmaları sergilediği tavrı, bir gün
sonra meydana getirilecek olayların tahrikçisi olmuştur...” 12
DGM savcılarının iddianamelerinde, Pir Sultan Abdal Kültür
Şenlikleri ve bu şenliğe katılanlar “Dev-Sol, Dev-Genç, PKK”
örgütleriyle bağlantılı olmakla suçlanmaktadır. Bu örgütlerin
Sivas’ta yürüyüş yaptıklarından sözedilmektedir. Oysa Sivas
Valiliğinin ve Emniyet Müdürlüğünün raporlarında böyle bir yürüyüş
olmadığı belirtilmiştir. Yine, katliamı gerçekleştiren ırkçı-şeriatçı
örgütlerden hiç söz edilmemiştir. Katliamın nedenini Aziz NESİN’in
tahrikine ve sol örgütlere bağlayarak savcıların, katliamı
yapanlardan yana taraflı olduğu görülmektedir.
Davanın ilk duruşması, Ankara 1 nolu DGM’de 21. 10. 1993 günü
yapıldı. Duruşmayı izlemek üzere binlerce kişi Ankara DGM önüne
geldi. Binin üstünde polis Adliyenin geliş yollarını çevirmişti.
Saldırganların yakınlarının ve avukatlarının dışında kimseyi Adliyeye
yaklaştırılmıyorlardı. Sivas’ta katledilenlerin aileleri ve
avukatları içeri alınmadılar. Emniyet güçleri, duruşmayı izlemeye
gelenlere ve katledilenlerin yakınlarına acımısızca saldırdılar.
Kadınları saçlarından tutarak yerlerde sürüklediler ve copladılar.
Ağza alınmayacak küfür ve hakaretler yapıldı. Birçok kişi gözaltına
alındı.
İlk duruşma böyle başladı. Yakınlarını kaybeden aileler ve
müdahil avukatları sonraki duruşmalara katılma imkanı buldular.
Sanıklar, her duruşmada müdahil avukatlara ve yakınlarını kaybeden
ailelere sözle ve el hareketleriyle hakarette bulunuyorlardı. Mahkeme
heyeti bu tür hareketlere müdahale etmiyordu.
Müdahil avukatlar, katliamla ilgili elde edilmiş fotoğrafları,
filmleri ve benzeri belgeleri mahkemeye sundular. Mahkemeye sunulan
belgelerde saldırganlar, somut olarak görülüyordu. Ancak mahkeme
heyeti avukatların belgelerin incelenmesi istemini kabul etmedi. Daha
sonra davanın gelişimini, tanıkların ifadelerini basından ve
kamuoyundan gizlemek için gizlilik kararı alındı. Müdahil avukatlar,
mahkeme heyetinin tutumunu yanlı görerek reddi hakim isteminde
bulundular. Avukatların bu istemi de reddedildi.
Mahkemenin yanlı tutumu karşısında, müdahil avukatlar, yaptıkları bir açıklamayla duruşmalara katılmama kararı aldılar:
“...Şeriat heveslilerinin, teokratik devlet özlemcilerinin
yargılandığı ve Cumhuriyet tarihimizin en önemli davalarından olan
Sivas Olayları Davasının her yönüyle topluma, halkımıza açık olması
gerekir. Müdahil vekileri olarak, gerekçesi ve nedenleri bile
tutanağa yazılmamış olan ‘Gizlilik kararı’nın sürmesini asla
benimsemeyiz, yargılamanın kamuoyundaki inandırıcılığına gölge düşmesine
göz yummayı, halkın haber alma hakkının tıkanmasını içimize
sindiremeyiz ve hukuka uygun bulmayız.
“Bu nedenle meslektaşlarımız, müdahil müvekkillerin de
isteklerini göz önünde bulundurarak; mahkemelerce verilmiş bulunan
‘Gizlilik kararı’ kaldırılıncaya kadar, duruşmalar halka açık olarak
yapılıncaya kadar, duruşmalara girmeme ve mahkemeyi tarihi
sorumluluğu ve hukuki yanlışlığı ile baş başa bırakma kararı
vermişlerdir...” 13
Müdahil avukatların bu kararını desteklemek üzere, Pir Sultan
Abdal Kültür Derneği Genel Merkezi de tüm şubeleriyle açlık grevi
kararını aldı. 14 Haziran 1994 günü başlayan ve18 Haziran akşamı sona
eren dört günlük açlık grevine, Derneğin 35 Şubesinin tüm yönetim
kadrosu katıldı. Açlık grevi süresince 100 binin üstünde kişi ve
kurum temsilcisi Derneği ziyaret ederek destek verdiler. Buna ek
olarak Ankara’da 200 bin bildiri dağıtıldı.
