1
Eylül
aylarında nedense havada bir hüznün hâkim olduğu hissine kapılırız. Oysa yeni
bir başlangıca merhaba deyişin ayak sesleri olarak sonbahar tüm güzelliğiyle
geliyor. Sararan yaprakların yere düşmesiyle farklı bir renk, ahenk oluşuyor.
Her mevsimin kendine has güzelliği, zorlukları var. Tabii içlerinden en güzeli
ilkbahar... Kendi gibi ismi de insanı ferahlatıyor.
Ve
dünyada Hüzün… Yanı başımızda Suriye’deki ve Mısır’daki karışıklıklar sonucunda
hayata veda eden insanların böyle hunharca öldürülmesine üzülüyoruz. Dünyanın
hiçbir yerinde savaşın olmasını istemeyiz. Ancak insanoğlunun varlığından bu
yana Habil ve Kabil’le başlayan çekişme hiç bitmedi ve bitecek gibi durmuyor.
Dilerim bu hüzünlü günleri biran önce geride bırakır ve ışığa ulaşabiliriz.
Dünyadaki bazı ülkelerin kan kokusu yerine çiçek kokusunu ne zaman tercih
edeceklerini çok merak ediyorum.
Bu
hüzün ayında elime ulaşan, aldığım bazı dergi ve kitaplardan bahsetmek
istiyorum. Çünkü çıkan bir eseri tanıtmak önemli… Bir sürü yayın çıkıyor. Bütün
bunların arasında seçici olmak durumunda kalıyoruz. Hepsini almaya imkânımız
yok. Böylece merak ettiğimiz ve ilgilendiğimiz bir eser varsa bu vesileyle
dikkatimizi çeker diye ümit ediyorum. Ayrıca ben zamanında birçok dergi ve
yazara bu tanıtım yazıları vesilesiyle ulaştım. Bu açıdan önemsiyorum.
Şiir
kitaplarımızın genelde az okunduğu söylenir. Buna ben de katılıyorum. Nitekim
okurların ilgi oranlarına bakınca şiire ilgisizliği görmek mümkün. Şiir
kitaplarının basım sayısına bakınca da bu sonuca varıyoruz. Ama şiire hak
ettiği değeri vermemiz gerektiğini de belirtmek lazım. Bir yazar, sayfalarca yazı
yazsa bile vermek istediği mesajı tam olarak veremeyebilir. Mesela bir âşık
sevdiğine hissini bir türlü açamıyorsa şiirin gizemli mısraları arasında
bulabiliyor kendini. Sadece âşıklara hitap etmez şiir! Cemal Süreyya'nın şu
dizeleri onlarca sayfayla anlatılamayabilir:
"Aynı şehirde
Sen varsın
Ben varım
Biz yokuz"
Şiir,
kelime işçiliğinin en fazla özen gösterilmesi gereken bir alan. Cümleyi öyle
bir kurmalısınız ki hem kulağa hem de kalbe sirayet edebilsin. Acemi dergisi
editörü ve Ayraç dergisi yazarlarından Hasan Parlak'ın ilk şiir kitabı olan "Saklı Yalnızlıklar" Kanguru
yayınlarından 64 sayfa olarak çıktı. Kitaptan bir şiiri paylaşayım:
"BURASI
Geniş dişleriyle
taradı saçlarımı zaman
bin yüzlü aynalar sınadı ömrümü
Güneşli günlerin yağmuru
oldum da öğrendim şaşırmamayı
ve bildim dilsiz sövgülerden
Burası... Hayat"
Unutamadıklarım, Yavuz
Bülent Bâkilerin yakın tarihe ilişkin anılarından oluşuyor. Edebî bir kalemden
yakın tarihle alakalı anıları okumak için Yakın Plan yayınlarından çıkan bu
kitabı tavsiye ederim. Toplamda üç cilt olarak çıkacak olan bu eserin birincisi
raflarda yerini aldı. Duru bir Türkçe ile sayfaların arasından geçmişe bir
yolculuk yapmak isteyenlere...
Aşkar dergisi 27. sayısıyla okurlarının karşısına çıkmaya
devam ediyor. Sivas’tan böyle göz dolduran ve ilgi duyulan bir derginin çıkması
çok güzel… Aşkar dergisiyle tanışıklığım sanatalemi.net sitesindeki bir tanıtım
metnine dayanır. Bu vesileyle Aşkar dergisinden İdris Ekinci ile tanıştık.
