göğün kapısı açılmış
dudağımda sevgi dolu çağrılar…
dökülüyorum…aşağılara…
gözlerimde sevda var; bahar bahar açan…
…
âsumanın tepesi açılmış
güller…güller…
ve
güvercinler…güvercinler…
ak gerdanlı,ak güvercinler…
gagalarından gül goncaları düşüyor göğün yüzüne
pembe hülyâların ,
pembe güzellikleri artık akar..akar..akar oldu üzerimize
gül çehreli insanlar geziyor sokaklarında dünyamın
gönlümün çiziklerinden dikensiz lâlezârlar fışkırıyor
elmas parıltılı gözler aydınlatıyor ikindi üstlerini
dikenli teller,sınırlar buhar olup,
kırılan kalpler gül suyuyla yunuyor
yağmur damlaları öpülen ellere pıtır pıtır düşüyor
gölgelerimizin zulasında saklanan kederler
terk ediyor bedenleri küsüşlerle…
taraçalarda,bayırlarda rüzgârlarla fısıldaşırken çiçekler,
sevgiyle döküyorlar tohumlarını humusa.
daha aydınlık,
daha mavi bir dünyaya gülümsüyor kirpiğinin ucundan filizler
rengârenk kelebek ruhu yeşeriyor kırlangıçların,insanların hareketlerinde.
dillere gerek yok artık:
gözler,ruhlar,tebessümler konuşuyor lisan-ı hâl ile
her yeni güne ayrı bir çiçek bağışlıyor kokusunu ve rengini
şafak ayrı bir kızıllıkta atıyor dağların ardından,
gün bir ayrı güzellikte batıyor denizlerin yakamozlarından
…
Bütün bunlar için
illâ bir bedel ödemek gerekmez ey insan oğlu..!
sadece bir parça duyarlı olmak,
bir parça insan olduğumuzu hatırlamak yeter
hadi,
tülden ve masmavi bulutlardan bir Atlas yorgan serelim gözlerimize
tebessümlerimiz,mutlulukla gerilirken yüzümüzde,sarsın ve kucaklasın bütün kâinatı
hadi..!
….
İnanıyorum ki;
bir gün,
Ay yüzlü çocuklar doğacak geçmişimizin karanlığından…
ve
sökülüp,çalınan yıldızlarımızı yeniden takacaklar ait oldukları yerlere:yüreklerimize…