Bunca tepki ve uyarıya karşın, mahkeme heyeti kararında
direnerek yargılamayı yürüttü. Gizlilik içinde yürütülen yargılama
26. 12. 1994’te karara bağlandı. Mahkemenin gerekçeli kararı
şöyledir:
“Gerekçeli Karar: ...Sivas olaylarının devlete ve laik
düzene yönelik olmadığı, Aziz NESİN’in Şeytan Ayetleri kitabını
yayınlamasına duyulan öfke, kin ve nefretin oluşturduğu tahrik sonucu
ve Aziz NESİN’e yönelik bir eylem olduğu, kast edilen Aziz NESİN
olmasına rağmen hedefde sapma sonucu 37 masum insanın ölümü ile
sonuçlanan bu olayların, laik-antilaik veya mezhep çatışması
olmadığı, sadece İslam dinince mukaddes sayılan değerlerin
aşağılanmasına tepki gösterildiği, Aziz NESİN’in Anadolu’nun herhangi
bir vilayetinde da aynı tepkiyi görebileceği, dolayısıyla şahsa
yönelik eylemin bir başka amaca çekilerek kamplaşma ve kutuplaşma
yaratmasının hukuki ve sosyal bir yararı olmadığı kanaatindeyiz.
“... Olayların müştekisi Aziz NESİN’in, Bakanlar Kurulu’nun
24. 08. 1989 tarih ve 1989/14479 sayılı kararnamesinde, yazarı
Salman RÜŞDİ olan ‘Şeytan Ayetleri’ isimli kitabın Türkiye’ye
sokulması ve dağıtılmasını yasakladığı, Türkiye’de bu yasağa rağmen
adı geçen kitabı Aydınlık Gazetesinde yayınladığı ve bu kitabın
içeriği itibarıyla Müslümanların Peygamberi ve eşlerine karşı tahrik
ve tazyif edici ibarelerin bulunması sebebiyle tüm Müslüman halkı bu
yayından dolayı haksız şekilde tahrik ettiği, böylece olayların
çıkmasının müsebbibi bulunduğu anlaşıldığından, sanıklara tayin
olunan ceza TCK’nun 51/1 maddesi gereğince ¼ nisbetinde
indirilecek... hapis cezasıyla ayrı ayrı cezalandırılmalarına...“ (Ankara 1 nolu DGM’nin Gerekçeli Kararı, Sayfa: 461/465) 14
Böylece Sivas katliamı davasının 22 sanığı hakkında 15’er yıl, 3
sanığı hakkında 10’ar yıl, 54 sanığı hakkında 3’er yıl, 6 sanığı
hakkında 2’şer yıl hapis cezası, 37 sanığı hakkında da beraat kararı
verildi.
DGM’nin kararında katliamı gerçekleştiren faşist
(ırkçı-şeriatçı) örgütlerden söz edilmediği gibi, katliam Cumhuriyete
ve laikliğe karşı bir eylem olarak da değerlendirilmemiştir. Ama bir
suçlu gerekliydi ve o da bulunmuştu: Aziz NESİN. Üstelik bu hiç de
yeni bir şey değildi; devletin yetkilileri, siyasi iktidarın
sözcüleri, emniyet yetkilileri ve savcılar da, Sivas katliamının örgütlü
bir hareket olmadığını, Aziz NESİN’in tahrikiyle ortaya çıkmış bir
tepkinin sonucu olduğunu, olayın ilk gününde açıklamışlardı.
Müdahil avukatlar, DGM’nin kararını taraflı, hukuka ve adalete
aykırı olarak niteleyerek, ayrıntılı bir savunmayla temyiz ettiler.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Esas No: 1996/688, Karar No: 1996/4716
kararıyla, “Katliamın Cumhuriyete, Laikliğe ve Demokrasiye yönelik
olduğunu” belirterek DGM’nin kararını esastan bozdu.