Akabinde Hüseyin Karacalar ile tanışmış olduk. Hasbi Anadolu insanları ve
samimiler. Dergi çıkarmanın bu denli zor olduğu bir ortamda Sivas’tan Türkiye geneline
dergi ulaştırmak fedakârlık isteyen bir iş… Aşkar ekibinin bu fedakârlığı seve
seve yaptığını görebiliyoruz. Ayrıca İdris Ekinci’nin “Son Üç Dakika” isimli şiir kitabının da haberini verelim. Ebabil yayınlarından
çıkan şiir kitabı şiir severlerin dikkatine sunulur.
Dil ve Edebiyat dergisi 57.
sayısıyla beşinci yılına girmek
üzere. Eskader'in düzenlediği "Mustafa Miyasoğlu'nu Anma"
toplantısında bazı edebiyat dergileri önümüzdeki sayılarında Mustafa Miyasoğlu
dosyası hazırlayacaklarını belirtmişti. Bunlardan biri de Dil ve Edebiyat
dergisi. Derginin editör yazısında Hüseyin Altuntaş, "hazan ve hüzün
mevsimi"nden bahsederek edebiyatımızda hatırı sayılır ediplerin bu
dünyadan göçüşüne hüzünlenmiş. Sevdiğimiz insanların aramızdan ayrılmasına
üzülmek insanî bir olgu. Gayet doğal ve samimi bir duygu. Dil ve Edebiyat
dergisinin bu sayısında merhum Mustafa Miyasoğlu'nun şiirlerine ve yazılarına
yer verilmiş. Mustafa Miyasoğlu'na dair yazılar mevcut. Ayrıca Miyasoğlu ailesiyle
yapılan uzun bir söyleşi de yazarın iç dünyasını anlamak açısından güzel olmuş.
Hatıralar eşliğinde bir yazarın geçmişine yolculuk adeta... Yazarlarımızın
dünyadan göçtükten sonra unutulmaması ve hayattayken içinde yaşattığı güzel
düşüncelerin daha birkaç nesle ulaştırılabilmesi adına sevindirici bir gelişme
bu tür dergiler ve tanıtım toplantıları. Dergide Mustafa Miyasoğlu'nun çalışma
masasını ve kütüphanesini gösteren bir kare var. İnsanın ailesine bıraktığı en
büyük miraslardan biri kütüphane bence. Kitabı en güzel miras görebilen ne
kadar insanımız var acaba? Bunun cevabı gerçekten düşündürücü... Ayrıca Mustafa
Miyasoğlu'nun bazı kitaplarına ulaşmak istediğimde baskısının olmadığını
gördüm. "Roman Düşüncesi ve Türk Romanı" isimli kitabı daha önce
Ötüken yayınlarından çıkmış. Ötüken'in yöneticileri belki bu yazıyı okurlarsa
tekrar basmak isteyebilirler. Gönlümüzden geçen bu... Dergi hakkında detaylı
bilgiye, www.tded.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz.
Acemi dergisi bir okul dergi göreviyle çıkmaya devam ediyor.
Bazı yazarlık kurslarındaki öğrenciler ve aralarında bazı ustaların da kalem
oynattığı Acemi dergisi Eylül ayını özetleyen bir kapak ile 10. sayısıyla
karşımıza çıkıyor. Çeşitli şiirlerin, denemelerin ve hikâyelerin bulunduğu
dergide, Ali Ayçil’le yapılan söyleşi kapakta spot olarak duyurulmuş. Dergiyle
ilgili bilgi almak için www.acemidergisi.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Temrin dergisi 61. sayısıyla okurlarının karşısına çıkmaya devam
ediyor. Günümüzde edebiyat dergilerinin hak ettiği ilgiyi görmediğini üzülerek
söylemek istiyorum. Çünkü bu işle hemhal olan edebiyat mezunlarımız, Türkçe
öğretmenlerimizin ezici çoğunluğu ve diğer meslek erbabındaki insanlarımız
dergi okumuyor. Dergi fikir jimnastiği yapabilmek açısından ve günümüzdeki
edebî gelişmelere şahit olmak açısından önemli. Okumayı ihtiyaç listemizde ön
sıralara koymadıkça düşlediğimiz medeniyeti ve refah seviyesine ulaşmamızın
hayalden öteye gitmeyeceğini açıkça belirtmek isterim. Bütün bu olumsuzluklara
rağmen yayın hayatına zor da olsa devam etmeye çalışan dergilerimiz var. Temrin
dergisi de bu buhranlı atmosferde 61. sayısıyla beşinci yaşını devirmiş. Kelime
İhraç Etmek yazısıyla Şeref Yılmaz, önemli bir konuyu ele almış. Tümel Bir
Sanatçı: Abidin Dino, On Soruda Mehmet Kaplan gibi yazılar da derginin diğer
dikkat çekici yazıları arasında. Her zaman olduğu gibi yine şiir baş tacı
denerek şiirlerle başlayan Temrin dergisinde Ebru Öztürk Tinaz'ın hazırladığı
künye bölümünde kitap tanıtımlarını da görmek mümkün. Temrin dergisi hakkında
detaylı bilgiye www.temrindergisi.com sitesinden ulaşabilirsiniz.
