Zordur anlaşılmak ya da en azından zaman zaman zordur…

Ayırım yapmaksızın her daim eşit yaklaşmışımdır insanoğluna: Cinsiyet, yaş, meslek, mezhep, din, dil ayırımı yapmaksızın. Bana öğretilen hep bu olmuştur; gerek ailemde, gerek eğitim sürecimde, gerekse yetiştiriliş tarzımda.

Sevmeyi, sevilmeyi, saymayı, sayılmayı hep farz bilmişimdir: Gerek geçmişimde, gerek bu günümde gerekse gelecek yarınlarımda…

Bana hiçbir zaman seçenek sunulmadı, taviz vermek gibi bir seçimde asla ve asla bulunmadım. Bildiğim ve yürüdüğüm tek bir yol oldu: Dürüst yaklaşım ve her daim iyi niyet.

Maske takmayı asla beceremedim, daha doğrusu yeltenmedim bile; zaten nihayetinde kaybeden hep ben oldum bu yüzden; kaybedeceğimi bile bile. Meslek seçimim, insan seçimim ve sonuçta elde var sıfır.

Sevmenin yanı sıra saygının da eşliğinde, insanları hep aynı kefeye koydum: Saygı değer, iyi ahlaklı ve pozitif. Ama dengeyi tutturamadım bu sefer de; sonuç itibariyle itilen, yalnız kalan ve biçare hep bendim.

Nezaket ve adab-ı muaşeret kuralları çerçevesinde hep sustum, sessiz kalmayı yeğledim ve terk eyledim bulunduğum mekânı; sırf onlar benden elini eteğini çeksin diye ve kendi kabuğuma çekildim. Ne var ki orada da buldular beni. Sessizliğim belki de onların sessiz zaferiydi.

Hakkaniyet adına savaştım, mağlup oldum ama vicdanım asla sızlamadı; ne zaman ki kendimle baş başa kalsam, asla içim acımadı. Aynadaki beni hep sevdim; karanlıktaki sessizlik aslında benim iç sesimdi, sakin ve mağrur duruşumdu.

Yeri geldi ağladım, yeri geldi isyan ettim ama ben beni hep sevdim.

Asla bir ideolojinin peşinden koşmadım çünkü kendi doğrularım, içimdeki bitmek bilmez sevgi ve küçük bir çocuk masumiyeti yarattığım asil dünyamın vazgeçilmez değerleriydi.

Nefret etmeyi de beceremedim, sessizce çekip gittim aralarından. Nefret yerine duyarsız kalmayı tercih ettim, çünkü bu, onlara verilecek en büyük cezaydı. Ama kendime karşı asla duyarsız kalmadım. Yunus misali, iç sesim benim tek yoldaşım oldu. Yaradan’ ın ışığında el yordamıyla yolumu asla kaybetmedim. Nihayetinde hesap vermem gereken tek güç ‘’O’’ olduğu için hiç yüksünmedim: Nice derviş, nice ermiş hiç yüksünmüş mü ki insan denen mahlûkattan ben yüksüneyim… Sonuçta onlar da etten kemikten birer adem oğlu.

Yolum Hak yolu oldu hep. Seven, koruyan Allah’ın izniyle ben âcizane bir kulum işte…

( Eşit İnsan Eşit Yürek başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 5/4/2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.