Ankara 1 nolu DGM, Yargıtay’ın bozma kararına uyarak yargılamayı
yeniden başlattı. Karar, 28. 11. 1997’de açıklandı. Mahkemenin Esas
No: 1996/84, Karar No: 1996/199 Gerekçeli Kararında şu ifadelere yer
veriliyordu:
“... 7-8 saatlik uzun bir zaman süreci içerisinde güvenlik
görevlilerince yapılmış olan çeşitli uyarılara rağmen dağılmayarak
Hükümet Konağının önünde bulunan güvenlik görevlilerini kurduğu
barikatın da zorlanıp devlet ve hükümetin il’de temsilcisi olan
valiye ‘Şerefsiz vali’, ‘Vali istifa’ şeklinde, yürüyüşler ve
toplanmalar sırasında Cumhuriyetçilik ve laiklik ilkelerine aykırı
biçimde ‘Şeriat gelecek zulüm bitecek’, ‘Cumhuriyeti burada kurduk,
burada yıkacağız’, ‘Yaşasın şeriat, kahrolsun laiklik’, ‘Şeriat
isteriz’, ‘Dinsiz laikler’ sloganlarının atılması, bir kısım işyeri,
mesken ve araçların yakılması ‘Yak yak’ sloganları altında güvenlik
görevlilerinin kurduğu barikatın cebir kullanılmak suretiyle açılıp
otelin yakılması suretiyle 35 kişinin öldürülmüş ve çok sayıda kişi ve
güvenlik görevlisinin yaralanmış bulunması ve nihayet Türk İnkılabının
temel taşlarından birisi olan Sivas Kongresinin imzalandığı ve
sonradan müzeye dönüştürülmüş bulunan bina ile önündeki Atatürk
Heykelinin tahrip edilmiş olması, olayda kullanılan cebir, bir kısım
icra hareketlerinin TCK’nin 146. Maddesinde belirtilen sonucu
yaratmaya elverişliğinin ve Aziz NESİN’in düşünce ve davranışları bahane
edilmek suretiyle Anayasal düzenin en önemli ilkelerinden olan
Cumhuriyetçilik ve laiklik ilkelerinin ortadan kaldırılmasına yönelik
bulunduğunu tüm açıklığı ile ortaya koymaktadır...” (Gerekçeli Karar, s. 65-67)
DGM’nin kararında 33 sanığa idam, diğerlerine de muhtelif ağır hapis cezaları verilmiştir.
Mahkemenin kararı taraflarca temyiz edilmiştir Yargıtay 9. Ceza
Dairesinin, 24. 12. 1998 günü verdiği kararda hapis cezaları
onaylanırken, 33 idam cezası bazı usul noksanlıkları nedeniyle
bozulmuştur. Dava bir kez daha DGM önündedir.
KAYNAKLAR
1) Zeki COŞKUN, Aleviler-Sünniler ve Öteki Sivas, s. 27
2) İlke Dergisi, Sayı: 58 (Ekim 1978)
3) PSAKD Arşivi
4) Sivas Kitabı, Edebiyatçılar Derneği Yayını, s. 319
5) A.g.e., s. 323
6) A.g.e., s. 335
7) A.g.e., s. 330 ve Lütfi KALELİ, Sivas Katliamı, s. 41
8) Gerekçeli Karar (Ankara 1 nolu DGM: 1993/106, Karar: 1994/190)
9) Sivas Dosyası (TBMM Araştırma Komisyonu Dosyası)
10) A.g.e.
11) Kayseri DGM Savcılığı (16. 07. 1993-KL -4)
12) Gerekçeli Karar (Ankara 1 nolu DGM: 1993/106, Karar: 1994/190), s. 95, 96, 111, 112
13) A.g.e.
14) A.g.e.
Bu bölümle ilgili geniş bilgi için şu kaynaklardan yararlanılabilir
A- Kitaplar:
1) Muzaffer İlhan ERDOST, Üç Sivas
2) Zeki COŞKUN, Aleviler-Sünniler ve Öteki Sivas
3) Sivas Kitabı, Edebiyatçılar Derneği Yayını
4) Çetin YİĞENOĞLU, Ölü Ozanlar Kenti Sivas
5) Ali YILDIRIM, Ateşe Semaha Durmak
6) Ali BALKIZ, Sivas’tan Sydney’e Pir Sultan
7) Bilinmeyen Yönleriyle Sivas Katliamı, Ayyıldız Yayınları
8) Lütfi KALELİ, Sivas Katliamı
9) Serdar DOĞAN, Yaşamak
10) Öner YAĞCI, Sivas’ı Unutmadık
B-Dergiler:
1) Pir Sultan Abdal / Kültür ve Sanat Dergisi, Sayı 8, Ağustos 1993
2) A.g.e., Sayı 9, Ekim 1993
3) A.g.e., Sayı 10, Aralık 1993
4) A.g.e., Sayı 12, Haziran 1994
5) A.g.e., Sayı 13, Ocak 1995
6) A.g.e., Sayı 15, Haziran 1995
7) A.g.e., Sayı 16, Temmuz 1995
8) A.g.e., Sayı 20, Eylül 1996
9) A.g.e., Sayı 23, Temmuz 1997
10) A.g.e., Sayı 24, Ekim 1997
C-Gazeteler:
1) Cumhuriyet, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10,11 Temmuz 1993
2) Miliyet, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10 Temmuz 1993
3) Hürriyet, 3, 4, 5, 6, 7, 8, ,9 10 Temmuz 1993
4) Aydınlık, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11 Temmuz 1993
5) Sonhavadis, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 Temmuz 1993
6) Tercüman, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 Temmuz 1993
7) Akşam, 3, 4, 5, 6, 7, 8 Temmuz 1993
8) Akit, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 Temmuz 1993
9) Zaman, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 Temmuz 1993
10) Sabah, 3, 4, 5, 6, 7, 8 Temmuz 1993
11) Türkiye, 3, 4, 5, 6, 7, 8 Temmuz 1993
*( Aleviyol araştırması )
Kazım Doğan