Ragıp Bey, şehrin sayılı zenginlerindendi. Dışarıdan bakılınca
saygınlık uyandıran bir insana benziyordu. Onu hiç tanımayanlar ona
selam verdiklerinde kendilerini mutlu olmuş hissediyorlardı. Vay be
milyoner Ragıp Bey’le selamlaştık!
Ragıp Bey sık sık yalan söylerdi. İnsanları aldatmaktan büyük zevk
alırdı. Yakınlarına bile hiçbir zaman güvenmez, kendince onlarla dalga
geçerdi.
Birkaç işyeri çalıştırır, mal aldığı yerlere mümkün olduğu kadar para
ödememeye çalışırdı. Çok sıkıştırılırsa çek keser, çeki de karşılıksız
çıkardı. Yerli olsun yabancı olsun müşterileri mümkün olduğu kadar
kazıklar, gözü paradan başka hiçbir şey görmezdi.
İşçilerini mümkün olduğu kadar sigortasız çalıştırmaya dikkat eder,
ücretlerini üç dört ay geciktirir, bazen de işyerlerinde kavga
çıkarttırır, çalışanlarını küfürler ve dayaklar arasında işten
attırttırırdı.
Dini imanı para olduğu halde Cuma namazlarına gider, kendisine Müslüman görüntüsü verir, elinden tesbihi düşürmezdi.
Elektrik paralarını elleri titreyerek ödettirir, su paralarını,
belediye harçlarını, öderken baygınlıklar geçirirdi. Maliyenin aldığı
vergiler kalbinde büyük sıkıntılar yaratır, hele araba vergileri ona tam
bir ölüm gibi gelirdi.
Hiçbir şeye para ödemeden bedava yaşamak ve sürekli kazanç içerisinde
olmak her zamanki arzusuydu. Hiç harcamamak, hep kazanmak…
Gözünü hırs bürümüştü. Arsalarına arsa, arazilerine arazi, villalarına
villa, arabalarına araba katıyordu. Yatlarıyla, katlarıyla gösterişe
bayılıyordu.
Asalet, vicdan, merhamet, kültür, sosyal yardımlaşma, sanat, iyilik, sadelik, tevazu ondan çok uzaklardaydı.
Mal aldığı ve iş yaptırdığı insanlara vermediği paralardan küçük bir
imparatorluk meydana getirmişti. Hak, hukuk, adalet gibi kavramlar onun
yanından bile geçmezdi. Haksız kazanca, hırsızlığa, insanları ezmeye,
sömürmeye, küfür ve alay etmeye bayılırdı…
Ragıp Bey bir gün sofrada aşırı yemekten dolayı tıkandı, kalbine
sıkışıklık geldi, kriz geçirdi ve öldü. Herhalde lokmaları hızlı
yutmuştu ki nefesi daralmıştı, son dakikasını yaşamıştı.
Onu tam olarak tanımayan çok sayıda insan cenazesini kaldırmak için
camiye koşturdular. Bando eşliğinde şehir kabristanına taşıdılar.
Toprağa konuldu. Hoca dualar etti. Bir süre sonra kendisine çok lüks bir
mezar yaptırıldı.
Mezar taşı o kadar heybetli ki bazı insanlar onu gördüklerinde durup
bir Fatiha okuyorlar… Allah rahmet eylesin, burada herhalde büyük bir
adam yatıyor diyorlar…
(
Ragıp Bey başlıklı yazı
DÜŞÜNCE tarafından
6.05.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.