GÖRÜNMEYENİ ÇİZEBİLMEK
İnsanlarımızı
şu günlerde geren ve ağız dalaşının
nereye varacağı belli olmayan siyasetten biraz uzaklaşıp, unuttuğumuz
değerlerden resim sanatına bir yolculuk
yapalım istedim. Konuğum, Akdeniz Üniversitesi’nde uzman resim öğreticisi
olarak görev yapan Ressam Rahime Halide Soysal…
·
Rahime Hanım, resim yapma yeteneğinizi nasıl
keşfettiniz, sizi destekleyen oldu mu? Bu konuda eğitim aldınız mı? Biraz
kendinizden bahseder misiniz?
İlkokulda
resim yapmaya çok özenirdim ama pek yapma fırsatım olmadı. Ortaokula gittiğimde
ilk defa bir resim öğretmenim olmuştu; Feyzullah Korkmaz, o benim güzel resim
yaptığımı fark etti. Gördüğüm her şeyi
resmediyor, çok çalışıyordum. Annem pek memnun değildi. Bu nedenle lisede
okurken evlendirdi. O zamandan beri eşim en büyük desteğim oldu.
Eğitimim
yarım kaldığı için çok üzülüyordum, 40’lı yaşlarda bir fırsatını bulup yeniden
okumaya başladım. Önce liseyi daha sonra da Akdeniz Üniversitesi’nde İşletme
okudum. Çünkü o zamanlar “Güzel Sanatlar Fakültesi” henüz açılmamıştı. Başka
bir şehre de gidemezdim. Ama birkaç yıl sonra açılacak olan Akdeniz
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni hazırlamak üzere Fakültenin
hocalarından Yrd. Doç. Ilgaz Ülgen
Topçuoğlu da gelmişti. Üç yıl boyunca Temel Sanat Eğitimi, Sanat Tarihi ve
Desen dersleri verdi. Daha sonra da 11 yıl değişik atölyelerde sanat eğitimime
devam ettim.
·
Şu anda Akdeniz Üniversitesi’nde Uzman Öğretici olarak
çalışıyor ve gençleri eğitiyorsunuz, gençlerin sanata bakış açıları ile onların
tuvale yansıttığı fikir, ufuk ve
hayallerini nasıl buluyorsunuz? İçlerinden “İşte bu geleceğin ressamı olacak”
dediniz oldu mu?
Gençler
sanata karşı tabi ki ilgililer, kendi istekleri ile sanat çalışmaları
yaptıkları için hem başarılı hem de oldukça yetenekliler. Aralarından geleceğin
ressamı olacak kişiler kesinlikle çıkacağından eminim.
·
Şimdiye kadar kaç tablo çalışması yaptınız ve kaç
sergi açtınız? Uluslar arası başarılarınız
var mı?
Yağlıboya,
akrilik ve suluboya teknikleri ile yaklaşık 500 tablo yaptım. İstanbul ve Antalya’da 12 kişisel sergi açtım
ve pek çok karma sergiye katıldım. Henüz yurt dışında sergim olmadı ama bu yaz
için İspanya’nın en büyük adası olan Mayorka’da yaşayan bir arkadaş davet etti.
Bir aksilik olmazsa bunu değerlendirmek istiyorum.
·
Türkiye ve dünya’da sizi etkileyen ve “Bir gün bende
böyle bir ressam olacağım” dediğiniz ve
örnek aldığınız ressam veya ressamlar var mı?
Elbette,
her zaman idol’lerim olmuştur. Beni en çok Van Gogh etkiledi, onun modern ve
sanatsal tarzını her zaman beğeni ile izlerim. Matisse, Lautrec, Modigliyani
gibi empresyonist ve eksprosyanist ressamı saygıyla takip ediyorum. Türkiye’de
de pek çok sanatçımız var tabi özendiğim, Fikret Mualla. Şükriye Dikmen,
Nurullah Berk, Nuri İyem, Hale Asaf, Tuncay Takmaz, Oya Kınıklı, S. Saim Tekcan
ve daha pek çokları…
·
Biliyorsunuz ressamlar başta olmak üzere yazarlarda
yaşamlarında birçok önemli eserler vermelerine rağmen toplumda bu değerleri zor
keşfedilir. Sizce bu tür sanatçıların ölünce değerlenmeleri hakkında neler
düşünüyorsunuz?
