AKINTIYA KÜREK ÇEKMEK
Geçenlerde bazı öğrencilere Atatürk’ün doğum, ölüm tarihleriyle ilkeleri soruluyordu. öğrencilerin çoğunluğunun yanıtları içler acısıydı. Falan artis, falan futbolcuyla ilgili sorular yöneltilseydi, aynı öğrencilerin bülbül kesileceklerine kalıbımı basarım.
Sıradan insanlarda hoş gördüğümüz kimi yanlışları konunun ehli saydıklarımızda görünce şaşırır, hatta kınarız. Bir ziraat mühendisinin bitkilerle ilgili cehaletini hoş karşılamayız. Otobüste yaşlıya, hastaya hamileye yer vermeyen öğrenciyi “Hiç mi mektep medrese görmedin?” diye paylarız. Hatta “Seni okutan hocanın…” Aynı şekilde inançlı diye bildiğimiz birilerinin çocuklara sarkıntılık ettiğini duyduğumuzda küçük dilimizi yutarız.
Bir bitirme sınavında başörtüsü giymek için ısrar eden iki öğrencimizin islamın şartlarıyla ilgili soruda kopyaya teşebbüs ettikleri zaman duyduğum şaşkınlığı hiçbir sınavda duymamıştım.
Lisans mezunu genç, güncel ülke Libya’nın, Fas’ın haritadaki yerlerini, Kıbrıs’ın hangi denizde olduğunu bilmiyor.
Eğitim sistemimizde mi yanlışlık var, yoksa kulağımızı ters elimizle mi gösteriyoruz? Okuryazar olmayanların kredi kullanarak banka dolandırdıklarını hiç duymadım.
Son olarak diyorum ki duruşumuz, hareketimiz konuşmalarımız mesleğimizle, toplumda işgal ettiğimiz yerimizle uyumlu olmalıdır. Bunun için de konumumuzla ilgili bilgileri edinmeli onu uygulamak için azami gayreti göstermeliyiz. Çünkü el, eli iğnenin deliğinden seyrediyor.