Tülay ile Nermin o gün yine Kadınlar Denizindeydi. Yanlarında arkadaşları Fahri de bulunuyordu. Ada’dan ara sıra bu eşsiz deniz ve kumsala gelirler, yazın sıcaklığında mavi sulara dalıp serinler, sonra da güneşte vücutlarını bronzlaştırırlardı.

Kuşadası dünyanın incisiydi. Türkiye’nin gözbebeği idi. Kadınlar Denizi ise denizi ile,  
dalgalarıyla, kumsalıyla, sahili ile, doğası ile, güneşi ile, gün batımı ile, müziği ile bir şaheserdi.

Tülay, marketten dondurmaları alıp kumsala döndüğünde iki arkadaşını birbiri iletartışır halde buldu.

     -Rahatsız olursanız ben gideyim, dedi arkadaşlarına.
     -Yok yok, dedi Nermin otur sen de bizi dinle. Yabancı değiliz.

Tülay; Fahri’nin Nermin’e aşık olduğunu biliyordu. İyi çocuktu Fahri ancak Nermin’i de tanırdı, Nermin cin gibi bir kızdı. Onu ikna etmek çok zordu. Her zaman şüpheci, her zaman titiz, eleştiriye çok düşkün bir insandı.

     -Fahri sen nasıl evleneceksin? Şu anda okuyorsun, askerliğini de yapmadın. Belirli bir işin yok. Neyin var? Kimin var? Evlilik para ister, iş ister, ev ister, araba ister, sorumluluk ister. Neye güvenerek evlilik teklifinde bulunuyorsun? Senin evlenebilmen için daha on yılın geçmesi lazım. Ben on yıl seni bekleyemem.

Fahri; Nermin gibi dışa dönük, açık sözlü değil, içine kapanık ve hassas bir gençti. Tülay, Fahri’nin üzüntü ile “Belki her şey yavaş yavaş düzelir” diye mırıldanmasına Nermin yine sertçe cevap veriyordu.

      -Belki.. belki.. belki.. Belkilerle bu iş olmaz Fahri. Devir para devri. Para olmadan hiçbir şey alınamıyor. Hiçbir yere varılamıyor. Sen beni ne ile bakacaksın? İş lazım, ev lazım, ne yiyip ne içeceğiz? İki gün sonra sen babanın, ben annemin evine dönerim.

Ertesi gün Tülay, yine Nermin ile Kadınlar  Denizindeydi. Bir yandan güneşleniyor, bir yandan tartışıyorlardı.

       -Biraz ağır konuşmadın mı Nermin?
       -Hayır Tülay, etrafımdaki insanlardan görüyorum, boşanmalar arttı. Hesapsız kitapsız işler oluyor. Mantıklı olmaya çalışıyorum.
       -Fakat birçok insan zorluklarla evliliğe başladı ve yavaş yavaş kendilerine geldiler. Mutlu olanlar da var.
       -Olmaz Tülay, ben işi şansa bırakmak istemiyorum. Acı çekmek, sürünmek, ağlamak, sonra da boşanmak istemiyorum.

Tülay Nermin’e hak versin mi vermesin mi tam karar veremiyordu. Kafası karışıktı. Bazen Nermin’in çok sert ve acımasız olduğunu düşünüyordu.

Fahri o günkü tartışmadan sonra Nermin’e karşı mesafeli davranmaya başlamıştı. Tülay onun çok kırıldığının, hatta korktuğunun, cesaretinin kalmadığının farkındaydı.

Bir süre daha geçince iki arkadaşının artık birbiri ile konuşmadıklarını, yollarının ayrıldığını anladı.

Romantizm ile realizm bir arada duramıyordu. Fahri romantik, Nermin ise aşırı realistti. Biri aşktan başka bir şey görmüyor, diğeri ise güvenilecek bir insan, sığınacak sağlam bir liman arıyordu.

Kadınlar Denizinde her gün dalgalar kıyıya ritimli bir şekilde vurmaya devam ediyor, gün batımından sonra da sahilde gece eğlenceleri başlıyordu. Gündüzüyle de gecesiyle de Kuşadası’nın bu güzel sahili tek kelime ile muhteşemdi.
( Aşk Ve Para başlıklı yazı DÜŞÜNCE tarafından 13.05.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.