Bizler
hiçbir şeyin kıymetini elimizdeyken bilmeyiz ancak kaybettikten sonra anlarız. İnsanlık
tarihi boyunca bu böyle olmuştur. Diğer taraftan bakacak olursak beğeniler çok
çabuk değişiyor, her şeyde olduğu gibi sanatı da hor kullanıyor ve çabuk
tüketiyoruz. Keşke her şeyi zamanında görebilsek bu kadar geç kalmasak diye
düşünüyorum. Ama galiba bu biraz imkânsız. Çünkü bazı şeyleri keşfetmek zaman alıyor.
Örneğin Vincent Van Gogh zamanından nerdeyse 100 yıl sonra anlaşılmış, Fikret
Mualla da öyle… Buna benzer pek çok sanatçımız da ne yazık ki bu konumdalar…
·
Hangi tür resim türü daha çok ilginizi çekiyor,
Türkiye’de “NÜ” sanatına bakış ile modelist olma konusundaki
toplumun bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Emprosyonist,
figüratif resimleri daha çok beğenirim. Gerçeküstü tarzda yapılmış resimleri de
beğenirim. Bu konuda resim yapanlardan Salvador Dali beni en çok etkilemiştir.
Nü resimleri severim, ‘’sanat çıplak
gezmeyi sever’’ diye bir söz vardır. Tarihte de pek çok resim ve heykel çıplak çalışılmıştır.
Yunan ve Roma Sanat Tarihi ile ilgili bir sunumum sırasında bir dinleyicim
aniden bir soru yöneltti; “Eskiden neden
bu kadar çok çıplak resim ve heykel yapmışlar? O zaman cinselliği önemi
çıkarmaya çalışmışlar” dedi. Böyle bir soru hiç aklıma gelmemişti o zamana
kadar. Ben de şöyle cevap verdim; “O zamanlar daha çok tanrı ve tanrıçaları
betimliyorlarmış, sen tanrıyı ya da tanrıçaları giyinik hayal edebilir misin?”
dedim. Hiçbir şey diyemedi. Türkiye’de ise hala ayıp sayılıyor. 8 yaşındaki
torunum sanat kitaplarında gördükçe ‘ayıp’ diyor. Ben onu eğitmek için elimden
geleni yapıyorum. Bazı galerilerde de ‘nü’ çalışmaları sergilemekten
çekiniyorlar, yüz kızartıcı bir durumu
yoksa ve sanat değeri varsa hiç çekinmeden sergilemelerini dilerim aslında.
·
Sanatın evrenselliği hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Sanat
tabii ki evrenseldir, çünkü dili ‘sanat
dili’dir. Sanat dili de insanlığın ortak dilidir. Bir sanat eseri karşısında
insanlar aşağı yukarı aynı zevki alır. Bir şeyi unutmamak gerekir; yalnızca izleyicinin
o anda ki ruh haline, geleneklerine, kültürüne göre ufak tefek değişiklikler
gösterebilir.
·
Size zor bir soru sorsam, “Görünmeyeni çizebilir misiniz?” Çizmeye kalksanız
tuvalinize neler yansıtırdınız?
Aslında
her zaman görünmeyeni çizmeyi yeğlerim. Çünkü görünen zaten görülüyor, ya da
fotoğrafı çekilebiliniyor.
·
En beğendiğiniz resminiz hangisi? Bu resminizi bana verip, bu satırları okuyanlarımla
paylaşmak isterdim, ne dersiniz?