Bilgelik ve
Hikmet Yolcusuna Hikâyeler, Bilgelik ve Hikmet Yolcusuna Öğütler isimli iki kitap bayram hediyesi olarak bana
ulaştı. Değerli hocam Selçuk Alkan'ın derlediği bu iki güzel eser, evvela
kapağının güzelliğiyle bizi çocukluk yıllarımıza götürüyor. Rengarenk ışıl ışıl
olan kapaklar maziyi hızla turlamamıza vesile oluyor. Hikâyeler kitabında
birbirinden ibretli, ders çıkaracağımız hikâyeler karşımıza çıkıyor. "Bilgelik
Yolunda Hikmet Yolcusuna Öğütler" kitabında ise nasihatlerin eşliğinde
yolculuk yapıyoruz. İnsanoğlu öğütlere ve ibretlere kulak asmadan yoluna devam
ederse yolunun sonu uçurum olabilir ve ondan sonra kendisini uçurumdan döndürmek
pek zor olur. Bu iki eser çocuklara ve gençlere tavsiyemdir. Uçurumun kenarında
olanlar da okuyabilirler efendim, belki u dönüşü yapabilirler. Az Kitap
yayınlarından çıkan bu iki eser hakkında detaylı bilgiye, www.azkitap.com
sitesinden ulaşabilirsiniz.
Hece dergisi 202. sayısıyla raflarda yerini aldı. İki
yüz sayıya imza atmak kolay bir iş değil, nice öykülerin, denemelerin,
makalelerin, şiirlerin olduğu devasa bir kaynak haline dönüşmek kültür
açısından önemli. Edebiyat dünyasında tarihe iz bırakmak açısından da önemli
bir gelişme. Mehmet Âkif Ersoy'un Sıratımüstakim dergisi şu anda günümüz
Türkçesine çevrilmek için uğraşılıyor. Bağcılar Belediyesi bu güzel vazifeyi
üstlenmiş. İnşallah tez zamanda bütün ciltlerine ulaşabiliriz. Bugün bu
değerleri tam olarak anlayamasak da bizden sonraki nesiller belki bu çıkarılan
kültür ve edebiyat mahsulü ürünleri yüzyıllar sonra görmek isteyebilirler. Hece
dergisi 202. sayısında önemli bir işe imza atarak 200 sayısının indeksini bir
"cd" ile okurlarına sunmuş. Özellikle edebiyat bölümü öğrencileri ve
araştırmacılar için önemli bir hizmet olmuş. Hece dergisiyle ilgili daha fazla
bilgiye www.hece.com.tr sitesinden ulaşabilirsiniz.
Sanatalemi.net sitesinden aşina olduğunuz, yazar
arkadaşlarımızdan Senem Gezeroğlu'nun Harflerin
Aşkı da içerdiği denemeleriyle hüzün ayımıza eşlik ediyor bizimle beraber.
İz yayınlarından çıkan kitap sonbaharın izini sürüyor hüzünle. Harflerin bir
kutsiyeti olduğunu düşünerek aşkla ilerliyor hüzün ve hazan mevsiminde... Kitabı
temin etmek için www.iz.com.tr sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Yağmur, yerle buluşmaya sözleşmişti evvelinde,
toprak suya hasret beklemekteyken sırf biz hüzne boğuluyoruz diye toprak suya
hasret bırakılamazdı bir ömür boyu. Çünkü insanın bir ayağı toprağa değmeli,
toprak da suyla buluşmalı...