Tüm
çalışmalarımı severek yapmışımdır, tabi paylaşırım.
·
Türkiye’deki ressamlar arasındaki örgütlenmeniz,
etkinliğiniz hakkında bilgi verir misiniz?
Aranızda rekabet var mı? Örneğin
birçok sanatseverin beğendiği bir tablonuza meslektaşınızdan ilginç eleştiriler
geldi mi? Sanatta eleştiriye nasıl
bakarsınız?
Pek
çok sanatçı örgütünde üyeyim, bunlar SESAN (Serbest Sanatçılar), GÜSAD (Güzel
Sanatlar Derneği) ve ANSAN (Antalya Sanatçılar Derneği), bu derneklerde zaman
zaman aktif görevler aldım, SESAN Antalya şubesi başkanlığını ve ANSAN Yönetim
Kurulu üyeliğini yürütüyorum. Sanatçılara elimden gelen yardımı yapıyorum.
Eleştiriye
açığım ama olumlu olması ve yeterli bilgiye sahip kişiler tarafından yapılması
kaydıyla. Çünkü bazen eleştiriler yıkıcı olabiliyor bu da sanatçıyı çalışmaktan
alıkoyabilir, diye düşünüyorum. Öğretmenlerimden ve meslektaşlarımdan her zaman
övgü dolu eleştiriler aldım, ama bu beni asla şımarmadı, biliyorum ki ben her
zaman bir öğrenci konumundayım, her şeyi tamamen biliyorum, diyemem. Devamlı
araştıran ve değişen bir insanım, bu ölünceye kadar da böyle olacak, çünkü
hiçbir şeyin sonu yok. Benim için en
önemli yol gösterici doğadır. Çünkü her şey doğada o kadar dengelidir ki…
Rekabet
sanatçılar arasında çok fazla olmasa da doğal olarak vardır. Beni sorarsanız, ya hedef aldığım tanınmış ressamlarla
çoğunlukla da kendimle yarışırım. Her sergide bir adım öne gitmiş olmaktan
yanayım.
·
Bu meslekten iyi para kazanıyor musunuz? Mesleği yapacaklara neler tavsiye edersiniz?
Ancak
geçimimi temim edecek kadar kazanıyorum, aslında para kazanmak gibi bir çabam
olmadı desem yalan olmaz. Ama sanat çalışmalarımı her zaman yapmak isterim,
bunu tanrının bizlere verdiği bir görev olduğunu kabul ediyorum.
·
Sanatla siyaset ayrışmalı mıdır? Yoksa siyaset sanata
destek mi vermelidir?
Sanatçının
bir görevi de ulusumuzun sorunlarını dikkate alarak, kendi düşüncelerini
yansıtan eserler yaparak topluma yardımcı olmaktır. Sanatçılarımız ‘Dünya Tarihi’nde de daima yol
gösterici olarak çok işler yapmışlardır. Bu yüzden çok okuyan, araştıran ve
kendini sürekli geliştiren kişiliğe sahip olması gereklidir. Diğer taraftan
sanatçı her zaman bir düşünceyi ifade etmek ya da siyaset yapmak zorunda
değildir. Ben genellikle siyasete karışmamayı tercih ediyorum.
·
Sizden eşimin resmini yapmanızı istemiş ve kısa
zamanda yapıp göndererek beni çok sevindirmiş, aynı zamanda yakında çıkacak
olan “Uyanık Olma Sanatı” adlı kitabıma kapak resmi verdiğiniz için size
minnettarlığımı ifade ederken, bu röportajıma zaman ayırdığınız için de ayrıca
çok teşekkür ediyor, sanat yaşamınızda da
sonsuz başarılar dilerim.
Ben
de teşekkür ederim, kitabınızı okuyan ilk kişilerden biri olmak isterim.
Başarılar dilerim.
Ertuğrul Erdoğan
Nisan / 2012/Bursa
www.erdoganlaedebiyat.com